Şirket yöneticisi veya mirasçılarına karşı sorumluluk davası açılabilmesi için limited şirket ortaklar kurulu tarafından verilen kararın bulunması gerektiği, sorumluluk davası için ortaklar kurulu kararının özel dava şartı olduğu, dava şartı mevcut olup olmadığının yargılamanın her aşamasında resen araştırılması gerektiği, dava açılırken dava şartının eksik olması nedeniyle davacı tarafa dava şartı eksikliğini tamamlaması için kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde davacı tarafça yönetici kayyım kararının sunulduğu, yönetici kayyım kararının ortaklar kurulu kararı olmadığı, kesin süre içerisinde dava şartı eksikliğinin tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği- Davanın şartlarının tamamlanması için davacı taraf verilen süre içerisinde davacı vekilince .............. tarihli yönetim kayyımı kararı ibraz edildiği, kararın yasada dava şartı olarak düzenlenen yönetici hakkında sorumluluk davası açılması yönünde alınmış bir ortaklar kurulu niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava, davacı şirkette bir dönem şirket müdürlüğü yapan davalılar murisinin kötü yönetimi nedeniyle şirkete verdiği zararın tahsili istemine ilişkin açılan sorumluluk davasının kabulünün gerekip gerekmediği-
Zarar doğrucu olduğu iddia edilen eylemin vuku bulduğu tarihte yürürlükte bulunan ve somut olaya uygulanması gereken 6762 s. TTK'nın 556. maddesi atfı ile 309. maddesi ve gerekse de 6102 sayılı TTK'nın 644/1- a maddesi göndermesi ile 553. ve 556. maddeleri uyarınca yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen limited şirket müdürlerinin, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumlu olup, müdür aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkının ortaklığa ait olduğu- Müdürün ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışlarının, alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açacağı- Ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, alacaklıların dolaylı zararı olarak sonuç doğuracağından alacaklının dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatın kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabileceği ve bu nedenle davanın reddi gerektiği-
Tasfiye memurunun sorumluluğuna dayalı davada varlığı ileri sürülen "doğrudan zararın" doğduğu tarihte yürürlükte bulunan 6102 s.TTK. 644/1-a uyarınca, aynı Kanunun 553. maddesinin uygulanmasını gerektiği- 6335 s. K. ile yapılan değişiklikle sorumluluğun kusura dayandığı belirtildiğinden, davacının, davalı tasfiye memurunun görevini icrası sırasında, davadışı tasfiye halindeki şirketin yapılandırılmış vergi borcuna ilişkin ödenmesi gereken ikinci taksidin ve müteakip taksitlerin ödenmemesinde kusurlu olduğunu ve sonuçta bu vergi borçlarının kendisi tarafından ödenmesi nedeniyle zarara uğradığını ispatlamakla yükümlü olduğu-  Doğrudan taksitlerin ödenmediğinden bahisle davalı tasfiye memurunun sorumlu olduğuna kanaat getirilmesi hatalı olup şirketin geçmiş dönem vergi borçlarına ilişkin yapılandırma taksitlerinin ödenmesi gereken tarihlerde, borçları ödeme kabiliyetinin bulunup bulunmadığının anlaşılması için mahkemece bu konuda inceleme ve araştırma yapılması gerektiği- Şirketin vergi borçlarının ödenmesi gereken tarihlerde ileri sürüldüğü gibi likit varlığının bulunduğu saptandığı takdirde, davalı yanın bu yönde TCMB'ye yaptığı başvurunun olumlu sonuçlanmamasında kendisine izafe edilecek bir kusurun bulunup bulunmadığı hususunun da değerlendirilmesi gerektiği- Likiditenin varlığı saptandığı takdirde, şirketin sonuçta yapılandırılan vergi borçlarının tahakkuk ettiği dönemde de bu likiditenin var olup olmadığı, olması halinde davadışı şirketin eski müdürü olduğu anlaşılan davacının, likidite varlığına rağmen vergi borçlarını ödeyip ödemediği, bu anlamda VUK'nın 10. maddesi kapsamında bir sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, şirkete ait vergi borcunun ortaklardan tahsili konusunda Vergi Dairesince 6183 s.K. m. 35 çerçevesinde bir takibat yapılıp yapılmadığı, davacının ödemesinin bu takibata bağlı olup olmadığı, böyle bir takibatın varlığı halinde ise yine davacının Vergi Dairesinin bu yöndeki işlemine karşı hukuksal haklarını kullanıp kullanmadığı, davalı tasfiye memurunun göreve başlamasını müteakip şirkete ait defter ve belgeler ile demirbaşların kendisine teslimi konusunda davacının herhangi bir kusurunun bulunup bulunmadığı, bunun davalının sorumluluğuna, davacının varlığını ileri sürdüğü zarara ve bunun sonucu hükmedilecek tazminata etkisi olup olmayacağı hususlarında TBK. 52 çerçevesinde bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Limited şirket müdürünün sorumluğuna dayalı tazminat istemi-
Davacının kendi üzerinde doğan bir zarar değil de şirkete yönelik meydana gelen bir zarar olması halinde, mahkemece, oluşan zararın dava dışı şirketin zararı olduğu ve davacının oluşan zararı kendisine istediği gözetilerek davacının davalı bankaya karşı açılan davada aktif husumetinin bulunmadığının kabulü gerektiği- Davalı şirket müdürünün eylemleriyle kendisini zarara uğrattığı iddiasına dayalı olarak açılan dava, dolaylı zarar nedeniyle davacı şirket ortağı tarafından yönetici aleyhine açılmış bir sorumluluk davası niteliğinde olduğundan, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 s. TTK'nın 556. maddesi atfı ile 309. maddesi uyarınca (6102 sayılı TTK'nın 644/1-a maddesi uyarınca uygulanması gereken 553. ve 555. maddeleri), limited şirket ortaklarının, “tazminatın şirkete verilmesi” kayıt ve koşuluyla sorumluluk davasını açabilmelerinin mümkün olduğu, davacının tazminatın bizzat kendisine ödenmesini istemiş olması karşısında, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu çekin bankaya ibraz edilmediğinden bahisle kambiyo senedi vasfını taşıyıp taşımadığı, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 704’üncü maddesi hükümleri çerçevesinde taraf delillerinin değerlendirilmesinin gerekip gerekmediği, ispat külfetinin davacıda olup olmadığı-
Kambiyo senedi niteliğini yitirmiş olan senetlere dayanılarak açılan alacak davasına sunulan senetlerin yazılı delil başlangıcı olduklarının dikkate alınması gerektiği-
Davanın 6762 sayılı TTK'nın 644. maddesine dayalı sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak istemine ilişkin olduğu, ticaret Kanunu'nda öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğunun düzenlendiği - Asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, dava şartı olan görevin ise kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiği - Söz konusu davanın mutlak ticari dava olması nedeniyle davaya bakma görevinin ticaret mahkemesine ait olduğu-
11. HD. 03.10.2016 T. E: 7574, K: 7688-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor