Mahkeme tarafından bir sonraki celseye kadar verilen ve ihtaratı yapılarak kesin hale getirilmeyen süre içinde ibraz edilen ıslah başvurusunun zamanında yapıldığının kabulünü gerektireceği- Dinlenilen tanıkların yeniden dinlenilmeyip ıslah çerçevesinde değerlendirilmesinin usul ekonomisi düşüncesi ile hatalı olmadığı- Dava dilekçesinde herhangi bir delil bildirmeyen davacı kadın davasını ıslah etmiş olup sadece ıslah dilekçesi ile ileri sürdüğü yeni vakıalara yönelik delil bildirebileceği- Davacı kadın ıslah dilekçesinde “fiziksel ve psikolojik baskı” demek suretiyle dava dilekçesinde olmayan fiziksel baskı (şiddet vakıasına) dayandığından, ıslah ile dayanılan bu vakıa yönünden, bildirdiği ve dinlenilen tanık beyanları ile birlikte inceleme yapılmasına karar verilmesi gerektiği-
Islahla kastedilenin dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesi olduğu- Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithalinin ve dava konusu hâline getirilmesinin mümkün olmadığı- Elatmanın önlenmesi ve kal talebine dayalı eldeki davada, dava konusu edilmeyen taşınmazın hukuken; dava konusu edilen taşınmaza nazaran ayrı bir müddeabih olduğu, bu nedenle de ıslahın konusu olamayacağı, başlangıçta dava edilmeyip, ıslahla davaya katılmak istenen parselin ayrı bir müddeabih olmakla ayrı bir davanın konusunu teşkil edeceği- "Yargılamanın başından itibaren davalıya ait binanın dava konusu olduğu, davacı tarafından bu binanın müdahalesinin men’inin talep edildiği, keşifte de bu yerin gösterildiği, ada parselin yanlış yazılmış olmasının ıslahı gerektirmediği, davacı vekilinin sunduğu dilekçenin usuli anlamda ıslah dilekçesi olmayıp parsel numarasının düzeltilmesine ilişkin bir talep olduğu" görüşünün kabul edilmediği-
Dava dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat yönünden dava tarihinden, ıslah dilekçesi ile artırılan kısım yönünden ıslah tarihinden faize hükmedilmesinin hatalı olduğu- Haksız fiil niteliğinde olan kaza nedeniyle, dava dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat miktarı ve ıslah dilekçesi ile artırılan ve mahkemece hüküm altına alınan maddi tazminatın tamamı yönünden olay tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerektiği-
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararı uyarınca, ıslah bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğuracağından ve dava dilekçesindeki faiz isteminin ıslah dilekçesini de kapsayacağından, eldeki davanın kısmi dava olması ve davacılar vekilinin dava dilekçesinde faiz başlangıcının olay tarihinden itibaren işletilmesi talebine karşın ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı, ne var ki bu yanılgının giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
HUMK döneminde dava dilekçesinde davacının talep ettiği alacak miktarını göstermeden sadece davanın harca esas değerini göstererek açtığı davada, mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu, ıslah dilekçesi nitelendirmesiyle verdiği dilekçede talep ettiği alacak miktarını açıklayıp, bu miktara ilişkin nispi peşin harcı da tamamladığı, davacının bu talebi ıslahla talep miktarının arttırılması niteliğinde olmayıp, talep ettiği alacak miktarının açıklanması niteliğinde olduğu; bu nedenle dava dilekçesinde fazlaya ilişkin talep hakkının saklı tutulup tutulmamasının hukuki öneminin bulunmadığı, "talebin açıklanması" niteliğindeki işlemin hukuken geçerli olduğu halde mahkemece işlemin "ıslah" kabul edilerek hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğu-
Davanın açılmasından sonra gerçekleşen vakıalar, ıslah yoluyla davaya dahil edilebilir mi?
Davacının menfi tespit davasını birbiriyle çelişmemek üzere birden fazla nedene dayandırabileceği- Islahın, tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği- "Kesinleşen takibe konu bononun işe girişte verilen bono olduğu (bedelsiz olduğu)" iddiasına dayanan davacının ıslah dilekçesi ile "bononun aslını yeni gördüğünü, daha önce görülmüş olan bono suretleri üzerindeki imzanın müvekkilinin imzasına benzediğini, işe girilirken verilen bono olduğunu düşünerek imzaya itiraz etmediğini" ileri sürmek suretiyle menfi tespit istemine ilişkin davasını "imza inkârına" dayalı olarak ıslah etmesi karşısında, mahkeme "ıslah talebinin kötüniyetli olduğunu" kabul etmişse de, bu konuda davalının soyut beyanı dışında bir delil bulunmadığından ve icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi olanaklı olmadığından, ıslahın bu hâli ile yargılamayı uzatmaya yönelik olmadığının kabulü ile davacı tarafın ıslah dilekçesi üzerinde yeterince durulup bu yönde inceleme ve araştırma yapılması gerektiği-
Davacıların, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahipleri olarak davalılardan maddi ve manevi zararlarının giderilmesi isteminde bulundukları davanın dilekçesinde talep ettikleri maddi tazminat miktarını, davalılardan biri yönünden ıslah ile arttırmaları halinde; mahkemece bu miktarın diğer davalıdan tahsiline karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu-
Kira sözleşmesinin feshi nedeniyle,  21/12/2012 tarihinden 27/12/2013 tarihine kadar geçen 409 gün için hesaplanan günlük %1 kira bedeli toplamı talep edildikten sonra, mahkemece alınan bilirkişi raporu sonrasında alacak ıslah edilmişse de, mahkemece, dava konusu yapılmayıp ıslah yoluyla istenen, 27.12.2013 ile 03.03.2014 tarihleri arasındaki dönem ile ilgili istemin reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece davacının ıslahının usulüne uygun olup olmadığı, gerekli harç ve teminatların yatırılıp yatırılmadığı incelenmeksizin, davanın ıslah talebi doğrultusunda kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor