-
“1998 ve 1999 Tasarısı”ndaki Gerekçe
«Madde 410 - Yürürlükteki Kanunun 360 ıncı maddesini karşılamaktadır.
Yürürlükteki hükümden farklı olarak maddede ilânın yerleşimyerinden başka, kısıtlının doğduğu yerde değil “nüfusa kayıtlı bulunduğu” yerde yapılması uygun görülmüştür.
İlanın geciktirilmesi sakıncalı görüldüğünden yürürlükteki maddenin ikin-ci fıkrasındaki bu hususa ilişkin hükme maddede verilmemiştir.
İyiniyetli üçüncü kişiler hakkında kısıtlamanın ilânından itibaren hüküm ifade edeceği esası korunmakla beraber, ayırtım gücüne sahip olmayanlar tarafından yapılan hukukî fiillerin sonuç doğurmadığı hususundaki hükümlerin saklı bulunduğu son fıkrada vurgulanmıştır. Böylelikle madde üç fıkra hâline geti-rilmiştir.»
-
“1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe
‘Madde 341 - Madde, yürürlükteki Kanunun 360. madde-sini karşılamaktadır. Yürürlükteki hükümden farklı olarak ta-sarıda yerleşimyerinden başka ilânın kısıtlının doğduğu yerde değil “nüfusa kayıtlı bulunduğu” yerde yapılması uygun gö-rülmüştür.
İlânın geciktirilmesi sakıncalı görüldüğünden yürürlükteki maddenin ikinci fıkrasındaki bu hususa ilişkin hükme tasarıda yer verilmemiştir.
İyiniyetli üçüncü kişiler hakkında kısıtlamanın ilânından itibaren hüküm ifade edeceği esası muhafaza edilmekle beraber, ayırım gücüne sahip olmayanlar tarafından yapılan hukukî fiillerin sonuç doğurmadığı hususundaki hükümlerin saklı bulunduğu son fıkrada vurgulanmıştır. Böylelikle madde üç fıkra hâline getirilmiştir.’:
“II. İlân
Madde 341 - Kısıtlama kararı kesinleşince, kısıtlının yerleşimyeri ile nüfusa kayıtlı olduğu yerde hemen ilân olunur.
Kısıtlama, iyi niyetli üçüncü kişileri ilândan önce etkilemez.
Ayırım gücüne sahip olmamanın sonuçlarına ilişkin hü-kümler saklıdır.”
-
“1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe
‘1) Terim ve ifade: Terimler öteki maddelere uygun duruma getirilmiş, ifade sadeleştirilmiştir. Özellikle 10 uncu maddenin gerekçesinde belirtilen sebeplerle, (mümeyyiz) yerine (sezgin) ve (reşid) yerine de (ergin) denilmiştir.
2) Biçim değişikliği: Madde üç ayrı kuralı kapsadığından, aslında olduğu gibi üç bağımsız fıkraya ayrılmıştır.
3) Hüküm değişikliği: Vasilik ve kısıtlama işlerinde, yurdumuzda en çok rastlanan güçlüklerden biri, kısıtlama kara-rının ilânı meselesinden doğmaktadır. İlân, iyiniyetli üçüncü kişilerin haklarını korumak için bir araçtan başka birşey değil-dir. Bu hukukî aracın, maksada uygun biçimde kullanılması gerekir. 360 ıncı maddenin bugünkü metninde, ilânın hem do-ğum, hem de ikametgâh yerinde en az bir defa yapılacağı ya-zılıdır. Halbuki kişilerin doğum yeri uzaklarda, hatta memleket dışında olabilir ve oralarda yapılacak ilândan, üçüncü kişilerin çıkarı bakımından hiçbir sonuç beklenmeyebilir. Bu sebeple ilânın, kısıtlının nüfus kütüğüne kayıtlı olduğu yerde ve aynı zamanda ikametgâhının bulunduğu yerde yapılması işin gereğine daha uygun bulunmuş ve ayrıca yurdumuzun genel durumu bakımından ilânın en az iki defa yapılması zorunlu görülmüş ve maddenin birinci fıkrası bu yolda değiştirilmiştir.
Bugün yürürlükte olan 360 ıncı maddenin metninin son cümlesi, aslında olduğu gibi bağımsız bir fıkra halinde konulurken ifadesi de İsviçre metninin Almanca aslına uygun duruma getirilmiş ve bu fıkraya, sezginlik gücünden yoksun olan kısıtlılara karşı (-ilân yapılsın yapılmasın) iyiniyetin ileri sü-rülemiyeceğini gösteren bir cümle eklenmiştir. Bu eklemenin sebebi, uygulamada evvelce görülen tereddütler ve çeşitli yargıtay içtihatları ve en sonunda da Yargıtayın 28.7.1941 tarih ve 21 sayılı içtihatı Birleştirme kararıdır. Gerçi sezginlik gücünden yoksun olan bir kimsenin yapmış olduğu hukukî işlemlere karşı, diğer tarafın iyiniyetinin korunmayacağı, Medenî Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasından anlaşılmakta ise de, kısıtlama kararının ilânı bahis konusu olduğu zaman bu 15 inci maddenin ne dereceye kadar uygulama imkanı olduğu üzerinde içtihat aykırılıklarının doğmuş olduğu gözönünde bulundurulursa, bu meselenin o kadar tabii sayılmasına imkân bulunmadığı anlaşılır. Uzak bir ihtimal ile de olsa, yargıtayın ileride -yukarıda adıgeçen 21 sayılı içtihadını değiştirmesi de müm-kündür. Bu sebeble 360 ıncı maddenin son fıkrasına, sezginlik gücünden yoksunluk halinde uygulanacak kuralların saklı oldu-ğunu gösteren bir cümle eklenmesi gerekli görülmüştür.’:
“II. İlân.
Madde 360 - Ergin bir kimsenin kısıtlanmasına karar verilip te karar kesinleşince, hemen o kimsenin hem ikametgâhının hem nüfus kaydının bulunduğu yerde bir hafta ara ile en az iki defa resmen ilân edilir.
Akıl hastalığı, akıl zayıflığı veya içki düşkünlüğü yüzünden kısıtlanan kimse bir kuruma yerleştirilmiş bulunduğu sü-rece, denetim makamı, ilânın yapılmasını, istisnai olarak, erte-leyebilir.
Kısıtlama ilân edilmedikçe, iyiniyetli üçüncü kişilere kar-şı ileri sürülemez; sezginlik gücünden yoksunluk durumuna ilişkin kurallar saklıdır.”