Uyuşmazlık; davacı ile dava dışı Asya Katılım Bankası A.Ş. arasındaki 21.06.2012 tarihli “Yetki Belgeleri Satış Sözleşmesi” gereğince davacının yetki ve izin belgelerini davalıya devretmesi karşısında gerek 6362 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihte gerekse Borsa İstanbul A.Ş.’nin kuruluşunun tescil ve ilan edildiği tarihte davacının İMKB üyeliğinin devam ettiği ve Borsa İstanbul A.Ş. yönetim kurulunun 11.04.2013 tarihli kararı ile davacının borsa üyeliğinden çıkarıldığı gözetildiğinde 6362 sayılı Kanun’un 138/6-a maddesi gereğince pay devrinin davacıya mı yoksa davalı Asya Yatırım Menkul Değerler A.Ş.’ye mi yapılması gerektiği noktasında toplanmaktadır..
Şikayete konu taşınırın haciz tarihinden sonra, alacaklı tarafından süresinde satış talep edildiği fakat haciz tarihinden itibaren altı aylık hak düşürücü süre içinde satış avansı yatırılmadığı görülerek şikayete konu taşınır üzerindeki haczin düşmüş olduğu, şikayet eden borçlunun istemi taşınır üzerindeki haczin kaldırılması olduğundan, haczin düşmesi nedeniyle bu sonuç hasıl olduğundan, şikayetin konusuz kaldığı, şikayet eden borçlunun istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği gerekçesiyle ve yargılama ve vekâlet ücreti yönünden yapılan değerlendirmede, şikayete konu taşınırın TMK’nin 686. maddesine göre eklenti niteliğinde olduğu, taşınmazın üçüncü kişi lehine ipotekli olduğu, İİK’nın 83/c, TMK’nın 686 ve 862. maddeleri uyarınca ipoteğin eklenti niteliğindeki taşınırı da kapsayacağı, haciz tutanağına göre haciz sırasında bu hususun ileri sürüldüğü, alacaklı vekilinin de hacizde hazır bulunduğu, borçlunun şikayeti üzerine yapılan yargılamada alacaklı vekilinin şikayetin reddini savunduğu, borçlunun şikayetinde haklı olduğu, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin alacaklıya yüklenilmesi gerektiği-
Taşınmaz rehninin mevcudiyeti halinde eklenti niteliğindeki menkuller taşınmazdan ayrı olarak haczedilemeyeceği Makinelerin, ipotek kapsamında olup olmadığının tespiti için ipotek akit tablosunda yazılı olup olmamaları sonuca etkili olmadığı, niteliği itibariyle de makinelerin eklenti vasfında olmaları gerektiği- Mahkemece, menkuller ile ilgili ayrıca keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmaksızın, taşınmazın eklentileri ile beraber satılacağı belirtilerek, bu yöndeki fesih nedeninin yerinde görülmediği-
İİK'in 83/c maddesi gereğince, taşınmaz üzerinde ipotek bulunması halinde, teferruatın, taşınmazdan ayrı olarak haczi mümkün değil ise de, anılan maddenin uygulanabilmesi için, mahcuzun ipotek akit tablosunda yazılı olması yeterli olmayıp TMK'nin 686. maddesinde tarif edilen şekilde eklenti niteliğini taşımasının zorunlu olduğu-
Raporda siloların fabrikanın amacına uygun çalışarak üretim yapması için gerekli ve zorunlu oldukları, ancak siloların fabrikaya zarar vermeden sökülebileceği ve fabrikanın mütemmim cüz’ü niteliğinde olmadığı şeklindeki değerlendirmelerin çelişkili olduğu, bu hali ile söz konusu raporun uyuşmazlık konusu olayın çözümüne yeterli açıklık ve netlikte olmayıp hüküm kurmaya elverişli olmadığı, bu durumda, mahkemece yapılacak işin; şikayete konu mahcuzların gerçekte TMK.nun 684 ve 686. maddelerinde açıklandığı gibi, mütemmim cüz ve teferruat niteliğinde olup olmadıkları, konusunda uzman bilirkişilerden Yargıtay denetimine uygun ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte rapor- ek rapor alınarak usulüne uygun olarak tespit edildikten sonra, mütemmim cüz ve teferruat niteliğinde olduklarının belirlenmesi halinde, TMK.nun 686/1 ve 862/1 maddeleri gereğince rehin kapsamında kaldıklarından haczedilemeyecekleri göz önünde tutularak; mütemmim cüz ve teferruat niteliğinde bulunmayan mahcuzların ise haczedilebilecekleri düşünülerek sonucuna göre bir karar verilmesinden ibaret olduğu-
