İçerik Akışı

Boşanma- Kusur-Güvenin sarsılması-

Kadına karşı uyguladığı cinsel şiddet ve kadını duygusal olarak aşağılar tarzda cinsel birliktelikten sonra para bırakılması eylemleri ile kadının birden fazla erkekle diğer eşin güvenini sarsacak derecede fazla sayıda telefon görüşmesi ve mesajlaşması gibi güven sarsıcı eylemlerinin kıyaslanmasında erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu olduğu-

Önalım hakkı- Tarımsal arazi- Yargılama sırasındaki kanun değişikliği-

Önalım hakkına konu tarımsal arazinin resmî satışının gerçekleştiği tarihte sınırdaş tarımsal arazi maliklerine önalım hakkı tanıyan 5403 s. K. m. 8/İ/2 hükmü, yargılama sırasında yürürlükten kaldırılmışsa da, kanundaki bu değişikliğin eldeki davada uygulanamayacağı (aksi halde, hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırılık oluşacağı, kazanılmış hakların zarar göreceği, maddi hukuka ilişkin kanun maddelerinde yapılan değişikliklerde derhal uygulanma ilkesinin de söz konusu olmadığı)- Dava konusu taşınmazın tarımsal amaçla kullanıldığı, taşınmazların birbirine bitişik olup, arasında fiili sınır olmadığı- "Dava tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmünün temyiz incelemesi sırasında yürürlükten kaldırıldığı, bu nedenle bölge adliye mahkemesince davanın yasal dayanağının yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı, yargılama giderlerinin dava tarihi itibariyle haklılık durumuna göre değerlendirilmesi gerektiği" ve "önalım hakkına konu davalıya ait taşınmaz ile davacıya ait komşu taşınmazın nitelikleri ve yüzölçümleri dikkate alındığında tarımsal bütünlüğün bulunmadığı" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

İpoteğin kaldırılması- İstinaf sınırı- 9 ETL (Eski TL) bedelli ipotek- Davalının ipotek bedeline ilişkin savunması

Bazı davalara özgü olarak (ipoteğin kaldırılması, önalım, geçit ve mecra irtifakı vs.) kanun yoluna başvurulması hâlinde davacının talepleri yanında, davalının taleplerinin de mahkemece değerlendirmeye alınması gerektiği, aksi hâlde davacının belirlediği değeri aşan davalının taleplerinin dikkate alınmaması nedeniyle verilen kararın davalı tarafından kanun yoluna götürülmesi ve denetlenmesinin engelleneceği- Dava konusu olayda her ne kadar hüküm altına alınan ipotek bedeli karar tarihindeki istinaf sınırının altında kalsa da, davalı taraf yargılama aşamasında ve özellikle istinaf dilekçesinde belirlenen ipotek bedelini kabul etmediğini bildirdiğinden Bölge Adliye Mahkemesince davalının bu talepleri nazara alınmadan, istinaf kanun yoluna ilişkin hükmü eksik ve hatalı değerlendirilmek suretiyle hüküm altına alınan ipotek bedeli gerekçe gösterilerek istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-

Off shore hesabı- Zamanaşımı- TMSF- OYAK- Fer'i müdahil- İhtiyari dava arkadaşlığı-

Off shore hesabına aktarılan davacı mevduatının iadesi istemine ilişkin davalarda zamanaşımının başlangıcının tespitinde off shore hesabına aktarma tarihinin esas alınacağı- Dava konusu olay bakımından ceza mahkemesince banka yöneticilerinin eyleminin dolandırıcılık olarak nitelendirildiği gözetilerek uzamış ceza zamanaşımı süresinin bu suça göre belirlenmesi ve uzamış ceza zamanaşımı süresinin 10 yıllık zamanaşımı süresinden kısa olması halinde her halükarda 10 yıllık zamanaşımı süresinin esas alınması, zamanaşımı durduran ve kesen sebeplerden davacı tarafça daha önce açılmış olan bir dava bulunması halinde zamanaşımı süresinin, o davanın kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl olarak kabul edilmesi gerektiği- Davacının bankaya 1999 yılında para yatırdığı ve aynı yıl paranın off shore hesabına aktarıldığı, işbu davanın ise 2018 yılında 10 yıllık zamanaşımı süresinden sonra açıldığı, bu itibarla davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiği- Müdahilin iltihak ettiği tarafın yardımcısı olarak davalının savunma sebeplerini izah ederek kanıtlayabileceği gibi hasmın muvafakati halinde müşterek amaç ve yarar için genişletebileceği veya değiştirebileceği, cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen zamanaşımı savunması için de durumun müdahil yönünden aynı nitelikte olduğu, müdahilin müşterek amaca uygun olarak davaya iltihak ettikten sonra, zamanaşımı savunmasını ileri sürebileceği ve hasmın zımnen kabulü ifade edecek bir zaman geçtikten sonra tevsi itirazında bulunursa bu itirazın mahkemece nazara alınmayarak zamanaşımı itirazının (savunmasının) incelenmesi gerektiği-

