Borçlu şirket tarafından ................. TL'nin alacaklıya ödenmesine muvafakat edilmişse de bu miktar dışındaki borca itirazının devam ettiği ve itiraz üzerine de icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğinden ............. TL poliçe teminat limitinin alacaklıya ödenmesinin ihtirazi kayıtla yapılmış ödeme sayılması gerektiği, bakiye alacağa ilişkin itirazın, itirazın iptali veya itirazın kaldırılması kararı ile ortadan kaldırılmadığından müdürlük kararının isabetli olduğu-
Takibin tarafı olmayan şikayetçi (iptal davasının davalısı) üçüncü kişinin, dosyanın işlemden kaldırılmasını (İİK. 78) talep edemeyeceği- Aktif husumetin dava tarihinden karar kesinleşinceye kadar mevcut olması gerektiği- Taşınmazın kayden maliki olan şikayetçi-üçüncü kişinin İİK. 106, 110 gereğince şikayette bulunmakta aktif husumeti bulunsa da, şikayet tarihi itibariyle bulunan aktif husumetin, şikayetçinin kayden maliki olduğu taşınmazın ihalede davalı alacaklıya satılması ve ihalenin kesinleşerek  tescil yazısının yazılması ile sona erdiği-
Takibin yenilenmesi istemini reddeden müdürlük işlemini şikayet üzerine verilen kararın niteliği ve takipteki alacak miktarı (43.850,00 USD) dikkate alındığında kararın kesin nitelikte olmadığı- Tatbik edilen ihtiyati hacizler ödeme emrinin tebliği ve ödeme süresinin geçmesi ile kesin hacze dönüştüğünden, haciz isteme hakkının düşmeyeceği ve bu durumda, haciz talep edilmediğinden bahisle "dosyanın işlemden kaldırılmasına" karar verilemeyeceği- İcra müdürlüğünün "takibin yenilenmesi" isteminin aciz vesikası verilmesinden itibaren bir yıl içinde talepte bulunulmadığı gerekçesi ile reddine yönelik işleminin İİK. m. 78 hükmüne aykırı olduğu-
5393 sayılı Kanun'un 15.maddesine eklenilen "...ve haciz işlemi sadece gösterilen bu mal üzerine uygulanır." ibaresinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olması birlikte değerlendirildiğinde, 7 günlük ödeme süresinin geçmesi ile borçlu hakkındaki takibin kesinleşmiş olması nedeniyle alacaklının talebi doğrultusunda borçlu aleyhine haciz kararı alınmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı-
Şikayete konu taşınırın haciz tarihinden sonra, alacaklı tarafından süresinde satış talep edildiği fakat haciz tarihinden itibaren altı aylık hak düşürücü süre içinde satış avansı yatırılmadığı görülerek şikayete konu taşınır üzerindeki haczin düşmüş olduğu, şikayet eden borçlunun istemi taşınır üzerindeki haczin kaldırılması olduğundan, haczin düşmesi nedeniyle bu sonuç hasıl olduğundan, şikayetin konusuz kaldığı, şikayet eden borçlunun istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği gerekçesiyle ve yargılama ve vekâlet ücreti yönünden yapılan değerlendirmede, şikayete konu taşınırın TMK’nin 686. maddesine göre eklenti niteliğinde olduğu, taşınmazın üçüncü kişi lehine ipotekli olduğu, İİK’nın 83/c, TMK’nın 686 ve 862. maddeleri uyarınca ipoteğin eklenti niteliğindeki taşınırı da kapsayacağı, haciz tutanağına göre haciz sırasında bu hususun ileri sürüldüğü, alacaklı vekilinin de hacizde hazır bulunduğu, borçlunun şikayeti üzerine yapılan yargılamada alacaklı vekilinin şikayetin reddini savunduğu, borçlunun şikayetinde haklı olduğu, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin alacaklıya yüklenilmesi gerektiği-
İcra dairelerinin, alacaklının talebi üzerine, alacağın tahsiline ilişkin işlemleri, mevzuata uygun düştüğü takdirde yerine getirmekle yükümlü olduğu, İİK'nın 357,359 uncu maddelerini kanun gereği üzerine düşen görevi ile alakalı işlemlerle sınırlı olarak uygulanması gerektiği gerekçesi ile ilk derece mahkemesince verilen kararın yerinde olduğu ancak icra mahkemesine hasımsız olarak başvurulduğundan şikayetçi alacaklı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsiz bulunarak şikayetçi alacaklının bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-b.2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, şikayetin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu olduğu, takipte borçlu sıfatı bulunmayan üçüncü kişinin, mülkiyeti kendisine ait taşınmaza konulan haczin kaldırılmasını icra mahkemesinden şikayet yolu ile isteme hakkının olduğu, İlk Derece Mahkemesince bu ilke doğrultusunda şikayetin kabulüne karar verilerek hacizlerin kaldırılmasının yerinde olduğu-
İcra takibinin tarafı olmayan 3. kişilerin, tarafı olmadıkları icra takibindeki hacizlerin kaldırılmasını şikayet yoluyla icra mahkemesinden isteyemeyecekleri-
Kişinin mal varlığı bilgilerinin ve nüfus bilgilerinin kişisel veri niteliğinde olduğu, borçlunun pasif taşınmaz kayıtlarının ve ölü aile bireylerinin nüfus kayıtlarının sorgulanması ile borçlu dışındaki kişilerin de kimlik bilgilerine ulaşılacağından anayasal güvenceye bağlanan kişisel verilerin korunması düzenlemesine aykırılık teşkil edeceği, kaldı ki icra müdürlüğünün gerekli araştırma ve sorgulama işlemlerinin alacağın tahsiline yönelik sınırlı işlemler için gerçekleştirebileceği, takip alacaklılarının ileride açabilecekleri muhtemel davaların malzemelerinin toplanması ödevinin icra müdürlüğüne ait olmadığı, vekilin avukatlık yasasından kaynaklanan yetkisi ile bu işlemleri gerçekleştirerek borçlu veya 3. kişilere yasadan doğan dava hakkını kullanabileceği, yasa ve mevzuata aykırı olarak icra müdürlüğüne böyle bir yükümlülüğün getirilmesinin mümkün bulunmadığı-