• Adliye Encümeni Mazbatası Gerekçesi

     «Konkordato müzakeresi için tayin olunan günde toplanacak alacaklılara komiser riyaset eder ve borçlunun vaziyeti hakkında tanzim ettiği raporu verir. Borçlunun bu toplanmada bulunması mecburidir. Müzakere neticesinde konkordato zaptı yapılır ve hazır bulunanlar tarafından imza edilir. Bunu takibedecek on gün içinde vaki olacak iltihaklar kabul edilir. Buna göre müzakere esnasında konkordato teklifini kabul etmeyenlerin sonradan kabul reyinde bulunmaları veya müstenkif kalanların da kabul reyi vererek iltihakları caizdir. Buradaki ‘iltihak’ tabiri, konkordatonun kabulüne müncer olacak müsbet neticeye iştirak demektir. Zira müstenkif kalanlarla müzakereye hiç gelmeyen alacaklıların reyi, ‘red’ mahiyetinde telakki olunur.»



  • Adalet Komisyonu Raporu

     «Tasarı ile değişiklik görmeyen bu maddenin değiştirilmesine ihtiyaç duyulmuştur. Yapılan ilaveye göre, komiser, kendisine bildirilen her alacak hakkında incelemede bulunacak, incelemesinin neticesini, yani alacağın varit olup olmadığı hakkında mütalaasını, 294. madde gereğince alacaklılar toplanmasına vereceği raporunda bildirecektir. Böylece, borçlunun pasifini kabartmak için uydurma alacakları bilançosuna ithal etmesi temayülü ile daha müessir bir şekilde mücadele etmek imkan dahiline girecektir. Maddeye yapılan bu ilave ile komisere tanınan yetki, aslında yeni bir şey değildir. Zira, bugünkü haliyle de, komiser yapacağı inceleme neticesinde bazı alacakların uydurma olduğunu tesbit etmesi halinde, 296. maddeye göre mahkemeye vereceği mütalaanamede ‘konkordatonun tasdikinin muvafık olmadığını’ bildirebilir. Fakat, tatbikatta komiserin bu yetkiyi haiz olup olmadığında tereddüt edildiğinden, bu yetkinin açıkça kendisine tanınması suretiyle maddeye sarahat verilmesi uygun bulunmuştur.»



  • 7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Yer Alan Gerekçe

    Maddeyle, kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları düzenlenmektedir. Bu sonuçlar, geçici mühlet bakımından da geçerlidir. Maddeyle, kesin mühlet içinde alacaklıların haklarında bazı sınırlamalar yapılmaktadır. Alacaklıların haklarında yapılan bu sınırlamaların temel nedeni, konkordato mühleti içinde borçlunun rahat hareket edebilmesi ve alacaklıların baskısı altında olmadan konkordato projesinin hayata geçirilebilmesi için faaliyetlerine devam edebilmesinin sağlanmasıdır.

    Maddenin ilk fıkrasında Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin de duracağı belirtilmektedir. Kanunun mevcut 289 uncu maddesinde de borçlu aleyhine takip başlatılamayacağı, başlamış takiplerin de duracağı belirtilmekteydi. Takip yasağının en temel gerekçesi, borçlunun bu süreçte konkordato müzakerelerine hazırlık yapabilmesine olanak sağlanması ve alacaklıların baskısından kurtularak iyileşme olanağının kendisine verilmesidir. İlgili fıkrada ayrıca, borçluya karşı ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanamayacağı da hükme bağlanmaktadır. Mühlet içinde ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanmamasının sebebi, takip yasağındaki sebeple benzerlik taşımaktadır. Bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin konkordato mühleti içinde işlemeyeceği hususu da ilgili fıkrada yer almakta ve bu şekilde mevcut Kanunun 289 uncu maddesi hükmü muhafaza edilmektedir.

    Maddenin ikinci fıkrasıyla, 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabileceği hükme bağlanmaktadır. Bu alacaklar için, mühlet içinde olsa da takip başlatılabilecek ve başlamış takipler devam edecektir.

    Maddenin üçüncü fıkrasında tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesinin duracağı hükme bağlanmaktadır.