Arsa üzerine kurulan ipotek- Arsa üzerine yapılan fabrika binası- Fabrika binası içindeki menkuller- Mütemmim cüz- Teferruat-

Üzerinde ipotek kurulmuş bulunan taşınmazın tapuda arsa olarak kayıtlı bulunması ve daha sonra üzerine bina (fabrika binası) yapılmış olması halinde, arsa üzerindeki ipoteğin bu fabrika binasını da kapsayacağı, ancak arsa üzerindeki ipoteğin fabrika binası içinde bulunan menkulleri (makineleri) mütemmim cüz ve teferruat olarak kapsamayacağı- Fabrika binası, ipotekli arsanın mütemmim cüzi sayılsa da, fabrika binasının teferruatı niteliğinde bulunan menkullerin (makinelerin), arsanın teferruatı sayılamayacaklarından bunların başka alacaklılar tarafından haczedilip satılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı-

İhalenin feshi istemi-Muhammen bedel-Covid 19

Covid 19 salgını sonrası dünyada ve ülkemizde meydana gelen ekonomik durgunluk, üretim süreçlerindeki yavaşlama sonunda fiyatlarda meydana gelen ani, orantısız yükselişle birlikte paranın alım gücündeki değişiklikler ile taşınır ve taşınmaz değerlerinde oluşan büyük artışlar, İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile mahcuz ya da merhun malların cebri satışında başlıca yöntem olan açık artırmanın elektronik ortama taşınması ile beraber muhammen değerin üzerinde sonuçlanan satışların artmış olması da dikkate alınarak, ihale edilen mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği görüşünün benimsendiği ve her ne kadar İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince, önceki içtihatlarımıza uygun olacak şekilde değerlendirme yapılarak sonuca gidilmiş ise de; şikayetçi borçlunun İcra mahkemesine başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü ve aşamalarda tekrar ettiği fesih iddialarının esası incelenerek hüküm kurulması için kararın bozulması gerektiği-

HSK- Hakim adayı- Göreve atanma- Hak ihlali-

Hakimler ve Savcılar Kurulunun (“HSK”), ilgili tarihte eğitimini tamamlamış bir hakim adayı olan başvuranın yargısal göreve atanmasını onaylamayı reddetmesi ve başvuranın bu kararla ilgili olarak mahkemeye erişiminin bulunmadığından başvuranın, haklarının ihlal edildiği-

TEİAŞ- RES Katkı Payı Anlaşması- RES katkı payı- Adli yargı-

TEİAŞ'ın hukuki statüsünden bağımsız olarak, anlaşmanın imzalanmasından sonra TEİAŞ'a tanınan imtiyazlı bir yetkiden, sözleşmeyi tek taraflı değiştirme, denetleme, cezai işlem tesis etme veya tek taraflı feshetme gibi üstün bir kamu gücünden söz etmenin mümkün olmadığı- Anlaşmada tarafların karşılıklı yükümlülüklerinin bulunduğu, tarafların bununla bağlı olduğu, uyuşmazlığın anlaşma öncesindeki yarışma ihalesi sürecine ilişkin olmadığı gözetildiğinde, anlaşma hükümleri çerçevesinde özel hukuk sözleşmesi niteliğindeki RES Katkı Payı Anlaşması'nda düzenlenen RES katkı payı bedelinden kaynaklı davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği-

Tahkim anlaşması- Tahkimden önce mahkemeye başvurma hakkının tanınması-

Taraflar arasında sözleşmeden kaynaklı ihtilafın hakem usulüyle çözüleceği kararlaştırılarak tahkim şartına yer verildiği, ancak davalı yönünden 'tahkime başvurulmadan önce mahkemeye başvurma hakkının da tanındığı', bu şekliyle uyuşmazlığın çözümünde tek yetkili olarak hakemin kabul edilmediği, tahkim iradesi açık ve kesin olmadığından tahkim şartının geçersiz olduğu-

Tüzel kişiliği sona eren mükellef- Vergi tarhiyatı- Tarh işlemi-

7103 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemde tasfiye dışındaki nedenlerle tüzel kişiliği sona eren mükelleflerin tüzel kişiliğinin sona ermesinden önceki döneme ait vergi tarhiyatı ve ceza kesme işlemlerinin kanuni temsilciler adına yapılmasındaki hukuki belirsizlik, bu işlemleri sebep unsuru yönünden belirli bir kanuni dayanaktan yoksun bırakıldığını gösterdiğinden davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla cezalı tarhiyat yapılmasının kanuni dayanağının bulunmadığı ve bu durumun tarh işlemini sebep unsuru yönünden hukuka aykırı kıldığı-