Payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın kesin neticeye kavuşabilmesi için taksim veya şuyunun satış yoluyla giderilmesi için dava açması gerektiği -
Davalı taşınmazın müstakil maliki olmayıp paydaşıdır, kendisinin dışında başkaca paydaşın ve onların hakkının varlığını bilen kişi konumunda olup taşınmazın tamamını kullanmasının haklı ve geçerli bir nedeni bulunmadığından, anılan taşınmazın kiraya verilmesi halinde getireceği gelir belirlenerek davacının payına isabet eden bölüm bakımından ecrimisilin hüküm altına alınması gerekeceği-
Tüm paydaşları kapsar şekilde harici taksim yapılıp yapılmadığının, fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının saptanması harici taksim ya da fiili kullanma biçimi oluşmuş ise hangi paydaşa nerenin özgülendiğinin tespit edilmesi,özgülenen yerlere kim ne şekilde el atıyor ise bunun belirlenmesi çekişmeli yerin de bu arada ortak kulanıma mı bırakıldığı yoksa paydaşlardan birine mi özgülendiğinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açığa kavuşturulması bütün bu araştırmalardan sonra yok eğer harici bir taksim veya fiili bir durum yaratılmamış ise davacı bakımından intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin üzerinde durulması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Tarafların iradelerini etkileyip sözleşmeyi yapmalarına neden olan şartlar daha sonra önemli surette, çarpıcı, adaletsizliğe yol açan olayların gerçekleşmesi ile değişmişse, tarafların artık o akitle bağlı tutulmayacağı, değişen bu koşullar karşısında MK. 2. maddesinden yararlanılarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesi imkanının hasıl olacağı - Sözleşmedeki intibak boşluğunun hak ve nesafet, doğruluk, dürüstlük kuralları ışığında yasa boşluğunda olduğu gibi MK. md. 1’deki yetki kullanılarak doğrudan kendisinin yaratıp takdir ettiği bir kuralla hakim tarafından doldurulması gerekeceği–
Payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununun elatmanın önlenmesi davasıyla değil kesin sonuç sağlayacak taksim veya şüyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözülebileceği-
Çekişme konusu taşınmazda davalı pay edinerek paydaş duruma geldiğinde, paylı mülkiyet hükümleri dikkate alınarak bir karar verilmesi gerektiği-
Kredi kartının, tüketicilere mal ya da hizmetleri edinme karşılığı nakit para taşımalarına gerek kalmaksızın ödeme yapabilme, nakde ihtiyaç duyulduğunda da ATM’ler kanalıyla para çekme imkanı verdiği- Davacıya her ay gönderilen kredi kartı ekstresinde taksitli avans ve hızlı para işlemleri, ödemeleri ve alınan işlem ücretiyle ilgili bilgi verildiği- Kural olarak herkesin dilediği şartlarda sözleşme yapmakta serbest olduğu gibi istemediği bir sözleşmeyi sürdürmek zorunda da olmadığı- 5464 sayılı Yasanın 25/2. maddesine göre tüketici sözleşmeyi feshetmeyip kartı kullanmaya devam ettiğine göre "ahde vefa" ilkesi uyarınca sözleşmeye uymak zorunda olduğu- Bu nedenle davacının ödediği nakit avans çekim komisyonunun iadesine ilişkin isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Çekişme konusu parselin ½ payının vakıf adına, 1/12 payının davalılar adına, kalan payların da dava dışı kişiler adına kayıtlı olduğu, tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşmadığı, paydaş davalılar tarafından yapılan binanın taşınmazın niteliğini ve bütünlüğünü bozmadığı, taşınmazın bir bölümünün boş olup davacının da çekişmesiz olarak kullanabileceği yerlerin bulunduğu; bu bulgular değerlendirildiğinde haksız elatmanın varlığından söz edilemeyeceği -
Bir kişinin zarara kendisinin kusuru ile sebebiyet vermesi halinde, zarara o kişinin kendisi katlanır; ancak zarar görenin ağır kusuru, illiyet bağını kesecek yoğunluk­ta değil ise, hemen illiyet bağının kesileceği sonucuna va­rılamaz, bu durumda tazminattan indirim yapılmasının gerekeceği-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.