Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olacağı- Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı üçüncü kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla resmi satış senedinde satış bedelinin yüksek gösterildiğini veya hukuki işlemde muvazaa yapıldığını ileri sürebileceği ve bu iddiasının tanık dahil her türlü delille kanıtlanabileceği- Satış dışındaki temliklerde önalım hakkının kullanılması mümkün olmadığından, trampa nedeniyle taşınmazdaki payın devri halinde, önalım hakkının kullanılamayacağı- Davacı yapılan trampa işleminin muvazaalı olduğu iddiasında bulunduğundan, mahallinde keşif yapılarak ve diğer deililler toplanarak taşınmazların trampa akdi tarihindeki değerleri belirlenerek aşırı nispetsizlik olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği-
Davaya konu olayda davalı, davacının taraf olmadığı bir hüküm ile dava konusu taşınmazda bir pay edinmiş ve davalı, hükmün kesinleştiği tarihte mülkiyet hakkını kazanmış ise de bu pay üzerindeki tasarruf hakkını tescil ile elde etmiş olduğundan, mülkiyet hakkını tescilden önce kazanan tarafın tasarruf hakkını ancak tescil ile elde edebildiği durumda davacının taraf olmadığı kararın kesinleştiğini bilmesi ve bu duruma göre önalım hakkını kullanılmasının beklenilmesi "tapu sicilinin açıklığı" ilkesine de aykırı olduğundan ve tescile ilişkin kararlar ifaya mahkumiyet hükmü içermeyip, yenilik doğurucu bir niteliği bulunması nedeniyle tescil hakkı kazanan tarafından her zaman infaz ettirilebileceği ve bu durumda önalım için belirlenen sürelerin dolmasından sonra hükmün infazının yapılması hakkın kötüye kullanılmasına yol açabileceği- Ayrıca, TMK’nın 732.maddesi gereğince önalım hakkı payın satılması ile kullanılabilen bir hak olup bu hakkın kullanılabilmesi için satış sözleşmesinin kurulması yeterli değildir. Satış, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmesi ile geçerlilik ve aleniyet kazanır. Davacı, dava konusu payın davalı adına tescil edildiği 12.12.2011 tarihinden sonra 11.12.2013 günü bu davayı açtığından TMK’nın 733/son maddesinde açıklanan iki yıllık hak düşürücü süre geçmiş değildir. Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Türk Medeni Kanunu'nun 735. maddesinde düzenlenen ve tapu kütüğüne şerh verilen sözleşmeden doğan önalım hakkının şerhte belirtilen sürede ve belirtilen koşullara göre her malike karşı kullanılabileceği-
Tapuda paydaş olan davalıya karşı önalım hakkının kullanılamayacağı-
Önalım (şuf’a) hakkının kullanılması nedeni ile önalım hakkı sahibi alıcının, bedele ilişkin yükümlülüğü, hakka konu olan payın kullanıldığı tarihteki (önceden kullanılmamışsa dava tarihi) değeri olması gerekeceği-
3083 Sayılı Yasanın 13.maddesi şerhi bulunan ve bu yasanın 2.maddesinin (B) bendi kapsamında belirtilen vasıfları taşımayan alanlarda söz konusu şerhin kaldırılmasına ilişkin bu yazının ilgili tapu sicil müdürlüklerine tebliğ edilmesi bildirildiğinden, mahkemece bu husus üzerinde durularak dava konusu taşınmazın 3083 Sayılı Yasanın 2.maddesinin (B) bendi kapsamında kalıp kalmadığı hususunun araştırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
3083 Sayılı Yasanın 2. maddesinin (B) bendinde "Tarım arazisinin orman sınırları dışında kalan, zirai üretim yapılan çayır, mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılan veya ekenomik olarak imar, ihya ve ıslah edilerek üretime ayrılabilecek araziler olarak tanımlandığı, belirtilen vasıflar dışında kalan kargir ev, arsa, akaryakıt istasyonu, harman yeri gibi parsellerde ayrıca imar planı içerisinde kalan parsellerin tasarrufunun Genel Müdürlük emrinde olmadığından dolayı, onaylı imar içerisindeki şerhlerin kaldırılmasında sakınca bulunmadığı, uygulama alanı olarak ilan edilen ve 3083 Sayılı Yasanın 13. maddesi şerhi bulunan ve bu yasanın 2. maddesinin (B) bendinde belirtilen vasıfları taşımayan alanlarda söz konusu şerhin kaldırılmasına ilişkin bu yazının ilgili tapu sicil müdürlüklerine tebliğ edilmesi bildirildiğinden, mahkemece bu husus üzerinde durularak dava konusu taşınmazın 3083 Sayılı Yasanın 13. maddesi kapsamında kalıp kalmadığı hususu araştırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
3083 Sayılı Yasanın 13.maddesi şerhi bulunan ve bu yasanın 2.maddesinin (B) bendinde belirtilen vasıfları taşımayan alanlarda söz konusu şerhin kaldırılmasına ilişkin bu yazının ilgili tapu sicil müdürlüklerine tebliğ edilmesi bildirildiğinden, mahkemece bu husus üzerinde durularak dava konusu taşınmazın 3083 Sayılı Yasanın 2.maddesinin (B) bendi kapsamında kalıp kalmadığı şerhin devam edip etmediği hususunun araştırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
3083 Sayılı Yasanın 13.maddesi şerhi bulunan ve bu yasanın 2.maddesinin (B) bendinde belirtilen vasıfları taşımayan alanlarda söz konusu şerhin kaldırılmasına ilişkin bu yazının ilgili tapu sicil müdürlüklerine tebliğ edilmesi bildirildiğinden, mahkemece bu husus üzerinde durularak dava konusu taşınmazın 3083 Sayılı Yasanın 2.maddesinin (B) bendi kapsamında kalıp kalmadığı hususunun araştırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
BK. mad. 213/3 gereği yazılı şekilde yapılmış bu önalım sözleşmesinin geçerli olduğu ve tarafları bağlayacağı; diğer yandan 12.11.2009 tarihinde bu anlaşma tapu sicilinin beyanlar hanesine R.M., S.M. ve A.M.’ın hisselerini mirasçılar dışında üçüncü şahıslara satışlarında muvafakat alacakları şeklinde şerh edildiğinden şahsi nitelik taşıyan hakkın, ayni hak vasfını da kazandığı ve herkese karşı ileri sürülebilir hale geldiği; bu halde davacının mirasçılar arasındaki anlaşma ve bu anlaşmanın tapuya şerh edilmesi nedeniyle dava konusu payın üçüncü kişi durumundaki davalıya satılması nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan önalım hakkını kullanmasında bir usulsüzlük bulunmadığı-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor