Haciz İhbarnamesinin Tebliğ Tarihi İtibariyle, 3. Kişide Doğmuş Bir Alacak Bulunmadığından, Satış İsteme Süresinin İşlemeye Başlamayacağı:

Doğmuş ve doğacak alacakların haczi için İİK'nun 89/1 gereğince haciz ihbarnamesi gönderilen üçüncü kişinin “....Söz konusu firmanın dosyanız üzerinden takip edilen borcu, idaremiz nezdinde yüklenicisi olduğu iş ile ilgili istihkak alacaklarından ödenmek üzere, idaremiz nezdinde takibe konan ilamlı ve ilamsız müzekkerelerin idaremize intikal tarihi dikkate alınarak düzenlenen takipli borçlar sıralama tablosuna alınmıştır” şeklinde verdiği cevaptan, İİK'nun 89/1. maddesine göre düzenlenmiş haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle, üçüncü kişide doğmuş bir alacak bulunmadığından, İİK'nun 106. maddesinde belirtilen 6 aylık yasal sürenin işlemeye başlamayacağının kabulü gerektiği-

Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, takibin kesinleşmesinden sonra TOKİ'de bulunan hak ediş alacaklarına konulan haczin düşmüş olması nedeni ile haczin kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece İİK'nun 106. maddesinde belirtilen 6 aylık yasal hak düşürücü süre içinde hacizli paranın dosyaya gönderilmesi yönünde bir talep olmadığı ve sıra cetveli yapılması da istenmediği gerekçesi ile şikayetin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.

İİK'nun "paraya çevirme" başlığını taşıyan 106 ve devamı maddelerinde taşınır ve taşınmaz malların satış usulü düzenlenmiştir. Haciz, satılarak paraya çevrilmesi zorunlu mala değil, borçlunun üçüncü kişi TOKİ'de bulunan hak ediş alacaklarına (yani paraya) konulduğundan, bu paranın satılarak paraya çevrilmesi söz konusu değildir. Ancak İİK'nun 106. maddesinin son fıkrasına göre borçlunun üçüncü kişilerdeki alacağı taşınır hükmündedir. Para alacağı haczinde satış talebi söz konusu olmadığından, haczedilen paranın icra dosyasına gönderilmesi talebi, satış talebi yerine geçer. Yasada, para alacağı üzerine konulan haczin ne kadar süreyle mevcudiyetini koruyabileceği yönünde bir açıklık bulunmadığından, takip ve haciz tarihi itibarı ile uygulanması gereken İİK'nun 106. maddesinde, menkul mallar için öngörülen 6 aylık sürenin, para alacakları yönünden, hacizden itibaren paranın istenmesi için gerekli azami süre olarak kıyasen uygulanması gerekmektedir.

Somut olayda, takibin kesinleşmesi üzerine TOKİ'ye doğmuş ve doğacak alacakların haczi için İİK'nun 89/1. maddesine göre düzenlenmiş haciz ihbarnamesinin gönderildiği, TOKİ tarafından icra dosyasına süresi içinde sunulan dilekçe ile; “borçlu ... idaremiz yüklenicisidir. Söz konusu firmanın dosyanız üzerinden takip edilen borcu, idaremiz nezdinde yüklenicisi olduğu iş ile ilgili istihkak alacaklarından ödenmek üzere, idaremiz nezdinde takibe konan ilamlı ve ilamsız müzekkerelerin idaremize intikal tarihi dikkate alınarak düzenlenen takipli borçlar sıralama tablosuna alınmıştır” şeklinde cevap verildiği görülmektedir. Anılan cevaptan da anlaşılacağı üzere İİK'nun 89/1. maddesine göre düzenlenmiş haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle, üçüncü kişi TOKİ'de doğmuş bir alacak bulunmadığından, İİK'nun 106. maddesinde belirtilen 6 aylık yasal sürenin işlemeye başlamayacağının kabulü gerekir.

O halde mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

12. HD. 26.05.2016 T. E: 706, K: 14964