Zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesinin mümkün olmadığı- Kısmi dava da ıslah dilekçesine karşı davalı tarafın süresi içinde zamanaşımı defi ileri sürebileceği-
11. HD. 05.10.2022 T. E: 2021/2377, K: 6698
Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan rücuen tazminat istemi ilişkin eldeki davada, ıslah edilen bölüm yönünden zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı- İcra takibi yapılmasının zamanaşımını keseceği, zamanaşımının kesilmesi hâlinde yeni bir sürenin işlemeye başlayacağı, bu nedenle ıslah tarihi itibariyle iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı-
Ölü kişi hakkında yapılan icra takibinin zamanaşımı süresinin işlemesini kesmeyeceği- Murisin davacı banka ile 1998 yılında imzaladığı sözleşmenin vade tarihi olan 30.09.1999'da murisin borcunun muaccel hâle geldiği, 25.09.2003 yılında vefat eden murisin borcunun, on yıllık sürenin dolduğu 30.09.2009 tarihinde zamanaşımına uğramış olduğu ve 05.02.2009 tarihinde muris hakkında yapılan icra takibinin, ölü hakkında icra takibi yapılması dolayısıyla zamanaşımını kesmeyeceği- Mirasçılar hakkında usulüne uygun olarak ilk defa 12.02.2014 tarihinde takip talebinde bulunulduğundan, on yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu-
Takip dayanağı bononun, icra takibine konu edilmesinden sonra takipsiz bırakılması ve borçlunun İİK. 71/II ve 33/a-II uyarınca "zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması kararı almasından ve bu kararın kesinleştiğinin alacaklıya tebliğinden itibaren 7 gün içinde -TBK. m.82'deki zamanaşımı süresi geçmeden- "sebepsiz zenginleşme davası" (TBK. m.77 vd.) ve "temel ilişkiye dayalı alacak davası" açabileceği- NOT: Alacaklının "icranın geri bırakılması kararının kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde" açması gereken davanın "zamanaşımının vâki olmadığını ispat konusunda olacağı" İİK. m.33/a-II'de açıkça belirtilmiş olduğu halde, yüksek mahkeme bu kararında, alacaklının "temel ilişkiye dayalı alacak davası" olabileceğini belirtmiştir. Bu konuda ayrıca bknz: Antalya BAM 11 HD. 09.03.2020 T. E: 1350, K: 440; İzmir BAM 12. HD. 22.03.2022 T. E: 2198, K: 799; Yargıtay 12. HD. 20.06.2011 T. E: 14157, K: 12445; HGK. 15.03.2006 T. E: 12-61, K: 59; Yargıtay 12. HD. 08.02.2005 T. E: 25108, K: 2083 (www.e-uyar.com)
Davacının 15.05.2013 tarihinde 2005 yılında düzenlediği faturalarını dayanak göstererek icra takibi başlattığı; davalının 16.08.2005 tarihli ihtarnamesinde davacıdan eksik işlerin üç gün içinde tamamlanmasını istediği, aksi hâlde sözleşmeyi feshedeceğini bildirdiği, 13.10.2005 tarihli ihtarnamesinde de benzer beyanlarda bulunduğu; davacı tarafından da yargılama sırasında 2005 yılından sonra işe devam edildiğine yönelik bir iddianın ileri sürülmediği anlaşıldığından, takip ve dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin sona erdiği-
Alacaklı tarafın icra işlemine yönelik talebi yaptığı anda zamanaşımının kesilmesi gerektiği, ayrıca icra takip işlemi yapılmasına ihtiyaç olmadığı- Alacaklı vekilinin işlemlerinde “borçluların” kelimesini kullanarak asıl borçlu şirket ile birlikte icra kefili hakkında da takibin devamını sağlamaya yönelik olan haciz talebinde bulunduğu ve bu haciz taleplerinin zamanaşımını kestiği, icra müdürünün de bu haciz talepleri üzerine icra takip işlemi niteliğinde olan haciz işlemini gerçekleştirdiği görüldüğünden, alacaklının icra kefili hakkında da yaptığı haciz talepleri ile zamanaşımının kesilerek yeniden işlemeye başladığı ve son işlem tarihinden itibaren şikâyet tarihine kadar on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığının kabulü gerektiği-
Davacının delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporu ile zararı ve zarar vereni öğrendiği, bunun üzerine Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasıyla dava açtığı anlaşıldığından; açılan bu dava ile zamanaşımının kesildiği, aynı mahkemenin kararı ile zamanaşımı süresinin yeniden işlemeye başladığı, davacının verilen kararı temyiz etmesi tarafın yargılamaya ilişkin işlemi olduğundan, BK.mad.136 uyarınca sürenin yeniden işlemeye başladığının kabulü gerektiği-
Davacının 28/06/2012 tarihinde zararı ve zarar vereni öğrendiği, bunun üzerine 18/02/2013 tarihinde dava açıldığından açılan bu dava ile zamanaşımı kesilmiş olup aynı Mahkemenin 10/09/2013 tarihli kararı ile BK.m.136 uyarınca zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlamış olup davacının verilen kararı 15/11/2013 tarihinde temyiz etmesi tarafın yargılamaya ilişkin işlemi olduğundan, BK.m.136 uyarınca sürenin yeniden işlemeye başladığının kabulü gerekip davacının eldeki davayı 15/11/2013 tarihinden itibaren bir yıllık süre dolmadan 19/09/2014’de açtığı anlaşıldığından zamanaşımı süresi henüz dolmadığı-
Davacının davalıya verdiği ödünç para karşılığı aldığı çekin karşılığını tahsil edemediğinden davalı hakkında başlattığı ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkin davada, taraflar arasındaki uyuşmazlık ödünç ilişkisinden kaynaklandığından sebepsiz zenginleşmeye ilişkin 2 yıllık zamanaşımına göre değerlendirme yapılamayıp, ödünç hukuki ilişkisinde zamanaşımı 10 yıl olup zamanaşımı süresi dolmadığından, işin esasına girilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor