Hâkimin, paydaşlık ilişkisinin devamında fayda ve zorunluluk olan hallerde, paydaşların sicilden kaynaklanan haklarını ihlal etmeksizin, diğer paydaşların hakları ile bağdaştığı ölçüde, somut olayın özelliğini, taşınmazın konumunu, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetlerini, tarafların ihtiyaç ve gereklerini gözetmek suretiyle paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibariyle paydaşlar arasında ne şekilde bölünebileceğini saptayıp buna göre karar vermek durumunda olduğu- Davalı taraf cevap dilekçesinde tanık deliline dayanmış, dava konusu taşınmazda fiili taksimin olduğunu ve davacının kullanımına engel olmadığını belirtmiş olup mahkemece davalı tarafın tüm tanıkları dinlenmeden, taraf delilleri toplanmadan, davalının savunması üzerinde durulmadan eksik araştırma ile karar verilmesinin doğru görülmediği-
TMK. mad.696 uyarınca kendi tutum ve davranışlarıyla veya malın kullanılmasını bıraktığı ya da fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin tutum ve davranışlarıyla diğer paydaşların tamamına veya bir kısmına karşı olan yükümlülüklerini ağır biçimde çiğneyen paydaşın, bu yüzden onlar için paylı mülkiyet ilişkisinin devamını çekilmez hâle getirmişse, mahkeme kararıyla paydaşlıktan çıkarılabileceği; hâkimin, çıkarma istemini haklı gördüğü takdirde, çıkarılacak paydaşın payını karşılayacak kısmı maldan ayırmaya olanak varsa, bu ayırmayı yaparak ayrılan parçanın paylı mülkiyetten çıkarılana özgülenmesine karar vermesi gerektiği-- Aynen bölünmesine imkan bulunmayan maldaki payın dava tarihindeki değeriyle kendilerine devrini isteyen paydaş veya paydaşların, bu istemlerini paydaşlıktan çıkarma istemi ile birlikte ileri sürdükleri takdirde hâkimin, hüküm vermeden önce re'sen belirleyeceği uygun bir süre içinde pay değerinin ödenmesine veya tevdiine karar vermesi gerektiği-
Benzerlik bulunan davalardan ortaklığın giderilmesi davalarında görevli mahkemeyi belirleyen kanun koyucu, paydaşlıktan çıkarma davalarında görev konusunda bir düzenleme getirmemiş olsa da uyuşmazlığın çözümü için izlenecek yol ve yapılacak araştırma, hakkın ve taşınmazın paylaştırılması ve satış aşamaları açısından benzerlikler taşıdığından daha kapsamlı olan ortaklığın giderilmesi davalarında görevli olan sulh hukuk mahkemesinin, daha dar kapsamlı olan paydaşın ortaklıktan çıkarılması davasında da görevli olması gerektiği-
Paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satışın nasıl yapılacağının ve satış bedelinin ne şekilde dağıtılacağının hüküm sonucunda gösterilmesi gerektiği-
Taşınmazın, en son noktada el değiştirmesi sonucunu doğuran ve ortaklığın giderilmesi, paydaşlığın giderilmesi veya izale-i şuyu davası olarak nitelendirilen davalarda mülga 1086 sayılı HUMK’nın 8. maddesi gereğince sulh hukuk mahkemesi nin görevli olduğu- Birbirine benzerlik bulunan bu davalardan "ortaklığın giderilmesi" davalarında görevli mahkemeyi belirleyen kanun koyucu, "paydaşlıktan çıkarma" davalarında görev konusunda bir düzenleme getirmemişse de, uyuşmazlığın çözümü için izlenecek yol ve yapılacak araştırma, hakkın ve taşınmazın paylaştırılması ve satış aşamaları açısından benzerlikler taşımakta olduğuna göre, daha kapsamlı olan ortaklığın giderilmesi davalarında görevli olan "sulh hukuk mahkemesi"nin, daha dar kapsamlı olan "paydaşın ortaklıktan çıkarılması" davasında da görevli olması gerektiği-
Davacı yanında asli müdahil olarak davaya katılan müdahillerin, HMUK 433/II-2 de belirtilen “karşı taraf” kavramı kapsamında olmasının mümkün olmadığı- Gerçek bir satışın konusu olmayan, satım niteliğinde olmayan pay temliklerinde yasal önalım hakkı doğmayacağı, örneğin temlikin hibe şeklinde olması halinde, hibede bir malın bedelsiz olarak üçüncü kişinin mülkiyetine geçirilmesi amaçlandığından önalım hakkı kullanılamayacağı-  Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinde ise arsa sahibi inşaat yapımına karşılık yükleniciye be­del olarak bir miktar para yerine, arsa payını devretmekte olup, bu devir işlemi inşaatın yapımı için finans sağlanması amacıyla yükleniciye verilen "avans" niteliğinde bulunduğundan ve yüklenicinin edimini yerine getirmemesi halinde arsa maliki her zaman payının iadesini isteyebileceğinden bu tür temliklerde önalım hakkının kullanılmasının mümkün olmadığı-
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 696. maddesi hükmü gereğince paydaşlıktan çıkarma kararı verilebilmesi için bir paydaşın kendi tutum ve davranışlarıyla veya malın kullanılmasını bıraktığı ya da fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin tutum ve davranışları ile diğer paydaşların tamamına ya da bir kısmına karşı yükümlülüklerini ağır biçimde çiğnemesi, bu nedenle onlar için paylı mülkiyet ilişkisinin çekilmez hale gelmesi gerekeceği-
Paydaşlıktan çıkarma davasında da paydaşlığın giderilmesi davasında olduğu gibi öncelikle paydaşlıktan çıkarılması istenen paydaşın payını karşılayacak kısmın maldan ayırmaya olanak bulunup bulunmadığının yani payın aynen ayrılmasının mümkün olup olmadığının araştırılması gerektiği- Paydaşın payının aynen ayrılmasına olanak bulunmadığının anlaşılması halinde bu payı isteyen paydaş da bulunmazsa hakimin, davalıya payını devretmesi için bir süre belirleyeceği ve bu süre içinde devredilmeyen payın açık artırmayla satışına karar vereceği- Paydaşlıktan çıkarma davalarında da paydaşlığın giderilmesi davasında olduğu gibi paya ait satış kararı cebri icra yoluyla paraya çevirmeye ilişkin hükümler uyarınca yerine getirileceği-Görevli mahkemenin paydaşlığın giderilmesi davalarında olduğu gibi Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü ile davanın esasının incelenmesi gerektiği- 
Paydaşlıktan çıkarma kararı verilebilmesi için paydaşın yükümlülüklerini ağır surette ihlal etmesi, kasten ve bilerek müşterek mülkiyet ilişkisini çekilmez hale getirmesinin gerekeceği-
Elbirliği hali devam ederken paydaşlardan birinin paydaşlıktan çıkartılmasının mümkün olmadığı-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor