İşyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesince tanınan bir hakkın işçilere uygulanmamasından dolayı tek bir işçinin uyuşmazlığı yargıya taşıyabileceği, bu durumda da ortada bir toplu hak uyuşmazlığının bulunduğundan da söz edilebileceği, toplu iş sözleşmesine dayalı iş uyuşmazlıklarının çözümünde yargıcın, toplu iş sözleşmesi yorumlanarak karar verebileceği-
Sigortalı hizmetin tespiti davası ile işçilik haklarından kaynaklanan tazminat ve alacak davalarının birbiriyle bağlantılı olduğu, birlikte açılıp, sonuçlandırılmalarının olanaklı olduğu, anılan davaların salt temyiz inceleme mercilerinin ayrı olduğu ve ispat şekillerinin farklı olduğu gerekçesiyle ayrılmaları gerektiği hususunun bozma nedeni yapılamayacağı-
Hukuki yarardan söz edebilmek için; bir hakkın veya hukuki durumun mevcut ve yakın bir tehlike ile tehdit edilmiş olması, bu tehdidin zarar doğurabilecek nitelikte olmasının, tespit hükmünün tehlikeyi ortadan kaldıracak nitelikte olması ve halihazırda hukuki korunmaya ihtiyaç duyulması şartlarının birlikte bulunmasının gerekeceği-
Tespit-Muarazanın giderilmesine ilişkin davada; hükme esas alınan 01.01.1997 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı; uyuşmazlığın, kira bedeli içinde KDV'nin de bulunduğunun tespit edilmesi noktasında toplandığı; davacı tarafın bu uyuşmazlığı tespit davası yoluyla değil, açacağı eda davasında ileri sürmesi gerektiğinden, tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı; mahkemece istemin bu nedenlerle reddine karar vermek gerektiği-
Bir kimsenin, “başka bir kişiye ait taşınmaz üzerinde dikip yetiş-tirdiği ağaçların zilyedliğinin kendisine ait olduğunun tesbitini” istemesi halinde, mahkemece “zilyedliğin davacıya ait olduğunun tesbitine” değil “...ağaçların davacı tarafından oluşturulduğunun (yetiştirildiğinin) tesbitine...” şeklinde karar verilmesi gerekeceği -
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının fazla çalışma ücretine ve kısa çalışma prim alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır...
Murisin ölümü anında terekenin borca batık olduğunun tespiti isteği bir eda davası niteliğinde olmayıp, mirasçıların bir irade açıklamasında bulunmalarına gerek kalmaksızın, kanundan dolayı mirasın reddedilmiş sayılması sonucunu doğuran "mirasçılar, mirabırakanın ölümü ilemirası bir bütün olarak, kanun gereği kazanırlar" şeklindeki (TMK. m 599/1) yasal kuralın istisnasını oluşturan bir hukuki durumun saptanmasına yönelik dava türü olduğu, bu niteliği gereğince maktu harca tabi olduğu ve kabul veya reddi halinde de maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Cari hesap sözleşmesine güvence olarak davalıya ait gayrimenkul üzerine davacı şirket lehine üst sınır ipoteği konulan ve alacağın ödememesi üzerine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açılan uyuşmazlıkta, tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre, cari hesap ilişkisi kapsamında "alacak ve borç tutarı, sürekli değişiklik gösterdiğinden" ve dava tarihi itibariyle alacağın belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği- "Cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın, borçlu tarafça tek başına tespit edebilme imkanı olduğu" ve "Bilirkişi raporu alınmış olmasının likit bir alacak bulunmadığı anlamına gelmeyeceği, takip tarihi itibarıyla haksız olarak itiraz edilen ve likit sayılması gereken alacak yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği" şeklindeki muhalif görüşlerin kabul edilmediği-
Muarazaanın giderilmesi-Tespit-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.