Muvazaalı İşlemin İptali (TBK. 19, İİK. 283)- Borçlu Kooperatifin (Kura Sonucu) Yaptığı Devirlerin İptali İstemi-

TBK. 19'a dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali davasının görülebilmesi için de, davacıların borçlu kooperatiften alacaklarını tahsil etmemiş olmaları gerektiği- "Sadece davalı üçüncü kişi kooperatif üyelerinin, kooperatif borcundan sorumlu tutulmasının ve tasarrufun iptal etmenin kooperatifteki eşitlik ilkesine ve hak ve nesafet ilkesine de aykırı düşeceği"nden bahisle davanın reddine karar vermesinin hatalı olduğu-

"...Davacılar vekili, davalı borçlu kooperatif hakkında takip yapıldığını, ancak borçlunun mal kaçırma amacı ile davalı dava konusu bağımsız bölümleri davalılar Meral ve Mustafa'ya devrettiğinden bu satışların iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar vekili, davacıların yaptıkları icra takibi ile borçlu kooperatife ait dairelerin satılarak paraya çevrildiğini, kura sonucu tesbit edilen dairelerin üyeler adına tahsis edilerek ferdi mülkiyete geçildiğinde adlarına tescil edildiğini yapılan işlemlerde muvazaanın olmadığını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, ferdileştirme işleminin kooperatifin amacının gerçekleşmesi üzerine, üyelerine düşen dairelerin belirlenmesi ve üyeler adına tesciline ilişkin olduğu, ferdileştirme işlemi kanundan ve kooperatif ana sözleşmesinden kaynaklanan bir işlem olduğundan, davalıların kötü niyetli olarak ve muvazaalı olarak devir almalarından söz edilemeyeceği, kooperatifin halen tasfiyesinin tamamlanmamış olması da göz önüne alınarak, bilirkişi raporuna göre 1163 sayılı kanunun 63. maddesi gereğince ara bilanço tanzimi ile ana sözleşmesi çerçevesinde, tüm üyeler mesul olmak kaydı ile, borçların ödenmesi gerektiği, aksi halde sadece davalılar Mustafa ve Meral'in, kooperatif borcundan sorumlu tutulmasının ve tasarrufun iptal etmenin kooperatifteki eşitlik ilkesine ve hak ve nesafet ilkesine de aykırı düşeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir

Dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işemin iptaline ilişkindir.

HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur.

Somut olayda, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla BK'nun 19 dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Öte yandan, bu davanın görülebilmesi içinde davacıların borçlu kooperatiften alacaklarını tahsil etmemiş olmaları gerekir. Dosya içeriğinden borçluya ait 16 nolu bağımsız bölümle ilgili olarak satış işlemlerinin başladığı ancak sonucuna ilişkin bilginin olmadığı görülmüştür.

Bu durumda mahkemece, 16 nolu bağımsız bölümün satışından ve giderek alacağın tahsil edilmemiş olmasının saptanması halinde, davanın esasına girilerek satışın muvazaalı olup olmadığının araştırılması ve varlığının saptanması halinde ise İİK'nun 283/1. maddesinin kıyasen uygulanarak alacağın tahsiline imkan verilecek şekilde hüküm tesis edilmesi aksi durumda yani davacının bir alacağın olmadığının anlaşılması halinde ise dava ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır...."

17. HD.'nin 21.02.2018 T. E: 2015/11991, K: 1205 s. kararını  ayrıntılı görüntülemek için tıklayın.

Açıklama bölümleri için aşağıdaki bağlantıları inceleyebilirsiniz:

 İPTÂL DAVASININ KONUSU

 İPTAL DAVASINI KİMLER AÇABİLİR?

 İPTÂL DAVASININ HUKUKÎ NİTELİĞİ VE AMACI