Türk Medeni Kanunu'nun 686. maddesine göre teferruat niteliğinde olduğu anlaşılan mahcuzların rehin kapsamında kaldığından, ipotek akit tablosunda yazılı olmasalar dahi İİK'nun 83/c hükmü uyarınca taşınmazdan ayrı haczedilemeyecekleri, o halde taşınmaz rehninin kapsamı içinde teferruat (eklenti) üzerinde hak sahibi olan 3. kişilerin bu haklarının korunması gerektiğinden, üçüncü kişi bankanın haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı olduğu kabul edilerek, bölge adliye mahkemesince, İİK.'nun 83/c maddesi kapsamında ilk derece mahkemesi yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporları da değerlendirilerek ve gerektiğinde mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı, dava dilekçesinde açıkça çekişmeli 389 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan ve hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kargir evin kendisine ait olduğunu öne sürüp, bu kısım yönünden lehine muhdesat şerhi verilmesini talep ettiği halde, Mahkemece talep aşılarak davacının isteği bulunmayan ve teknik bilirkişi raporunda yeri gösterilen ihata duvarı yönünden de muhdesat şerhi verilmesi isabetsiz olduğu gibi, davacı lehine muhdesat şerhi verilen tel örgünün bütünleyici parça niteliğinde olmayıp, her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilecek ve taşınmazdan ayrılması mümkün eşya mahiyetinde olduğu, bu haliyle tel örgünün teferruat olarak kabulünün gerekeceği, bu nitelikteki eşyalar yönünden beyanlar hanesine şerh verilmesinin mümkün bulunmadığı göz ardı edilerek hüküm kurulması da isabetsiz olduğu-
TMK mad. 686 uyarınca haczedilen menkullerin neler olduğunun, niteliklerinin, özelliklerinin, hurda niteliğinde olup olmadıklarının, teferruat listesinde yer alıp almadıklarının, ana taşınmazın nerelerine bağlı olduklarının, ana taşınmaz zarara uğratılmadan, yapısı değiştirilmeden ve yok edilmeden ana taşınmazdan ayrılmasının ve taşınmasının neden mümkün olmadığının hiçbir tereddüte mahal bırakmayacak şekilde bilirkişi vasıtasıyla tespit edilerek, neticede bu araştırma ve inceleme sonucu elde edilen bilgiler ile dosyadaki diğer delillerin birlikte değerlendirilmesi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Mütemmim cüz niteliğindeki şeylerin, taşınmazdan ayrı haczedilemeyeceği- Bu konudaki şikayetin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle süresiz olarak yapılabileceği-
İİK. mad. 83/c uyarınca, taşınmaz rehninin mevcudiyeti halinde eklenti niteliğindeki menkuller taşınmazdan ayrı olarak haczedilemeceği- Makinelerin, ipotek kapsamında olup olmadığının tespiti için ipotek akit tablosunda yazılı olup olmamaları sonuca etkili olmadığı, niteliği itibariyle de makinelerin eklenti vasfında olmaları gerektiği-  Mahkemece, mahcuz makinelerin eklenti olup olmadığı konusunda yeniden denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, mahcuzların mütemmim cüz veya teferruat kapsamında olup olmadığının tespit edilmediği, gerekçesi belirtilmeden ana taşınmazdan ayrılmasının mümkün olmadığı yönündeki denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınarak hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-