İcra emrine konu edilen ipotek belgesinin kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediğinden icra emrine konu edilemeyeceği ve ipotek limitini aşan tüm ferilerin iptali gerektiği, ipoteğin geçersiz olduğu, faizin ve asıl alacak miktarının fahiş talep edildiğine yönelik şikayette, borçluya icra emri, ipotek senedinde yazılı adresine tebliğe çıkarılmış, bila tebliğ iadesi üzerine, Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi gereğince aynı adreste tebliğ edilmiş olduğundan, yapılan tebligatın geçerli olduğu, bu durumda borçlunun ipotek limitinin aşıldığı hususu dışındaki istemlerinin süreden reddi gerekeceği-
Borçlunun takipte ilama aykırı olarak fazla faiz talep edildiği yönündeki iddiası ilama aykırılık şikayeti olup kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle, süresiz olarak icra mahkemesi önüne getirilebileceği-
Borçlu .............. A.Ş.’ye çıkarılan hesap kat ihtarlarının “tebliğ evrakı adreste şirket yetkilisi dışarıda/iş takibinde olduğundan daimi çalışanı ................(güvenlik) imzasına tebliğ edildi.” şerhi ile 18.11.2015 tarihinde tebliğ edildiği ancak tebligat mazbatasında Tebligat Kanunu'nun 12. ve 13. maddeleri ile Tebligat Tüzüğü'nün 18. maddesine uyulmadığından tebliğ işlemi usulsüz olup, borçlu tarafından bu husus en geç icra emri tebliğ tarihi olan 15.08.2019 tarihinde öğrenilmiş olduğundan, icra mahkemesine yapılan 21.08.2019 tarihli şikayetin süresinde olduğunun kabulü gerekeceği, bu durumda, şikayetçi borçluya usulüne uygun tebliğ edilmiş ihtarname bulunmadığından, davalı/alacaklı banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibine geçilmesi ve borçluya İİK'nın 150/ı maddesine göre icra emri gönderilmesinin mümkün olmadığı, alacaklı banka tarafından, kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içermeyen limit ipoteğine dayalı olarak borçluya usulüne uygun ihtarname tebliği sağlanmadan, borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapılamayacağı ve borçluya örnek 6 icra emri gönderilemez ise de, ipotek akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermemesinin, alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yapılmasına engel olmadığı-
Borç ipotek ile temin edilmiş olsa bile elinde kambiyo senedi bulunan alacaklının, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapabilirse de öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiğinden alacaklı tercih hakkını bu takip türünden yana kullanmış olup aynı borca ilişkin olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapamayacak olup rehin tutarı borcu ödemeye yetmez ise alacaklının kalan alacağını iflas veya haciz yoluyla takip edilebileceğinin gözetilmesi gerektiği-
“Takip konusu ipoteğin “limit ipoteği” olması nedeniyle icra emri gönderilemeyeceği”ne dair şikayetin, 7 günlük süreye bağlı olduğu; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takiplerde sadece “ipotek limitinin aşıldığına ve ipotek senedinde belirtilen vadeden önce takip yapıldığına” ilişkin şikayetlerin süresiz olarak yapılabileceği-
Ölü kişi hakkında ‘dava’ açılamayacağı gibi ‘takip’te yapılamayacağından, kamu düzenine ilişkin bu konudaki şikayetin süreye bağlı olmadığı– Not: 6100 sayılı yeni HMK’ nun 124/4 maddesindeki “dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.” şeklindeki yeni düzenleme nedeniyle, bu İçtihadı Birleştirme Kararı önemini yitirmiştir…
İcra Müdürlüğünün; borçlunun tüm mal varlığını araştırma ve alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamakla görevli olduğu, alacaklının bu yöndeki bir bilgiye kendisinin ulaşamayacağı, ancak bu talebin yerine getirilmesi halinde elde ettiği pasif taşınmaz kaydı vasıtası ile İİK.'nın 277. ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası açarak alacağına kavuşma imkanına sahip olacağı, pasif tapu kaydı sorgulamasında ulaşılacak bilginin borçlu adına daha önce kayıtlı bulunan taşınmaz bilgisi olduğu, bu bilginin taşınmazın şimdiki maliki hakkında herhangi bir veri içermeyeceği, bu yöndeki talebin icra müdürlüğünce ve özellikle de dosyanın infazına yarar sağlamayacağı gerekçesi ile mahkemece reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Borçlu vekili, icra Mahkemesi'nden dayanak ilamın bozulması sonrası Mahkemece, yeni bir karar verilmeyip, önceki kararda ısrar edildiği için takibe devam edilemeyeceğinden bahisle, hacizlerin kaldırılmasını, dosyaya giren paraların alacaklıya ödenmemesini ve takibin durdurulmasını istediğinden, borçlunun İcra Mahkemesi'ne yaptığı bu başvurusu, İİK’nun 40. maddesine dayanmakta olup, anılan başvuru İİK’nun 16/2 maddesi gereğince, süresiz şikayete tabi olduğu-
Adi ortaklığın aktif ve pasif dava ehliyeti bulunmadığından, takibin veya davanın bütün ortaklar aleyhinde açılmasının zorunlu olduğu, taraf ehliyetinin kamu düzeninden olup mahkemece kendiliğinden göz önüne alınması gerekeceği-
Alacaklının takip talebine eklediği belgenin para borcuna veya teminat verilmesine dair ilam olması halinde icra memurunun borçluya örnek 4-5 nolu icra emri tebliğ etmesi yasal zorunluluk olduğundan İcra müdürünün alacaklının talebi üzerine ya da kendiliğinden ilamsız icra takiplerine ilişkin ödeme emri göndermesinin yasanın emredici hükmüne aykırılık teşkil edeceği, borçluya örnek 4-5 icra emri gönderilmesi yerine adi kiraya ve hasılat kiralarına ilişkin örnek 13 ödeme emri gönderilemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.