Tasarrufun İptali- İlamların İcrası- Usul Ekonomisi-

Tasarrufun iptali davalarının kabulüne ilişkin hükmün icrası nasıl yapılmalıdır? Davalı-üçüncü kişinin (de) sorumlu olduğu vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin tahsili için yeni bir icra takibi mi yapılmalıdır? Davanın bedele dönüşmesi halinde -davacının icra takibine konu ettiği alacak ve fer’ileriyle sınrılı olarak- davalı-üçüncü kişinin hakkında hükmedilen tazminat için yeni bir icra takibi yapılabilir mi? Yoksa davacı-alacaklının, davalı-borçlu hakkında yapmış olduğu (asıl) icra takibi üzerinden mi bu alçaklar tahsil edilmelidir?

Tasarrufun İptaline İlişkin İlamların İcrasına Dair Bilgi Notu

08.04.2019

Bilindiği gibi, tasarrufun iptali davasına konu malın üçüncü kişinin elinden çıkarılmamış olması ve davanın kabulü halinde, davacıya “takip dosyasındaki alacak ve fer’ileri ile sınırlı olacak şekilde cebri icra yetkisi tanınmasına”[1] [2] karar verilmesi gerekir.

Dava konusu malı, davalı-borçludan devralmış olan üçüncü kişinin de bu malı yargılama sırasında dördüncü bir kişiye devretmiş olması halinde ise, mahkemenin, “davacı-alacaklıya ‘dördüncü kişiyi davaya dahil edip etmeme veya davasını İİK. mad. 283/II uyarınca bedele dönüştürüp dönüştürmeme’ konusundaki seçim hakkı bulunduğunu” hatırlatıp, ‘dördüncü kişinin davaya dahil edilmesi halinde bu kişiye dava dilekçesini tebliğ ettirip taraf teşkilini sağlaması’ aksi taktirde, yani, ‘davanın, davacı tarafından bedele dönüştürülmesi halinde, dava konusu malın üçüncü kişi tarafından elden çıkarıldığı tarihteki değerinin -davacının alacak ve fer’ileri ile sınırlı olarak- üçüncü kişiden tahsiline’ karar vermesi gerekecektir. Dava açılmadan bu malın dördüncü kişiye devredilmiş olması ve davacı-alacaklının bu kişinin kötüniyetli olduğunu ispat edemeyeceği düşünmesi halinde, tasarrufun iptali davası ‘bedel’ (tazminat) için de açılabilir.

Bedele dönüşen davanın kabulü halinde, “üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında (davacının alacak ve fertleriyle sınırlı olarak) bedelle sorumlu tutulması gerekeceği”[3] kabul edilir.

Peki, “bedele dönüşen (ya da bedel için açılan) tasarrufun iptali davasının kabulüne” ilişkin hükmün icrası nasıl yapılmalıdır? Davanın bedele dönüşmesi halinde, -davacının icra takibine konu ettiği alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak- davalı-üçüncü kişi hakkında hükmedilen tazminat için yeni bir icra takibi yapılabilir mi? Bedel için açılsın açılmasın, kabulüne karar verilen tüm tasarrufun iptali davalarında, davalı-üçüncü kişinin (de) sorumlu olduğu vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin tahsili için yeni bir icra takibi yapılabilir mi?[4]

 Yoksa bu durumlarda, davacı-alacaklının, davalı-borçlu hakkında yapmış olduğu (asıl) icra takibi üzerinden mi bu alacaklar tahsil edilmelidir?

