Tasarrufun İptali Davası- Delil Avansı- Gider Avansı- HUMK Döneminde Açılan Davada Bozmadan Sonra HMK.'nun Yürürlükte Olması

1086 sayılı HUMK zamanında açılan tasarrufun iptali davasında, bozma ilamına uyulup bozmadan sonraki aşamada, sadece HMK’nun 324 maddesi uyarınca "delil avansı istenebileceği", gider avansı istenmesinin yerinde olmadığı- Ara karar gereğinin yerine getirilmemesinin sonuçlarının açıklanmamasının hatalı olduğu- Kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerektiği- Soyut kesin süre verilerek davanın usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-

Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle; davanın İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olduğu, iptal davasından maksat İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Bu davanın ön koşulu ise, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. Somut olayda haciz tarihi ile tasarrufun yapıldığı tarih arasında İİK.nun 278/II maddesinde yazılı iki yıllık sürenin geçmesi nedeniyle aynı maddenin uygulama yeri bulunmadığı ancak aynı yasanın 280. maddesi açısından yapılan araştırma ve incelemenin ise hüküm vermeye yeterli bulunmadığı dava dilekçesi ile birlikte dosyaya ibraz edilen protokol başlıklı belgelerin incelenmesinden yapılan protokollerin dava konusu taşınmazı da içerdiği, taraflar arasında alacak borç ilişkisinden bahsedildiği, böylece tasarruf tarihinden önce de davalılar arasında ticari bir ilişkinin olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davalılar arasında tasarruf tarihinden önce herhangi bir yakınlık, iş arkadaşlığı, ticari ilişki bulunup bulunmadığı davalılar E..., A.. ve H...’in borçlu davalı K...’in mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığının irdelenmesi, gerektiğinde davalılardan delillerinin sorulması ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmadığı gereğine değinilmiştir............

Uyuşmazlığa konu davanın, 1086 sayılı HUMK zamanında açılmış bulunması ve yine davada bozma ilamına uyulup bozmadan sonraki aşamada bulunulduğu gözetilerek, bu aşamada, sadece HMK’nun 324 maddesi uyarınca delil avansı istenebileceği gözden kaçırılarak, yazılı şekilde gider avansı istenmesi yerinde olmadığı gibi; belirtilen sürede ara karar gereğinin yerine getirilmemesinin sonuçlarının açıklanmaması da doğru değildir. Kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir..........

17. HD. 06.03.2017 T. E: 2014/21378, K: 2343 

Kararın tam metni için aşağıdaki bağlantıya tıklayın.