28038 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 4/1 maddesi ile Sosyal Güvenlik Kurumu'nun ödemekle yükümlü olacağı miktarın Sağlık Uygulama Tebliği'nde yer alan hükümler doğrultusunda hesaplanacağının düzenleme altına alındığı, oysa normlar hiyerarşisi gereği izahtan varestedir ki; Kanun'un lafzına ve amacına aykırı olarak yönetmelik hükmü getirilemeyeceği gibi, taraflardan birine Kanun ile getirilen sorumluluğun, Yönetmelik hükmü ile ne daraltılabileceği ne de genişletilebileceği, kaldı ki Sağlık Uygulama Tebliği'nin 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının iptali istemiyle Danıştay 15. Dairesi 2013/7713 Esas sayılı dosya ile dava açılmış, Danıştay 15. Dairesince "2918 sayılı Kanun'un 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişik 98 inci maddesinde, trafik kazaları sebebiyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağının belirtilmesine rağmen, dava konusu Yönetmelik hükmüyle, tedavi giderlerinin, Kurumun sosyal güvenlik politikaları uyarınca belirlemiş olduğu Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı yönünde kısıtlama getirilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır." gerekçesiyle; Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 4 üncü maddesinin 1 inci bendinde yer alan "Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda" ibaresinin 14.11.2013 tarihinde yürütmesinin durdurulmasına, 16.03.2016 tarihinde de "Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 4. maddesinin 1. bendinde yer alan "...Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda" ibaresinin iptaline karar verildiği, anılan iptal kararı gereği, 6111 sayılı Kanun kapsamında kalan belgeli tedavi giderleri için SUT esaslarının uygulanması imkanının kalmadığı, bu hukuki olgular karşısında, Kanun gereği kazazede için özel ve resmi sağlık kurumunda yapılan her türlü tedavinin, gerçek zarara işaret etmesi ve yaralanma ile uygunluk göstermesi şartı ile davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'nın sorumluluğunda olduğunun, bunun aksine Yönetmelik hükmüne itibar edilemeyeceğinin kabulü gerekeceği, bu doğrultuda uygulanan tedavilerin sigortalının yaralanmasının mahiyeti ile uyumlu olup olmadığı, irdelenmek suretiyle uzman doktor bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, davacı tarafından talep edilen tedavi giderlerinden 2918 sayılı Yasa'nın 98 inci maddesi kapsamında kalanların ve Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğuna esas olanların belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
10.06.2010 tarihinde meydana gelen aşırı yağışa bağlı olarak kanalizasyon sisteminin yeterli gelmesi nedeniyle tahliye olamayan sel sularının sigortalı davacı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olan alışveriş merkezi niteliğindeki işyerine sızarak deposundaki gıda, vs benzeri malzemelerin ıslanarak zarar görmesine neden olduğu, 2560 sayılı Yasanın 25. maddesinde açıkça belirtildiği üzere yağmur (sel) sularının tahliyesi, ile ilgili görev davalı İSKİ'ye verildiğinden davanın illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle İSKİ yönünden reddinin doğru olmadığı-
Kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin davada, davalı aracı olan minibüsün ve tanığın hazır olduğu halde keşfin icra edilerek davalı aracı üzerinde kazaya ilişkin iz ve emarelerin belirlenmeye çalışılması, davalı aracı ile davacıya sigortalı aracın teknik özelliklerinin karşılaştırılarak davalı aracının dava konusu hasara sebebiyet verip veremeyeceğinin araştırılması gerektiği-
İSKİ Genel Müdürlüğü’nün "gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de, faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması itibariyle TTK. mad. 8/l anlamında tacir sayılacağı" Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından benimsendiğinden, tacir olan İSKİ Genel Müdürlüğü ile davacının sigortalısı arasında haksız fiilden kaynaklanan davaya bakma görevinin adli yargıya ait olduğu-
Davalı şirketin sahibi olduğu deponun daha önce de sık sık sele maruz kalan bir dere yatağında bulunması nedeniyle meydana gelen sel olayının önceden sezilemeyen ve öngörülemeyen bir sebepten, “mücbir sebep”ten kaynaklandığı ileri sürülemeyeceği; aynı davalı hakkında açılmış bir başka davada zarar doğuran sel olayının mücbir sebep kabul edilmediğine dair kararın kesinleştiği ve emsal oluşturduğu-
Almanya'da ikamet eden, tatilini geçirmek üzere Türkiye'de bulunan ve geçici olarak getirdiği aracı trafik kazası sonucunda hasara uğrayan sigortalının aracının onarımını Türkiye'de yapması konusunda zorlanamayacağı-
Trafik kazalarının nitelikleri itibariyle haksız fiillerden olduğu haksız fiillerde temerrüt tarihinin haksız fiilin meydana geldiği tarih olduğundan zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek olmadığı ayrıca sigorta ettirenin dava hakkının tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal edeceği ödeme tarihi de aynı zamanda üçüncü şahsa rücu edebilme tarihi olduğundan işleten ve sürücünün faizden sorumluluğunun başlangıcının halefiyet başlangıcı olan ödeme tarihi olarak kabulü gerekeceği-
Hakkında hüküm tesis edilmeyen ve asli müdahil sıfatıyla da davaya katılmayan şirketin kendisine ihbar olunan davada taraf sıfatı bulunmadığından, hükmü temyiz hakkı olmadığı- Belediyeye ait su deposunda taşan suların sigortalıya ait inşaata hasar verdiği ileri sürülerek hizmet kusurundan kaynaklanan zararın tazminin talep edildiği davanın davalı belediye yönünden idari yargıda görülmesi gerektiği-