Alacak, tapu iptali ve tescili davası-
22. HD. 14.02.2019 T. E: 2018/11183, K: 3474-
Aralarında bağlantı bulunması durumunda, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki mahkemelerde açılan davaların birleştirilmesinin ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebileceği; birinci davanın açıldığı mahkemenin birleştirme kararının kesinleşmesinden itibaren bununla bağlı olacağı-
Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararların, TBK hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplandığı, kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemelerin, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilip, zarar veya tazminattan indirilemeyeceği, hesaplanan tazminatın; miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılıp, azaltılamayacağı- Somut olay değerlendirildiğinde; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 s. TBK'nın 55. maddesinin emredici hükmünün kamu düzenine ilişkin olduğu, gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanması gerektiği, kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği dikkate alındığında eldeki davada bozma kararına uyulmakla davalılar yararına usuli kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olacak istisnai bir durumun bulunduğu-
Davacı her ne kadar şikayete konu takiple ilgili menfi tespit davası açtıklarını ve davalarının kabul edilip borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiş olduğunu belirterek akıbetinin bekletici mesele yapılması gerektiğini bir istinaf sebebi olarak dile getirmiş ise de, hüküm tarihi itibarıyla söz konusu ilam henüz kesinleşmemekle ve her dava açıldığı tarihteki hukuki şartlara tabi olmakla, mahkemenin şikayetlerle ilgili yargılama yapmasında bir usulsüzlük söz konusu olmadığı, davacının taşkın haciz şikayetinin İİK.'nin 85.maddenin uygulanmasına ilişkin olduğu, İİK.'nin 363/1.maddesi gereğince kesin karar yönelik istinaf talebinin reddi gerektiği, meskeniyet şikayeti ile ilgili istinaf talebine yönelik yapılan incelemede; mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda taşınmazın keşif tarihi itibarıyla değerinin 400.000,00 TL haline münasip değerinin de 190.000,00 TL olabileceğinin belirtildiği, davacı vekilince bu bedellerin somut gerçeklikle uyuşmadığı iddia edilmiş ise de taşınmazın bedelinin ne olabileceği yönünde bir delil ileri sürmediği, mutlaka borçlunun meskeninin bulunduğu yerde veya o yere yakın bir yerde haline münasip ev alabilmesi için gerekli değerin belirlenmesinin doğru olmadığı, borçlu yönünden haline münasip ev bedeli tespit edilirken borçlunun bulunduğu yerden daha mütevazi koşullara sahip yerlerde haline münasip ev alınabilmesi için gerekli değerin belirlenmesinin esas olduğu-
Her ne kadar, tapu iptal ve tescil isteme hakkı kayıt maliki veya onun mirasçılarına ait ise de; Hazinenin, Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olup, eldeki davayı açmakta hukuki yararının da bulunacağı-
Derdest tapu iptali ve tescil davasında fer’i müdahil durumunda bulunan fakat taşınmazı iktisap ettiği kayden anlaşılan kimse aleyhine hüküm kurulamayacağı -
Davacı şirketin alacağının doğum tarihinin, davalının alacağının doğum tarihinden önce olduğunun tespit edilmiş olmasına göre, davacının davalıya karşı muvazaa iddiasında bulunabileceğinin kabulü gerekeceği-
Gerekçe ve hüküm arasında yaratılan çelişkinin tek başına bozma sebebi oluşturacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.