Tesbit dışı bırakma işleminin, taşınmazın geometrik durumu belirlenmediğinden bir tesbit işlemi değilse de, görevlilerce bir yerin tescile tabi olmadığının saptanarak hukuksal durumunun belirtilmesi nedeniyle, öncelikle bir tapulama işlemi olduğu, tesbit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastrosu yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosunun yapılamayacağı, yapılmışsa ikinci kadastronun bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılacağı, bu hususun, kadastro hukukunda işin özelliğinden kaynaklanan vazgeçilmez bir ana kural olduğu, bu ilkeye iki istisna getirildiği, bunların, bu yerin tapulu olmasının ya da kamu kurum ve kuruluşlarına ait bulunmasının halleri olduğu-

Taraflar arasındaki "tescil ve kadastro tesbitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara (Kadastro Mahkemesi sıfatıyla) Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce mahkemenin görevsizliğine dair verilen 15.11.1990 gün ve 1990/352738 sayılı kar ...