6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Karşı taraf takımlarının müvekkili şirket tarafında işletilen otelde konaklanması için anlaşıldığını, ödemelerin .... Şti. Tarafından; mail order ya da havale yolu ile yapılacağının kararlaştırıldığını, bu hususta müvekkilinin hizmetleri eksiksiz yerine getirdiğini, verilen hizmetler gereği KDV dahil olmak üzere; ..., ..., ... takımlarının konaklama hizmetleri için toplam 4 adet e-fatura düzenlenerek karşı tarafa tebliğ edildiğini ancak bedellerinin ödenmediğini, davalının faturalara ve verilen hizmete ilişkin itirazının olmadığını, bedellerin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine düzenlenen 4 adet faturadan bakiyesi 245.300,00 TL'lik alacağın tahsili amacıyla .... sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının 14/03/2024 tarihinde borca itiraz ettiğini, 07/05/2024 tarihli protokol ile davaya konu icra dosyasının tahsili amacıyla yapılan mutabakatta icra vekalet ücreti ve masraflarla birlikte 100.000,00 TL'nin 15/05/2024 tarihinde, 100.000,00 TL'nin 15/06/2024 tarihinde, 90.234,78 TL'nin 15/07/2024 tarihinde olmak üzere toplam 290.234,78 TL'nin müvekkili şirkete 3 taksit halinde ödeneceğinin kararlaştırıldığını ancak protokolde belirtilen ilk taksit dışında müvekkiline ödeme yapılmadığını iddia ederek; fazlaya dair ve vadesi gelmemiş alacakları yönünden talep hakları saklı kalmak kaydıyla .... dosyasındaki itirazın iptalini ve Borçlar Kanunu 100.maddesi uyarınca ödeme faiz ve ferilerinin mahsup edilmesi sonucunda 187.731,71 TL alacak miktarı üzerinden takibin devamını, öncelikle teminatsız olarak daha sonra belirtilen teminat karşılığında 187.731,71-TL alacak toplamı için davalının menkul, gayrimenkul ve malları ile üçüncü kişileri hak ve alacakları için ihtiyati haciz kararının verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece; "Dava, davacı tarafça davalıya verilen hizmet gereği doğan faturaya dayalı alacağa ilişkin davalı şirkete açılan itirazın iptali davasına olup bir miktar para alacağına ilişkindir. Davacı vekili her ne kadar davalının dava konusu faturalar ödenmediğinden dolayı alacağının teminat altına alınması amacıyla davalının taşınır ve taşınmaz mallarıyla üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesi talebinde bulunmuş ise de; dosyadaki mevcut delil durumu itibariyle ticari ilişki kapsamında alacak iddiasının temelini oluşturan faturalar borç ikrarını içeren belge niteliğinde olmadığından, tek başına alacağın varlığını ispatlar nitelikte değildir. Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturalarda yazılı bedelin ödenmediği iddiası ise yargılamayı gerektirmekte olup, bu haliyle alacağın varlığı ve muaccel hale geldiği belirsizdir. Bu kapsamda ihtiyati haciz kararı verilebilmesine ilişkin İİK'nın 257. maddesinde öngörülen koşulların oluşmadığı anlaşıldığından, ihtiyati haciz talebinin reddine..." karar verilmiştir. Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki açıklamalarını tekrar ederek, icra dosyası kapsamında taraflar arasında protokol düzenlendiğini, protokol gereği bir kısım ödeme yapıldığını, bu sebeple borcun ikrar edildiğinin kabul edilmesi gerektiğini, mahkemece bu yönden bir değerlendirme yapılmadığını, ihtiyati haciz koşullarının oluştuğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafından ihtiyati haciz talep edilmiş, mahkemece yazılı gerekçeyle istem reddedilmiştir.Uyuşmazlık, ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.Davacı tarafından ...'nün 2024/7543 E. sayılı dosyasında;30/01/2024 Tarih ... Numaralı 69.000,00 TL Bedelli, 30/01/2024 Tarih ... Numaralı 57.000,00 TL Bedelli 30/01/2024 Tarih ... Numaralı 57.000,00 TL Bedelli 30/01/2024 Tarih ... Numaralı 73.000,00 TL Bedelli Faturalar nedeniyle 245.300,00 TL fatura alacağının tahsili için 07/03/2024 tarihinde takip başlatılmıştır. 21/05/2024 tarihinde 100.000,00 TL ödendiğine dair davacı alacaklı vekili tarafından icra dosyasına beyan sunulmuş ve haricen tahsil harcı kesilmiştir. 