«Her asliye mahkemesinin kaza dairesinde bir icra ve iflâs dairesi bulunacağı ve her iki dairenin de lüzumuna göre birleştirileceği bir ve ikinci maddelerde gösterilmiş ve icra memurları ile muavinlerinin Adliye Vekâleti tarafından tayin edilecekleri tensip ve birden ziyade asliye mahkemesi olan yerlerde de aynı tetkik merciine bağlayarak icra dairelerini bir arada bulundurabilmeğe Adliye Vekâleti selâhiyettar addedilmiştir.

Bu maddeler vesilesiyle iflâs işlerinin mahkemelere verilmesini ve buna dair hükümlerin bu kanundan çıkarılarak ticaret kanununa ilâvesi hakkında bazı mütalâanamelerde görülen teklifler ve azadan iki zâtın bu yoldaki mütalâaları encümence münakaşa ve müzakere edilmiş, neticede teklif sahiplerinin iflâsa ait hükümlere göre zaten ticaret mahkemelerinin bir çok sebeplerle tetkikine arzedilen iflâs işlerinin eskisi gibi mahkemeler tarafından icrası bu işlerin ehemmiyeti ve hem de daire ile mahkeme arasında evrakın birçok külfet ve merasimle gidip gelmesi yüzünden sürüncemede kalmasını bertaraf edeceği yolundaki izahları, iflâsın bu kanunun mehazı olan İsviçre âhkamına göre icra takibatından bir tarik olmasına ve mahkemelerin yalnız hadiseler hakkında hüküm ve karar vererek hakimler hey’etinden birinin olsun bu hükümlerin icra muameleleri ile meşgul olmaları hakimlik vazifesi icabıyla telifi mümkün ve muvafık olmayacağına ve ticaret muameleleri çok olan yerlerde ayrıca iflâs daireleri teşkil edilerek ticaret işlerinde tecrübe görmüş hakimlerden de iflâs memurları tâyin edilerek iflâs muamelesinin bir elde teksifi ile daha dürüst ve salim tarzda yürütülmesi kâbil ve bu suretle iflâs işlerinin murakabesi ve görülecek noksanların izalesine mütedair tedbirler alınması kolay olacağından ve münferit hakim teşkilatı kabul edilmesi halinde ise mahkemelerin bu işle iştigalleri hiç mümkün olmayacağına binaen bu esbabı mucibe ile iflâs işlerinin mahkemeye verilmesi teklifi ekseriyetle kabul edilmemiştir.»