Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmadığından, alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulması gerektiği- Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise, icra takibinin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği- Aleyhine açılmış bir dava bulunan şirkete ilişkin karar verilmemesinin hatalı olduğu-
Davacının sinkaflı küfür ettiği iddia edilen çalışanın tanık olarak yeniden dinlenerek kendisine küfür içeren sözler söylenip söylenmediği ile söylendi ise küfür içeriğinin tam olarak ne olduğu sorularak olaya ilişkin görgü ve bilgisi tam olarak belirlenmesi gerektiği- Feshin işveren tarafından yasada öngörülen altı iş günlük süre içerisinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin açıklığa kavuşturulması gerektiği-
Davacının davalı işyerinde fazla çalışma yapıp yapmadığı hususunda dinlenen tanıkların ortak anlatımlarından işyerinde 3 vardiya olduğu anlaşılmakta ise de davalı tanıkları dahi davacının haftalık izin öncesi 8 saat mesaiye kaldığını beyan ettiklerinden fazla çalışma ücreti talebinin yazılı şekilde reddinin hatalı olduğu- İşverence sunulan ilgili bordroda 11 günlük ücret tahakkuku yapılmış olup tahakkuk ettirilen miktarın da bankaya tam olarak ödenmediği kesin bir şekilde görüldüğünden bu husus üzerinde durulup 13 günlük ücret alacağının ödenip ödenmediğinin kesin bir şekilde tespit edilerek sonuca gidilmesi gerektiği-
İlave tediye alacağının ödetilmesine-
Hemzemin geçitlerin bakımı, işletilmesi, hemzemin geçitlerde gerekli güvenlik önlemlerinin alınması ve bu kapsamda hemzemin geçit bekçiliği işinin, davalının asıl işleri arasında olmadığı ve söz konusu işlerin yardımcı iş niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği- Dava dışı ilgili kamu idarelerine hemzemin geçitlerle ilgili yüklenen yükümlülüklerin yerine getirilmediği hemzemin geçitlerde, davalı TCDD tarafından gerekli tedbirlerin (ilgili kamu kurum ve kuruşları nam ve hesabına) alınmak zorunda kalınması ve bu doğrultuda hizmet alım sözleşmelerinin de yapılması, yaşanması olası can ve mal kayıplarının önüne geçilebilebilmesi amacını taşıdığı- Mahkemece muvazaa kabulüne yönelik karar gerekçesinde, davalı TCDD’nin, bir kısım bölgelerde hemzemin geçit bekçiliğinde kendi bünyesinde işçi çalıştırması olgusuna da dayanılmışsa da, yargılamada dinlenen tanıkların beyanlarından, davacının çalıştığı hemzemin geçitte, davalı TCDD’nin işçisinin çalışmadığı anlaıkmakta olup yardımcı işin bölünerek alt işverene verilmesinde mevzuat açısından bir engel de olmadığından, farklı hemzemin geçitlerde aynı nitelikteki yardımcı işte çalışan davalı TCDD’nin işçilerinin olmasının, asıl işveren-alt işveren ilişkisini kanuna aykırı ya da muvazaalı hale getirmeyeceği- Yardımcı işlerin tamamen veya bölünerek alt işverene verilmesinde, “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” gibi sınırlayıcı bir düzenlemeye mevzuatta yer verilmemiş olduğu- Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna aykırı olmadığı ve muvazaaya da dayanmadığı anlaşıldığından, davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Feshin geçersizliğine ve işe iadesine-
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı..
Feshin geçersizliği ve işe iade davasının alt ve asıl işveren ilişkisinde, her iki işverene birlikte açılması halinde, davacı işçi alt işveren işçisi olup, iş sözleşmesi alt işveren tarafından feshedildiğinden, feshin geçersizliği ve işe iade yükümlülüğünün alt işverenin olduğu- Asıl işverenin iş ilişkisinde sözleşmenin taraf sıfat bulunmadığından, asıl işverenin işe iade yönünde bir yükümlülüğünden söz edilemeyeceği- Asıl işverenin işe iade kararı sonrası işçinin işe başlamak için başvurması ve alt işverenin işe almamasından kaynaklanan işe başlatmama tazminatı ile dört aya kadar boşta geçen süre ücretinden alt işverenle birlikte sorumluluğu olduğu
22. HD. 14.02.2019 T. E: 2018/11194, K: 3485-
Adi ortaklığı oluşturan şirketler aleyhine açılan davanın konusu para ise davanın bütün ortaklara karşı birlikte açılmasının zorunlu olmadığı- Ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığından değil ihtiyari bir dava arkadaşlığından söz edilebileceği- Dava işçilik alacaklarının tahsiline ilişkin olup konusu para olan davada adi ortaklar arasında zorunlu bir dava arkadaşlığı söz konusu olmadığından Mahkemece dava dışı adi ortağın davaya dahil edilmesinin ve bu Şirket aleyhine hüküm kurulmasının yerinde olmadığı- Davanın açıldığı tarih itibarıyla arabuluculuk dava şartı olup anılan Şirket bakımından arabuluculuk dava şartı da gerçekleşmediğinden şirketin davaya dahil edilmesi hatalı olduğu gibi arabuluculuk dava şartı mevcut olmadığı halde davanın esasına yönelik hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.