16/08/2024 tarihli kapak hesabına göre, 100.000,00 TL ödeme düşülerek bakiye borç 244.189,37 TL hesap edilmiştir. İcra ve İflas Kanunu'nun 257/1 maddesinde yer alan "Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir." hükmüne göre, rehinle temin edilmemiş bir para alacağının vadesinin gelmesi halinde alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir. İİK'nın 258/1 maddesinde yer alan "…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur…." hükmüne göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için, kesin bir ispat aranmamaktadır, özellikle hukuki bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanmasının tercih edilmesi gereken bir seçenektir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 23/01/2014 tarih 2023/18723 E.2014/1804 K.) İhtiyati haciz, alacaklının para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararıyla borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır ve ihtiyati haciz kararı, geçici hukuki koruma tedbirlerinden olduğu için bazen karşı taraf dinlenmeden ve tüm deliller toplanmadan yaklaşık ispat şartı yeterli görüldüğünde mahkemece verilebilir. Yasal düzenleme gereğince ihtiyati haciz talep eden, İİK'nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Geçici hukuki koruma yargılamasını, asıl yargılamadan ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Somut olayda; sunulan e-faturalar, ödeme talimatları, taraflar arasında yapılan mail yazışmaları (konaklama yapacak kişilere, ne tür oda tahsis edileceği ve hangi hizmetlerin verileceğine, bedele yönelik bir kısım yazışmalar) incelendiğinde 187.731,71 TL alacak tutarı yönünden ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK 257/1 maddesinde yer alan koşullar ile yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği anlaşılmakla, mahkemece ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddedilmiş olması isabetli görülmemiştir. İİK'nın 261/1.maddesinde; "Alacaklı, ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden kararın infazını istemeye mecburdur. Aksi halde ihtiyati haciz kararı kendiliğinden kalkar. " hükmü yer almaktadır.Alacaklının ihtiyati haciz kararının icrasını (infazını) istemesi bir süreye tabi kılınmıştır. Alacaklı, ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde, yetkili icra dairesine başvurarak ihtiyati haciz kararının icrasını istemek zorundadır. Alacaklı, icra takibinde bulunduktan sonra ihtiyati haciz talep etmişse, ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde icra takibinin derdest olduğu icra dairesine başvurarak ihtiyati haciz kararının icrasını istemek zorundadır. Alacaklı ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde yetkili icra dairesinden (veya derdest icra takibinin bulunduğu icra dairesinden) ihtiyati haciz kararının icrasını istemezse, ihtiyati haciz kararı kendiliğinden kalkar (....). İlk derece mahkemesindeki işleyiş dikkate alındığında, ihtiyati haciz talebinin aynı gün içinde yada ertesi gün, kabul veya red yönünde sonuçlandırılarak karara çıkartıldığı ve talep eden tarafından sürecin takip edilerek kararın yine aynı gün elden tebliğ alınıp infazının talep edildiği bilinmektedir. Ancak Bölge Adliye Mahkemelerinde süreç aynı şekilde işlemediğinden İİK'nın 261/1.maddesinde yer alan "...ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten..." ibaresinin nasıl yorumlanacağı hususunun tartışılması gerekmiştir. Zira ilgili hüküm gerek 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu'nun gerekse 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkında Kanun'un yürürlüğünden önceki tarihli olup, değişen koşullara yönelik herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. 