Davaya konu resmî memur tarafından düzenlenen vasiyetnamenin incelenmesinde; resmî memurun ilk olarak "düzenleme şeklinde vasiyetname yapılmasını" isteyen vasiyetçiyi huzura alarak işleme başladığı, hemen sonrasında vasiyetçinin "yanında tanık olarak gelenlerden" bilgisi altında vasiyetname şahitlerinin kimlik tespitlerini yaptığı, bu belirlemelerin ardından resmî memurun "Vasiyet eden söze başladı:" şeklindeki beyanından sonra miras bırakanın tasarruf iradesine yer verildiği, sonrasında resmî memur tarafından "Yazılan vasiyetnameyi tanıklar önünde vasiyet edene okudum. Vasiyet eden yazılanlardan tamamen son ve gerçek isteklerini kapsadığını söyledikten sonra,..." vasiyetçinin parmak izinin alındığı, bunun üzerine işlemin başından itibaren orada bulundukları anlaşılan şahitlerin "Vasiyetname Noter ve vekili tarafından yazıldıktan sonra vasiyet eden isimli ilgiliye önümüzde okuduğunu, adı geçenin vasiyetnamenin son ve gerçek isteklerine uygun olduğunu söylediğini ve kendisini bu işi yapmaya yetenekli gördüğümüzü bildiririz,..." şeklinde beyanda bulundukları, dolayısıyla vasiyetname işleminin bir bütün olarak araya süre girmeksizin tanıklar huzurunda tamamlandığı, böyle olunca işlemde birlik ilkesine uygun şekilde düzenlenen resmî vasiyetname lehine yorum yapılması gerektiği, vasiyetnamenin bütününden vasiyet edenin beyanının tanıklar huzurunda yapıldığının açıkça anlaşıldığı somut olayda vasiyetnamenin geçerli olduğu-
Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf b ...