Sigortalılık Başlangıç Tarihinin Tespiti- 5510 s. K. mad. 4/1-a, 4/1-b

Davacının yurt dışında ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladıktan sonra 18 yaşını ikmal ettiği 01.01.1989 tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitine karar verildiği, ancak 3201 sayılı Kanun'un 5754 ve 6552 sayılı Kanunlar ile değişik 5. maddesi uyarınca davacının sigortalılık başlangıcının 5510 sayılı Kanunun 4/1. maddesinin hangi bendi kapsamında değerlendirileceği konusunda bir inceleme yapılmadığı anlaşıldığından, mahkemece davacının Türkiye’de sigortalılığı olup olmadığı araştırılarak, davacının sigortalılık başlangıcının 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında mı yoksa 4/1-b maddesi kapsamında mı değerlendirilmesi gerektiği belirlendikten sonra ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-"Davacının son olarak 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında çalışmasının olduğu, bu çalışmasından sonra borçlanma talebinde bulunduğu ve borçlanmasının 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-

"......Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, davacının Alman Sosyal Güvenlik rejimine giriş tarihi olan 18 yaşını ikmal ettiği tarihin, Türkiye’de sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edildiğinin tespiti istemine ilişkindir.

Davacı vekili müvekkilinin 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlanma işlemini yaptığını ve tahakkuk ettirilen borç bedelini davalı Kuruma ödediğini, 04.03.2014 tarihli dilekçesi ile yaşlılık aylığı talebinde bulunduğunu, ancak Kurumca ilk işe giriş tarihi 10.07.1998 olarak kabul edildiğinden aylık talebinin reddedildiğini, Türk-Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 29/4. maddesi uyarınca Kurum işleminin hatalı olduğunu, müvekkilinin Almanya hizmet başlangıç tarihinin Türkiye’de de hizmet başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini belirterek davacının 18 yaşını ikmal ettiği 01.01.1989 tarihinin 506 sayılı Kanunun 108. maddesinde aranan Türkiye sigorta başlangıcı olarak kabul edildiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Kurum vekili 3201 Sayılı Kanuna göre borçlanılmak sureti ile iç mevzuata göre Türkiye’de geçmiş gibi kabul edilen bir hizmetin sosyal güvenlik sözleşmesi kapsamında değerlendirilerek hizmet başlangıç tarihinin ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilmesinin 3201 sayılı Kanunun sigortalılık süresinin başlangıcının tespitine ilişkin hükmüne aykırı olduğunu, davacının Türkiye’de sigortalı hizmeti bulunmadığından sözleşmeli ülkede (Almanya) ilk defa çalışmaya başladığı 01.01.1989 tarihinin ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilmesine imkan bulunmadığını ileri sürerek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 29/4 maddesine göre bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce Alman Rant sigortasına girmiş bulunması halinde, Alman Rant sigortasına giriş tarihinin Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceğinin düzenlendiği, dosyaya sunulan Alman sigorta merciinin hizmet cetveline göre davacının 22.08.1988 tarihinde Almanya’da fiilen çalışmaya başladığı, bu durumda sözleşmenin 29/4 maddesi uyarınca davacının 18 yaşını ikmal ettiği 01.01.1989 tarihinin Türkiye sigorta başlangıç tarihi olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davalı Kurum vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.

Yerel mahkemece davacının sigortalılık statüsünün uyuşmazlık konusu teşkil etmediği, kaldı ki davacının sigortalılık durumunu gösteren belgenin de dosya içerisinde bulunduğu, zaten Kurumunda kendi nezdinde bulunan belgelerden davacının sigortalılık statüsünü belirleyebileceği, öte yandan benzer davalarda verilen benzer kararların Yargıtay ilgili dairesince onanarak kesinleştiği, davacının sigortalılık statüsünün tespitine ilişkin bir talebi de bulunmadığına göre talepten fazlasına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararı  davalı Kurum vekilince temyize getirilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olayda sigortalılık başlangıç tarihinin tespitinde sigortalılığın 5510 sayılı Kanunun 4/1-a veya 4/1-b maddesinde belirtilen sigorta türlerinden hangisi kapsamında olduğunun araştırılmasına gerek olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle belirtilmelidir ki, Anayasa’nın 90. maddesinin son fıkrası uyarınca uygulama önceliğine sahip bulunan Almanya ile imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 29. maddesi uyarınca sigortalılık başlangıç tarihinin yurt dışında çalışmaya başlanılan tarih olduğunun tespiti gerektiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Ne var ki Almanya ile imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi’nde, yurt dışında geçirilen çalışma sürelerinin, akit ülke mevzuatına göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesi ve hangi sigortalılık niteliğine göre borçlanılabileceği diğer bir ifade ile 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlanılan sürelerin 5510 sayılı Kanun’un 4/1. maddesinin hangi bendi kapsamında değerlendirileceği konusunda düzenleyici ve açık bir hüküm yer almamaktadır. 

Bu nedenle uyuşmazlığın çözümü için sözleşme dışındaki mevzuatın irdelenmesi gerekmektedir.

