Yüklenicinin tapu devrinden kaçınmak için tapu kaydına muvazaalı olarak haciz koydurması-

Yüklenicinin tapu devrinden kaçınmak adına muvazaalı olarak tapu kaydına haciz şerhi konulduğu iddiasına dayalı haczin fekki istemi- Dava dışı borçlu şirket aleyhine yaptığı takipte, borcun sebebini "15.07.2013 tarihli 150.000,00 TL" alacak olarak gösteren davalının alacağın sebebine, varlığına, haklılığına dair bir savunma yapmadığı, alacağın tarihi 15.07.2013 olarak bildirilmişken, takibin 07.03.2016 günü başlatıldığı, çalışmamakta olan davalının kira gelirleriyle geçindiği ve aylık 3.000 TL gelirle bakmakla yükümlü olduğu iki çocuğu bulunduğu, buna uyumsuz şekilde; aynı binada borçlu yükleniciye ait başka bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarına da haciz şerhi tesis ettirdiği ve önceki şerhler nedeniyle kendisine pay kalmayacağını hesap edebildiği halde, yüksek miktarlarda masraf yaparak bağımsız bölümlerin cebri icra kanalıyla satışını gerçekleştirdiği anlaşıldığından, mahkemece, taşınmaza konulan haciz bakımından davalının iyiniyetli olmadığı ve davaya konu haczin muvazaalı olduğunun kabulü ile kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-

"...Uyuşmazlık, muvazaa iddiasına dayalı haczin fekki istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1010 uncu maddesi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 91 inci maddesi, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 07.05.2018 tarih, 2017/5000 E., 2018/3536 K. sayılı ilamı.

3. Değerlendirme

Haciz, kesinleşmiş icra takibinin konusu olan bir alacağın ödenmesini teminen borçluya ait ve haczi kabil bulunan mallara bir bakıma takibi yapan icra müdürlüğünün el koyması işlemidir.

İcra İflas Kanununun 91. maddesi hükmü gereğince, gayrimenkulün haczi ile takip konusu borç ve eşya arasında ilişki kurulur ve tasarruf yetkisi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi anlamında kısıtlanmış olur. Bu tür kişisel haklar tapu kütüğüne şerh verilmekle hak sahibine eşya üzerinde dolaylı da olsa hâkimiyet kurma hakkı sağlamaz ise de, tasarruf yetkisinin dar anlamda kısıtlanması sonucunu doğurduğundan taşınmaz üzerinde sonradan bu hakla bağdaşmayan hak kazanan kişilere karşı da ileri sürülebilir hale gelir...."

Devamı için tıklayınız…