22. HD. 16.10.2018 T. E: 8284, K: 22240-
Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekeceği ancak, olayda davalılar farklı olduğundan kesin hükmün koşullarının oluşmadığı, ayrıca, asıl-alt işverenlik ilişkisinde mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olmadığı-
Kıdem ve ihbar tazminatı, hafta tatili, dini ve milli bayramlar çalışması, yol ve yemek parası yardımı, fazla mesai, yıllık ücretli izin , yıllık 52 günlük ilave tediye ücreti alacaklarının ödetilmesine-
9. HD. 25.06.2018 T. E: 5763, K: 13662-
Borçlunun takibin yetkisiz yerde açıldığı, borca ya da zamanaşımına yönelik itirazının tebliğden sonra beş günlük sürede yapılması gerekeceği, bu günlerin hesaplanmasında tebligatın yapıldığı ilk günün dikkate alınmayacağı ve son günün de resmi tatile rastlaması durumunda sürenin tatili takip eden günde biteceği hususunun gözönüne alınması gerekeceği-
22. HD. 05.03.2019 T. E: 2017/20739, K: 5047-
4857 sayılı... Kanunu'... .... maddesine...6552 sayılı Kanun... ...maddesi ... eklenen fıkralarda, ......2002 tarihli... 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'... 62. maddesinin birinci fıkrasının...) bendi kapsamında ... işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları bakımından; ... işverenlerinin değişip değişmediğine bakılmaksızın aralıksız olarak aynı kamu kurum veya kuruluşuna ... iş yerlerinde çalışmış olanların... şekilde çalışmış oldukları sürelere ilişkin kıdem tazminatına esas hizmet sürelerinin, aynı kamu kurum veya kuruluşuna ... iş yerlerinde geçen toplam çalışma süreleri esas alınarak tespit olunacağı, bunlardan ... ... işverenleri ... yapılmış olan... sözleşmelerinin 4857 sayılı Kanun... .... maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden mülga 1475 sayılı... Kanunu'... 14. maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanların kıdem tazminatlarının ilgili kamu kurum veya kuruluşları tarafından, işçinin banka hesabına yatırılmak sureti ... ödeneceği-
Kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai, eşit davranmama tazminatı, fark ücret, ikramiye, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine-
Davacının imzası bulunmayan bordrolarda belirtilen fazla çalışma ücreti tahakkuk miktarlarının, "banka kanalıyla davacıya ödendiği" davalı işveren tarafından ispatlandığından, ödenen miktarların, fazla çalışma ücreti alacağı tutarından mahsup edilmesi gerektiği- Islah dilekçesi ile de davanın türünün değiştirilemeyeceği- Islah dilekçesinde talep edilen “yasal faiz” ifadesinin, 3095 s. K. m.1'de düzenlenen "yasal faiz" olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu ifadenin "yasadan kaynaklı faiz" olarak geniş yorumlanmasının, diğer faiz türlerinin yorumlanması yolunu da açarak kavram kargaşasına neden olacağı-Davacı, dava dilekçesinde talep edilen alacaklara ilişkin mevduat faiz talep etmişken, ıslah dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunarak ıslah edilen alacaklar bakımından faiz türüne ilişkin talebini değiştirme iradesini ortaya koyduğundan, ıslah dilekçesiyle artırılan miktarlar için ıslah tarihinden yasal faiz uygulanması, ancak 4857 s. İş K. mad. 34 gereğince, ödenmeyen ücret alacaklarına mevduata uygulanan en yüksek faiz oranın uygulanacağı hüküm altına alındığından, hükmolunan yasal faiz oranının en yüksek mevduat faiz oranını da aşmaması gerektiği- "Dava konusu alacakların İş Kanunundan kaynaklandığı ve anılan Kanunla faiz türünün düzenlendiği, bu faizin 4857 sayılı İş Kanunundan yani yasadan kaynaklandığı, dolayısıyla istenilen alacakların niteliğine göre en yüksek mevduat faiz oranının uygulanması gerektiği, ıslah ile yasal faiz istenilmesinin bu talebi sınırlamadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Temyiz aşamasında aldığı masrafı kullanarak dosyayı Yargıtay’a gönderen mahalli mahkemeye, sonraki adres değişikliğini temyiz eden davacı vekili bildirmediğinden, bozma kararı duruşma günü ve tensip zaptı ile birlikte davacı vekilinin ilk adresine peşin alınan posta pulu kullanılarak tebliğe çıkarıldığından, ilgilinin tanınmaması nedeniyle bila tebliğ iade edildiğinden, peşin alınan masrafın tamamı harcandığından, dosyada yeni bir işlem ve tebligat yapılabilecek masrafta bulunmadığından Yerel Mahkemenin, usul ve yasaya uygun bu işleminden sonra yeni adresini mahkemeye bildirmeyerek görevini yapmayan davacı vekilinin, dosyanın takipsiz bırakılmasına ve işlemden kaldırılmasına sebep olduğundan, mahkemenin daha sonra sürenin geçmesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar vermesinin doğru olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.