    Maddenin dördüncü fıkrasında, takas ve mahsuba ilişkin 200 ve 201 inci maddelere atıf yapılmıştır. Mevcut Kanunun 289 uncu maddesinin beşinci fıkrasında da aynı hüküm yer almıştır. Bu hükümden farklı olarak yeni düzenlemede, 200 ve 201 inci maddelerin uygulanmasında geçici mühletin ilanı tarihinin esas alınacağı belirtilmektedir. İflastaki sıkı takas yasakları konkordato mühletinde de geçerli olacaktır. Mevcut Kanunun 289 uncu maddesinin beşinci fıkrasında yer alan ”veya iflas ertelemesi kararının” ibaresi, iflasın ertelenmesine ilişkin hükümler yürürlükten kaldırıldığı için madde metninden çıkarılmaktadır.

    Maddenin beşinci fıkrasıyla, konkordato mühletinden önce tatbik edilmiş hacizlerde haczedilmiş mallar için, elverdiği ölçüde Kanunun 186 ncı maddesi hükmü uygulanacaktır. 186 ncı maddede iflasın açılmasının mevcut hacizlere olan etkisi düzenlenmiştir. Bu atıftan çıkan sonuç, konkordato mühletinin, daha önce konulmuş hacizleri kaldırıcı bir etkisinin bulunmadığıdır. Mühlet kararı devam ettiği sürece alacaklının haciz hakkı baki kalacaktır. Hacizlerin düşmesine sebep olan şey, konkordatonun tasdiki veya mühletin kaldırılması kararıdır.

    Maddenin altıncı fıkrasıyla, İsviçre İcra ve İflas Kanununun konkordato mühleti verilmesinden evvel yapılan ve ileride doğacak alacağın devrine ilişkin olan sözleşmelerin, devredilen alacağın konkordato mühletinin verilmesinden sonra doğması halinde hükümsüz olacağı hakkındaki mehaz Kanunun 297 nci maddesinin dördüncü fıkrasıyla uyumlu bir düzenleme yapılmaktadır. Bu hükmün amacı borçlunun konkordato alacaklılarının müracaat edebileceği malvarlığını korumaktır. Her ne kadar bu fıkra ile elde edilmek istenen amaca 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası ile de ulaşılabileceği düşünebilirse de, tasarrufun iptali davası şartlarının (özellikle aciz vesikası alma şartının) pek çok olayda gerçekleşemeyebileceği dikkate alınarak İsviçre İcra ve İflas Kanunundaki çözüm şeklinin daha uygun olduğu sonucuna varılarak, yedinci fıkra düzenlenmektedir.

     

    Maddenin yedinci fıkrasıyla, konusu para olmayan alacakların para alacağına çevrilmesini, fakat bu alacakların aynen ifasının da iflas tasfiyesine benzer şekilde komiserin onayıyla borçlu tarafından üstlenilmesini düzenleyen İsviçre İcra ve İflas Kanununun 297 nci maddesinin dokuzuncu fıkrasına benzer bir düzenleme yapılmaktadır.

    Maddenin sekizinci fıkrası uyarınca, mühletin alacaklıların hakları bakımından önemli etkilerinden bir diğeri, gecikmesinde sakınca bulunan haller dışında konkordatoya tabi alacaklara ilişkin idari davalar ve borçlunun davalı olduğu hukuk davalarının mühlet içinde duracak olmasıdır. Mühlet içinde duracak olan davalar, konkordatoya tabi alacaklara ilişkin idari davalar ile borçluya karşı açılan her türlü hukuk davalarıdır. Mühlet içinde davaların durmasının temel sebebi, borçluya konkordato projesini hazırlaması için rahat bir çalışma alanı yaratma düşüncesidir. Bu düşünce mühlet içinde takiplerin durmasında da etkili olmuştur. Mühletin etkilerine ilişkin maddenin bu fıkrası, iflasın açılmasıyla duran borçlunun taraf olduğu hukuk davalarına ilişkin Kanunun 194 üncü maddesi hükmü ile benzerlik göstermektedir. Dolayısıyla bu fıkraya ilişkin sorunlar 194 üncü madde hükmü uygulaması dikkate alınarak çözülebilir. İlgili hükümde dikkati çeken ayırım, duran idari davaların konkordatoya tabi alacağa ilişkin olmasının yeterli bulunması, hukuk davaları bakımından ise sadece borçlunun davalı olduğu hukuk davalarının durmasıdır.