Bilindiği üzere, 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un “Başvurulacak kuruluşlar” başlıklı 3. maddesi, 

“1) Halen yurt dışında bulunanlar; 

a) Yurt dışına çıkmadan önce Türkiye`de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması olmayanlar Sosyal Sigortalar Kurumuna, 

b) Yurt dışına çıkmadan önce Türkiye`de son defa prim, kesenek ve karşılık ödenen sosyal güvenlik kuruluşuna, 

c) Ev kadınları Bağ-Kur`a, yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabilirler. 

2) Türkiye`ye döndükten sonra yurt dışında geçen hizmetlerini borçlanmak isteyenler; 

a) Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar, Sosyal Sigortalar Kurumuna, 

b) Müracaat tarihinde çalışmakta olanlar tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna, 

c) Başvuru tarihinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmamakla birlikte yurda dönüş tarihinden sonraki çalışmalarından dolayı son defa tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna, 

d) Hizmetlerinden bir kısmı yurt dışında iken borçlananlardan kalan hizmetlerini yurda dönüş yaptıktan sonra borçlanmak isteyenler ilk borçlanmayı yapan sosyal güvenlik kuruluşuna, 
Ev kadınları Bağ-Kur`a, yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabilirler. 

3) Hak sahiplerinin borçlanması, yurt dışında çalışmakta iken veya yurda dönüş yaptıktan sonra ölenlerin hak sahipleri ilgili sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.” şeklinde düzenlenmiş iken,

5754 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrasında aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:

“Madde 3 – (Değişik: 17/4/2008-5754/79 md.)

Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.

Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemleri aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılır.

Anılan Kanunun “Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı” 5. maddesi ise;

“Madde 5 - Yurt dışındaki çalışılan sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerin, ev kadınlarının ise, pasaportundaki kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır. Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir.” düzenlemesini içermekte iken;

5754 ve 6552 sayılı Kanunlar ile,

“Madde 5 – (Değişik birinci fıkra: 17/4/2008-5754/79 md.) Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.

Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
 
Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir. 

(Ek fıkra: 17/4/2008-5754/79 md.) Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.
 
(Ek fıkra: 17/4/2008-5754/79 md.) Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini, bu Kanuna göre borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmaz. (Ek cümle: 10/09/2014-6552 S.K./29. md) Ancak, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde Türk sigortasına girişinden önce akit ülke sigortasına girdiği tarihin Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların akit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir.” şeklinde hükme bağlanmıştır.

Görüldüğü üzere, 3201 sayılı Kanun Türkiye'de çalışması bulunmayıp yurt dışında geçen sürelerini borçlananların Sosyal Sigortalar Kurumuna müracaat etmek suretiyle borçlanabileceklerini, diğer bir ifade ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında borçlanabileceklerini öngörmekte iken, 3201 sayılı Kanun'un 5. maddesinde; 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun'un 79. maddesi ile eklenen ve 08.05.2008 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik ile borçlanılan sürelerin, Türkiye’de sigortalılıkları yoksa 5510 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında (mülga 1479 sayılı Kanun kapsamında) geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edileceği şeklinde düzenleme yapılmıştır. 

Sonuç olarak, 5754 sayılı Kanun ile 3201 sayılı Kanun'da yapılan değişiklikler ve getirilen ek düzenlemelere birlikte bakıldığında; başvurulacak kuruluşların belirlenmesinde, mülga 3. maddede öngörülen değişik hallerden tümüyle vazgeçilmiş ve sadece; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanun'un 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği öngörülmüştür. Kanunun bu açık hükmü karşısında, artık borçlanılan sürelerin, mülga diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında bir sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi imkânı ortadan kalkmıştır. Yani Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması bulunmayan kişilerin, 3201 sayılı Kanun'a dayalı borçlanma sürelerinin 5510 sayılı Kanun'un 4/1-b kapsamında sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi yasal bir zorunluluk haline gelmiştir.  

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, mahkemece davacının  yurt dışında  ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladıktan sonra 18 yaşını ikmal ettiği   01.01.1989 tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitine karar verildiği, ancak 3201 sayılı Kanun'un 5754 ve 6552 sayılı Kanunlar ile değişik 5. maddesi uyarınca davacının sigortalılık başlangıcının 5510 sayılı Kanunun 4/1. maddesinin hangi bendi kapsamında değerlendirileceği konusunda bir inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
 
Hâl böyle olunca, Mahkemece davacının Türkiye’de sigortalılığı olup olmadığı araştırılarak davacının sigortalılık başlangıcının 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında mı yoksa 4/1-b maddesi kapsamında mı değerlendirilmesi gerektiği belirlendikten sonra ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği dikkatten kaçırılmıştır.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davacının son olarak 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında çalışmasının olduğu, bu çalışmasından sonra borçlanma talebinde bulunduğu ve borçlanmasının 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle direnme kararının onanması görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
 
SONUÇ: Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.11.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.........."

HGK.'nun 01.11.2017 T. ve E: 10-2528, K: 1253 sayılı içtihadı için tıklayın.