İlam alacaklısı A.Ö. olup, reşit çocuk E.Ö.’a yapılan ödemenin, alacaklı tarafından kabul edilmediğinden ve İİK 33. maddesi kapsamında kalan ödeme olmadığından nafaka ödemesi olarak kabulünün mümkün olmadığı, bu durumda mahkemece; anılan ödemelerin dosya borcundan mahsup edilmeden sonuca gidilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı nafaka alacağı olup işleyen nafaka alacağının adi alacak olmadığı ve borçlunun maaşının haczinin kabil olduğu, bu nedenle işleyen aylık nafakanın tamamı için maaşa haciz konulmasında Yasa'ya aykırılığın olmadığı- Birikmiş nafaka alacağı için ise İİK. mad. 83 uyarınca, borçlunun ve ailesinin geçimi için İcra Müdürlüğü'nce zorunlu olarak takdir edilen miktar tenzil olunduktan sonra kalan bölümün haczedilebileceği-
İştirak nafakası alacaklısı velayet hakkı kendisine verilen eş olup, reşit olan müşterek çocukların birikmiş iştirak nafakası alacağını takibe koyma hakkı ve sıfatının bulunmadığı anlaşıldığından, borçlunun takip alacaklısı tarafından yapılan takibin iptaline ilişkin isteminin kabulü gerekeceği-
Borçlunun maaş ve ücretinde daha önce konulmuş haciz bulunsa dahi, mahkemece hükmolunmuş işlemekte olan nafaka alacağı için, borçlunun maaş ve ücretinde birinci sırada haciz işlemi yapılması ve kalan maaş ve ücretinin dörtte birinin de önceki haciz koyduran alacaklıya ödenmesi gerekeceği (Fakat «işlemiş nafaka» «âdi alacak» niteliğinde olduğundan, daha önce maaş ve ücrete haciz koydurmuş alacaklının alacağı tamamen ödendikten sonra «işlemiş nafaka» için kesintiye başlanması gerekeceği)–
Yargılama sırasında reşit olan ancak dava tarihinde reşit olmayan, davacı yanında kalan ve eğitim hayatına devam eden müşterek çocuk lehine, reşit olduğu tarihe kadar, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de nazara alınarak, bir hüküm kurulması gerekeceği-
Borçlu tarafından yapılan tüm ödemelerin –alacaklı tarafça açıkça nafaka dışındaki bir alacağa ilişkin olduğu ispat edilmediği sürece- nafaka borcuna mahsuben yapıldığının kabulü gerekeceği–
Aile Mahkemesi ilamında "tedbir nafakasının, kararın kesinleşme tarihine kadar devamına hükmolunmuş olup, bu ilamın 19.03.2009 tarihinde kesinleştiği ve alacaklının, icra müdürlüğüne müracaatla, "dosya alacağının tamamını 25.01.2008 tarihinde haricen aldığına, bir alacağının kalmadığına" dair beyanının, bu tarihe kadar olan alacaklarını aldığı anlamına geldiği anlaşıldığından, ilamın kesinleşme tarihi olan 19.03.2009 tarihine kadar olan alacaklarını da aldığına dair açık bir beyan bulunmaması ve bu beyan üzerine icra müdürlüğünün aynı tarihli kararı ile talep gereğince birikmiş toplam nafaka olan 4.822,80.TL üzerinden tahsil harcı alınması ve haciz miktarının Şubat 2008 ayı itibariyle belirlenmesi bunu gösterdiği-
Nafaka alacaklısının 4070 TL. üzerinden itirazın iptali davası açtığı, açılan bu davadan, davalının, nafaka borcuna karşılık 2708 TL ödeme yaptığının kabul edildiği anlaşıldığından 2708 TL.'nin 4070 TL.'den çıkartılması suretiyle 1362 TL. üzerinden davanın kabul edilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan, nafaka borcu için ödendiği kabul edilen 2708 TL. 'nin, icra takibine konu toplam miktar olan 6000 TL. 'den çıkartılması suretiyle, 3292 TL. üzerinden takibin devamına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
‘İlama aykırılık nedeni’ne dayalı şikayetlerin süreye bağlı olmadığı–
Mahkemece, dosyanın bilirkişiye tevdii ile her iki takipte tahsili talep edilen aylar nazara alınarak mükerrer alacak talebi bulunup bulunmadığı Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu aldırılmak suretiyle nafaka borcunun tespiti gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.