İşin, asıl işverenin işyerinde yapılmış olmasının muvazaa iddiasının kabulünün delili olamayacağı, zira taşeronların aldıkları işleri asıl işverene ait işyerinde yapıyor olmaları halinde, bu yerlerin alt işverenler yönünden de işyeri anlamını taşıyacağı, bu gibi durumlarda fiziki olarak tek olan yerlerin hukuki bakımdan hem asıl işverenin, hem de alt işverenin işyeri sayılacağı, alt işveren (taşeron) işçilerinin asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden, asıl işverenle aralarında hizmet akdi bulunmadığı için yararlanmasının mümkün olmadığının Yargıtay’ca kabul edildiği, esasen anılan sözleşmeden taşeron işçileri yararlanabilecekleri kabul edilseydi dava konumuzda olduğu gibi muvazaa iddiasında bulunulmasına gerek kalmayacağı, ayrıca davacının yararlanmak istediği asıl işveren davalının taraf olduğu TİS’nin tarafı yetkili işçi sendikasının belirlenmesi safhasında taşeron işçileri ve bu arada davacı çalışan işçi sayısının içerisine alınmayacağı, açıklanan bu nedenlerle; davalı
Davaya konu iş makinesinin mülkiyeti 10.12.2014 tarihinde yapılan Noter Satış Sözleşmesi ile davacı üçüncü kişiye geçmiş olup, Ticaret ve Sanayi Odasına da üçüncü kişi adına tescili yapılmış, dava konusu haczin ise, 20.1.2015 tarihinde gerçekleştirildiği, buna göre, İİK'nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi üçüncü kişi yararına olup, bu yasal karinenin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği-
İİK'nun 140/2. maddesi yollamasıyla, İİK'nun 206/c. maddesinin hacizde kıyasen uygulanmasından kaynaklanan rüçhan hakkı, haciz uygulamasından önceki 1 yıllık nafaka alacağını kapsadığı, bu miktardaki nafaka alacağının tespit edilerek rüçhanlı olarak 1. sırada ödenmesi gerekirken alacağın tamamının rüçhanlı alacak olarak nazara alınmasının doğru görülmediği-
3. HD. 29.03.2017 T. E: 1656, K: 4219-
"İflâsın ertelenmesi" talebinin, "borca batıklık bildirimi" niteliğinde olduğu–
Davaya konu satışın, alacaklı bankaca hesabın katından önceki aya rastlaması durumunda, borçluların mevcutlarını azaltmaya yönelik tasarrufta bulunduklarını kabul etmeleri gerekeceğinden, alıcı davalı şirket ortaklarının, borçlularla olan yakınlıkları dolayısıyla bu durumu bildiklerinin varsayılması gerekeceği-
Kıdem, ihbar tazminatı, ücret, fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile yapılan bağımsız bölümün gerçek değerinin çok altında satışının yapılmış olması ve davalıların anne-oğul derecesindeki yakın akrabalık ilişkisi nedeniyle satış işleminin muvazaalı olduğu-
Davalının usulüne uygun olarak tanık deliline dayandığı, süresinde ibraz ettiği delil listesinde tanık olarak bildirilen ismin dinlenilmesinden açıkça vazgeçilmediği halde, mahkemece gerekçesiz olarak anılan tanık dinlenmeden, hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek şekilde sonuca gidilemeyeceği-
Tapu sicillerinin tutulmasının kamu düzeni ile ilgili olup, hakimin doğru sicil oluşturmakla yükümlü olduğu- Doğru sicil oluşturulabilmesi için yenilenen parsel numaraları üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken sayfası kapatılan eski kadastral parsel numaraları üzerinden karar verilmesinin doğru olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.