5070 sayılı Kanun'un 5/1.maddesinde; "Güvenli elektronik imza, elle atılan imza ile aynı hukuki sonucu doğurur." hükmü gereği kararlar UYAP sistemi üzerinden e-imza ile imzalanmakta ve fiziki olarak imzalanmamaktadır. Ve aynı Kanun'un "Tanımlar" başlıklı 3.maddesinin h bendinde; "Zaman damgası: Bir elektronik verinin, üretildiği, değiştirildiği, gönderildiği, alındığı ve/veya kaydedildiği zamanın tespit edilmesi amacıyla, elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı tarafından elektronik imzayla doğrulanan kaydı" olarak tanımlanmıştır. Dairemizin kararında, karar tarihi olarak 09/10/2024 tarihi yazılacak ise de, bu tarih dosyanın karara bağlanmasının müzakere edildiği ve UYAP sistemi üzerinden karar numarasının alındığı tarihtir. Yani bu tarih itibariyle henüz yazılan bir karar olmadığı için infazı da mümkün değildir. Kararın infazının talep edilebilmesi ise ancak gerekçeli kararın Dairemizin başkan ve üyeleri ile zabıt katibi tarafından UYAP sistemi üzerinden "e-imza" ile onaylanarak, davanın tarafları ve ilk derece mahkemesi tarafından görülebildiği yani karar içeriğine vakıf olunduğu tarih itibariyle mümkündür. Bu itibarla İİK'nın 261/1.maddesinde yer alan "...ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde..." ibaresindeki "kararın verildiği tarihin", UYAP sistemi üzerinden onaylanarak, infazının talep edilmesinin mümkün olduğu tarih olarak yorumlanması ve 10 günlük sürenin bu tarihten itibaren başlatılması gerektiği Dairemizce kabul edilmiştir. Zira aksinin yani dosyanın karara bağlanmasının müzakere edildiği ve UYAP sistemi üzerinden karar numarasının alındığı tarihin "kararın verildiği tarih" olarak kabulü halinde ihtiyati haciz isteyen taraf, henüz yazılmayan bir karardan haberdar olamayacağı için infazını da talep edemeyecektir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nin 23/06/2022 tarihli 2021/3272 E. 2022/2356 K. sayılı; "...İİK'nın 261/1. maddesi uyarınca; alacaklının ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinde kararın infazını istemeye mecbur olduğu, aksi halde ihtiyati haciz kararının kendiliğinden kalkacağı, ihtiyati haciz kararının günlük takip edilmesi mümkün olmadığından, Bölge Adliye Mahkemesince verilen ihtiyati haciz kararlarında, ihtiyati haczin infazının istenmesine ilişkin sürenin kararın tebliğ tarihinden itibaren başlatılması gerektiği..." yönünde verilen kararın, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 10/05/2023 tarihli 2022/10553 E. 2023/3259 K. sayılı ilamı ile onanmış olması da infazın istenmesi tarihi açısından UYAP sistemi üzerinden karar numarasının alındığı tarihin esas alınmaması gerektiği yönündeki Dairemiz görüşünü desteklemektedir. Açıklanan nedenlerle ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve 6100 sayılı HMK'nın 353/1.b.2 bendi gereğince % 15 teminat karşılığı ihtiyati haciz isteminin kabulüne, İİK'nın 261/1. maddesi gereğince kararın verildiği tarihin Dairemizin gerekçeli kararının UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile onaylandığı tarih olarak kabul edilmesine ve 10 gün içinde infazının talep edilmemesi halinde ihtiyati haciz kararının kendiliğinden kalkacağına dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-İhtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2024/483 E. sayılı ve 22/08/2024 tarihli ara kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1.b.2 bendi uyarınca KALDIRILMASINA ve YENİDEN KARAR VERİLMESİNE,
2-Davacı şirketin İHTİYATİ HACİZ TALEBİNİN İİK'nın 257. maddesi uyarınca KABULÜ ile 187.731,71 TL'nin % 15'i oranında hesap edilen 28.159,75 TL teminat tutarı, davacı tarafça nakit olarak yatırıldığında yada kesin ve süresiz nitelikteki banka teminat mektubu ibraz edildiğinde 187.731,71 TL alacakla sınırlı olmak kaydıyla davalı şirketin taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının İHTİYATEN HACZİNE,
3-İİK'nın 261/1. maddesi gereğince, Dairemizin gerekçeli kararının UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile onaylandığı tarihten itibaren 10 gün içinde infazının talep edilmemesi halinde ihtiyati haciz kararının kendiliğinden kalkacağının BİLİNMESİNE,
4-Kararın tebliği ve teminat alınmasına ilişkin işlemlerin ilk derce mahkemesince yerine getirilmesine ve kararın ilgili icra dairesince infazının sağlanmasına,
5-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının ve istinaf karar harcının Hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince esasa ilişkin verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362/1.f bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/10/2024
İSTANBUL BAM 45. HD 09.10.2024 T. E: 1443, K: 1280