22. HD. 12.02.2018 T. E: 2017/22967, K: 2752-
Sıra cetvelinde taraflardan başka alacaklı olmadığı ve dağıtıma konu paranın davacının alacağına dahi yetmediği dikkate alındığında, hüküm fıkrası hatalı kurulmuş ise de; sıra cetvelinin iptaline değil davalıya ayrılan payın yargılama giderleri de dahil olmak üzere öncelikle davacı alacağının karşılanması için tahsisine, artan kısmın davalıya bırakılmasına karar verilmesinin gerekeceği-
Muvazaa nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak bir taşınmazın tapuda temliki yapılmışsa bu tescil yolsuz bir tescil hükmünde olup; tapuda yapılan temlik ve tesciller illi işlemler olduğundan tapunun dayanağı sözleşme geçersiz ise tapu kaydının da Medeni Kanunun 1025. maddesine göre iptali gerekeceği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve pay oranında tescil isteği-
7. HD. 25.04.2016 T. E: 10631, K: 9219-
Tapu siciline güvenerek iyiniyetle ayni hak edinenlerin bu edinimlerinin korunacağı ancak ikinci el durumunda bulunan şahısın taşınmazı olağan bedelinden daha düşük bedelle almasının bile onun kötüniyetli olduğunun göstergesi olduğu-
Keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu edilen payın değeri satış tarihi itibariyle 8.125 YTL olarak belirlenmiş ve mahkemece bu bedel hükme esas alınmış ise de muvazaa iddiasının kanıtlanması için keşfin tek başına yeterli delil oluşturmayacağı-
Davaya konu kooperatif üyelik ve durak hakkının davalının mülkiyetinde değilse kendisine ait olmayan hattı diğer davalıya mülkiyet olarak devir etmesinin (tasarrufta bulunmasının) mümkün olmayacağı- Dava konusu edilen hat üzerine haciz konulması ve hattın açık artırma ile satılmasının mümkün olmadığı, zira böyle bir hat, İİK'nda haczedilebilir bir mal, hak ya da alacak olarak öngörülmediği (12. HD. 27.04.2004 T.6198/10380; 3.12.2004 T. 20157/25034 kararları da bu yöndedir), kaldı ki muvazaa davası sonunda verilen bir kabul kararı üzerine cebri icra yetkisi verilecek bir hak da söz konusu olmayacağı, başka bir söyleyişle icra dairesince satışa çıkarılacak bir mal veya hak da bulunmayacağı, sonuçta davaya konu edilen kooperatif üyelik ve durak hakkı ile ilgili borçlunun yaptığı iptale tabi bir tasarruftan söz edilemeyeceği-
Dava konusu taşınmazı davalı-üçüncü kişiden satın almış olan kişinin, borçlu ile üçüncü kişiye ait şirketlerde çalışmış olması halinde, "borçlunun mali durumunu ve alacaklılara zarar verme kasdını" bilebilecek durumda (konumda) sayılması gerekeceği–
Türk Medeni Kanunu'nun 617. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “...ret tarihinden başlayarak altı ay içinde...” ibaresinin Anayasa'ya aykırı olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.