Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir...Asli müdahale davasının ilk davadan bağımsız ve ayrı bir dava olduğu, davalıların ise ilk açılan davanın tarafları olan davacı ve davalıları olduğu ve HUMK’nın 388. maddesi gereğince asli müdahale davası hakkında da ayrıca bir karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur. İşin esasına gelince, Mahkemece davacı ve asli müdahilin dayandığı kök murise ait 1936 tahrir numaralı vergi kaydı keşifte uygulanarak dava konusu taşınmaza uyduğu ve vergi kaydının başka bir taşınmaza revizyon görmediği kabul edilerek yazılı şekilde kabul kararı verilmiş ise de; vergi kaydının zilyetlik veya diğer mülkiyeti kazandırıcı sebeplerle birleşmediği zaman değer taşımayacağında kuşku yoktur. 1936 yılında taşınmazların vergi kaydının yapılması, tespitin yapıldığı 1994 yılına kadar zilyetlik iradesinin sürdürüldüğü anlamına gelmeyeceğinden dosyadaki uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözülmesi gerekmekte olup, yapılan zilyetlik araştırması da hüküm kurmak için yeterli değildir.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasında bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar ve ...