İİK 40 maddesi gereğince Yargıtay bozma ilamından dolayı icra muamelelerinin duracağından bahisle icra müdürlüğünün ''Yargıtayın bozma kararı ile tüm işlemlerin durduğu'' gerekçesiyle alacaklının haciz talebinin reddine ilişkin kararının doğru olacağı-
Borçlunun ilama aykırılık şikayetine dayalı olarak takibin ve icra emrinin iptalini talep etmesi ve haklı çıkması halinde, icranın iadesini isteyebileceği bu durumda hukuki yararı mevcut olduğuna göre, borcun icra takibinden sonra ödenmiş olması, şikayetin esasının incelenmesine engel olmadığı-
Alacaklının kira alacağının tahsili amacıyla tahliye talepli başlattığı ilamsız icra takibinde -05.07.2014 tarihli 900,00TL, 05.08.2014 tarihli 900,00TL ile ekli kira sözleşmesi içeriğine göre bakiye kalan 1.456,00TL- kira alacağının ve borçlunun tahliyesinin talep ettiği, borçlunun ödeme emrine itiraz etmediği, alacaklı vekilinin icra mahkemesine başvurarak borçlunun 1800 TL ödediğini, bakiye kalan kira alacağının ödemediğini ve borçlunun temerrüde düştüğünü ileri sürerek kiralanandan tahliyesini talep ettiği uyuşmazlıkta, borçlu kiracının, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmediği için, ödeme emri ile istenen kira borcu kesinleştiğinden, İİK. 269/a uyarınca, icra mahkemesince 30 günlük ihtar müddeti içinde takipte kesinleşen kira borcunun ödenip ödenmediğinin incelenmesi gerektiği- "Borçlu ödeme emrine itiraz etmese bile, icra mahkemesinde ödeme emri tebliğinden önceki ödemeleri ileri sürebileceği, icra mahkemesinin ihtarın haklı olup olmadığını inceleyebileceği, bu nedenle ödeme emri tebliğinden önce kira borcunun ödenip ödenmediğinin araştırılması gerektiği" gerekçesiyle direnme kararının ilave gerekçeler ile bozulması gerektiği şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
İcra mahkemelerince verilen hükümlerin –genel mahkemelerce aksine bir karar verilmedikçe- takip hukuku alanında uygulanabilecekleri–
Davacılar, dava dışı şirket tarafından kendilerine karşı başlatılan ilamsız icra takibine Nöbetçi İcra Müdürlükleri aracılığıyla süresinde itiraz ettiklerini, itiraz dilekçelerinin takibin başlatıldığı İcra Müdürlüğü'ne gönderilmesine rağmen dosyaya konmadığını, bu nedenle takibin durmadığını ve alacaklarına haciz konması için Belediye'ye yazı yazıldığını, ve Belediye tarafından dosyaya borcun bu şekilde tamamen tahsil edildiğini, sonrasında kendileri tarafından icranın iadesi yoluna gidildiğini, bunun üzerine takip alacaklısı tarafından itirazın iptali davası açıldığını, söz konusu davanın kısmen kabul edilerek hüküm altına alındığını, ödemek zorunda kaldıkları icra inkar tazminatı düşüldüğünde bile fazla ödeme bulunduğunu, bu fazla ödemenin tahsili amacıyla takip alacaklısı firma aleyhine başlattıkları takibin söz konusu şirketin iflasına karar verilmesi nedeniyle semeresiz kaldığını belirterek zararlarının tazminini istemişler ve mahkemece, icra dairesi görevlilerinin kusuru nedeniyle davacının belirtilen miktarda zarara uğradığı benimsenmişse de, davacının sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde dava dışı şirketten söz konusu tutarı tahsil imkan ve ihtimali mevcut olduğundan tahsilde tekerrüre neden olmamak üzere hüküm kurulması gerektiği-
İcra dosyasından tahsil ettiği parayı, takip dayanağı ilamın bozulması ve daha az miktara hükmedilmesi üzerine icra dosyasına iade eden alacaklının, bu parayı icra dosyasından çekmemiş olan borçluya, paranın icra kasasında -kendi kusurlu davranışı nedeniyle- kalmasından dolayı uğradığı faiz kaybını (ödemek) zorunda olmadığı–
İlamın tamamen icra edilmesinden sonra, Yargıtay'ca bozulması ve bozma sonrası yapılan yargılamada; bozulan ilamın alacaklısına haricen ödemede bulunduğunu iddia eden borçlusunun, alacaklıya karşı açtığı tazminat konulu davanın reddine karar verilmesi ve hükmün temyiz incelemesiyle onanması sonucu karar düzeltme talebinin de Yargıtay'ca reddedilerek kesinleşmesinden sonra icranın tamamen veya kısmen eski haline iade edilmesini istemede hukuki yararının bulunduğu-
Borçlunun icranın iadesini isteyebilmesi için, bozmadan sonra verilecek hükmün kesinleşmesinin zorunlu olduğu–
Tahliyeye ilişkin ilk ilamın infazının tehiri icra kararı getirilerek önlenmesinden sonra, ilamın bozulması üzerine yeniden tahliye kararı verilmesi halinde, bu ilamın infazının durdurulabilmesi için, yeniden tehiri icra kararı getirilmesi gerekeceği–
13 eylül 1331 ve 15 nisan 1339 tarihli yasalara göre el konulan taşınmaz malların sahiplerine aynen geri verilmesi için mahkemelere dava açılabilmesinin, adı geçen yasaların uygulanmayacağı hakkında Danıştay'dan karar alınmasına bağlı olduğu- Danıştay'dan bu yolda bir karar alınmadan mahkeme davaya bakmış ve aynen geri alınmasına karar vermişse bu hükmün yerine getirileceği, malların maliklerinin ve hak sahiplerinin kayıtlı değerlerini istemeğe zorlanamayacakları-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.