Tasarrufun İptali Davası- Nam-ı Müstear

İİK. mad. 280/1 som cümle uyarınca, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine icra takibinde bulunulmuş olması gerektiği- İİK. mad. 284 gereğince hak düşürücü 5 yıllık süreden sonra açılan tasarrufun iptali davasının reddi gerektiği- Alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırması halinde man-ı müsteardan söz edileceği-  Davacı, "borçlunun mal kaçırmak için bedelini ödeyerek satın aldığı taşınmazı ekonomik gücü olmayan kardeşi adına tapuda tescil ettirdiğini" ileri sürerek "tasarrufun iptali"ni talep etmiş olduğundan, mahkemece "dava konusu alacağın dayanağı olan ilamın kesinleşme tarihinin, tapudaki tasarruf işlemlerinden sonra olduğu" gerekçesiyle davanın reddinin hatalı olduğu; ilamın dayanağı olan sözleşme, tasarruftan önce olduğundan ve bu taşınmazların satın alım tarihlerine göre takibinin süresinde yapıldığı, haciz tutanağı düzenlendiği ve İİK. mad. 105 uyarınca, borçlunun aciz halinin oluştuğu  görüldüğünden, gayrimenkullerin adına tescili tarihinde davalı üçüncü kişinin bu taşınmazları gerçek değerlerine göre satın almaya ekonomik gücünün yeterli olup olmadığı ve nam-ı müstear hususunun mahkemece değerlendirilmesi gerektiği-

...Dava, İİK.227 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

1- Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve dava konusu ... ... mahallesi, 716 ada, 44 parselde kayıtlı taşınmazda ... nolu bağımsız bölüm ile ilgili takip ve davanın açılması borcun doğumundan sonra olmakla birlikte İİK 280.maddesi son cümlesi ve 284.maddesi gereğince hak düşürücü sürenin geçmiş bulunmasına göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-- Mahkemece yazılı gerekçelerle (4217/...-... Bağ. Böl. ve 380/206-... Bağ. Böl. yönünden) davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç ileri sürülüşe ve dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Diğer bir ifade ile alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Somut olayda davacı, borçlu ...'nin alacaklılardan mal kaçırmak için bedelini ödeyerek satın aldığı taşınmazı ekonomik gücü olmayan kardeşi ....kişi ... adına tapuda tescil ettirdiğini ileri sürerek tasarrufun iptalini talep etmiştir.

Mahkemenin gerekçesinde; dava konusu alacağın ... .... Fikri ve Sınai Hukuk mahkemesinin 2006/314 E- 2011/370 K. sayılı ilamına dayandığı, ilamın kesinleşme tarihinin ise tapudaki tasarruf işlemlerinden sonra olduğu gösterilmiş ise de ilamın dayanağı davacı ile davalı borçlu ... arasında imzalanan ....2001 tarihli sözleşme olup, dolayısıyla alacağın doğumunun tasarruftan önce olduğu ve bu taşınmazların satın alım tarihlerine göre ... takibinin süresinde yapıldığı, haciz tutanağı düzenlendiği İİK. 105 md. uyarınca aciz halinin varlığının kabulü gerekir. Bu nedenle davacının iddiası çerçevesinde dosyaya getirilen bilgi ve belgeler değerlendirilerek gayrımenkullerin ... adına tescili tarihinde davalı ... nin bu taşınmazların gerçek değerlerine göre satın almaya ekonomik gücünün yeterli olup olmadığı nam-ı müstear hususunun Mahkemece değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir....

17. HD. 15.03.2017 T. E: 2014/22269, K: 2789

Tam metni için aşağıdaki bağlantıya tıklayınız.