‘İlamların icrasına ilişkin yerel mahkeme kararlarını temyizen inceleyen’ Yargıtay Hukuk Dairesi’nin değişmesi ile birlikte, uygulamada bu konuya verilen cevapların da değiştiğini görüyoruz:

Bu konuda, bugün, temyizen inceleme görevini sürdüren Yargıtay 12. Hukuk Dairesi,

“İİK. mad. 283/2 gereğince bedele dönüşen tasarrufun iptali davasında ilamın aynı icra takip dosyası üzerinden infazının istenmesinin mümkün olduğunu- Bu ilam doğrultusunda şikayetçi (üçüncü kişi) borçluya (ilk) takip dosyasından icra emri tebliğ edilmesi gerektiğini- Tasarrufun iptali hükmüne dayalı olarak ayrı bir icra takibi başlatılması halinde, ‘üçüncü kişinin, asıl icra takibinin borçlusu olmadığından, tasarrufun iptali davasına dayalı olarak ayrı takip başlatılmasında usule aykırılık bulunmadığı’ gerekçesiyle ‘şikayetin reddine’ karar verilemeyeceğini, icra mahkemesince, üçüncü kişinin ‘şikayetinin kabulü’ ile (ikinci) takibin iptaline karar verilmesi gerektiğini”[5]

“Tasarrufun iptaline ilişkin ilamın feri’lerine ilişkin alacak kalemlerinin, asıl takip dosyası üzerinden gerektiğinde ek takip talebi ile tahsilinin mümkün olduğunu, ayrı bir takibe konu edilmesi usul ekonomisine aykırı olduğundan, bu kalemler yönünden ayrıca başlatılan takibin iptali gerektiğini”[6]

belirtmektedir…

- Yargıtay 12. HD.’nden önce ilamlı icraya ilişkin yerel mahkeme kararlarını temyize incelemekte olan- Yargıtay 8. Hukuk Dairesi ise aksi doğrultuda,

“ ‘Borçlu’ ile ‘onunla işlemde bulunmuş (borçlunun taşınmazını ondan satın almış) üçüncü (3.) kişi’ hakkında açılan tasarrufun iptali davasının kabulü sonucunda mahkemece verilen ‘...avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davalılardan müştereken ve mütelsesilen tahsiline’ ilişkin hükmün (ilamın) üçüncü (3.) kişi hakkında -taraf olmadığı- ‘asıl takip dosyası’ndan takibe konulmayıp, üçüncü (3.) kişi hakkında ayrı icra takibi yapılması gerekeceğini”[7]

“ ‘Dava konusu taşınmazın (210.000,00 TL) gerçek değeri üzerinden talep konusu alacak ve fer'ileri ile sınırlı olarak bu miktarın davalılarından müştereken müteselsilen tahsiline’ ilişkin tasarrufun iptali ilamında takipte taraf olmayan ve üçüncü (3.) kişi konumundaki kişi hakkında da hüküm içermesi nedeni ile yeni bir takibe konu edilmesi gerektiği, ‘ilk takip dosyası’ üzerinden takibe devam edilemeyeceğini”[8]

belirtmekteydi…

Sonuç olarak, bu konuda verilen yerel mahkeme kararlarını temyizen inceleme görevi, bugün için[9], Yargıtay 12. HD.’nde olduğundan, “tasarrufun iptaline dair verilen ilamın icrasının, asıl (ilk) icra dosyasından, davalı-üçüncü kişi hakkında ‘ek takip talebi’ ile mümkün olduğuna” dikkat edilmesi gerekecektir…

Av. Cüneyt Uyar


[1] KURU, B. El Kitabı, s: 1433 vd. – UYAR, T./UYAR, A./UYAR, C. İcra ve İflas Hukukunda Tasarrufun İptali Davaları, 2011, C: 2, s: 2883 vd. – UYAR, T./UYAR, A./UYAR, C. İcra ve İflas Kanunu Şerhi, C: 3, s: 4578 vd.

[4] Tasarrufun iptali davasının «kabulüne» karar verilirse, mahkemece «yargılama giderlerinin -sadece davalılardan birinden değil- davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline» karar verilmesi gerekir (Bknz: 17. HD. 08.11.2016 T. 14869/10219; 017. HD. 09.02.2015 T. 24129/2214 vb.). Davalı-borçlunun aciz hali gözetildiğinde, davanın kabulü halinde, yargılama gideri ve vekalet ücreti de, çoğu zaman, davalı-borçludan değil, davalı-üçüncü kişiden tahsil edilebilmektedir.

[9] 2019 yılı Yargıtay Daireleri İş Bölümü için bknz: Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 30/01/2019 tarih ve (1) sayılı Kararı