Taşınmaz Satışlarında Satış İlanının Tebliği-

Taşınmaz Satışlarında, Satış İlanının, ‘Taşınmaz Maliki Borçlu’ Dışında, Diğer Borçlulara (Müşterek Borçlu/ Müteselsil Kefillere) de Tebliği (İİK. mad. 127) Gerekir mi?

I-Şikâyetçi satışı yapılan taşınmazın maliki değilse de, taşınmazın temin ettiği kredi alacağının, “müşterek borçlu müteselsil kefili” durumunda olduğundan, şahsi sorumluluğu bulunup, ‘borçlu’ sıfatını taşıdığından, kendisine satış ilanı tebliğinin zorunlu olduğu-…Antalya ili, Konyaaltı ilçesi, Hurma Mahallesi 4205 ada 1. parsel 1-Bodrum kat, B Blok 3 nolu bağımsız bölümdeki taşınmaz ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe konu edilerek satışı yoluna gidilmiştir. Taşınmaz üzerindeki ipotek kredilerin teminatı olarak verilen 250.000,00 TL bedelli üst sınır ipoteğidir. M.K.nun 851 maddesi nazara alındığında bu ipoteğin güvence altına aldığı alacak ipoteğin sebebini teşkil eden kredi sözleşmelerindeki borcun doğumuna bağlıdır. Bir başka deyişle kredi sözleşmesindeki borç doğmuş, borçluya kredi verilmiş ise ipotek hayatiyet kazanır. Bu nedenledir ki kredi sözleşmesinin borçlusunun ve müşterek borçlu müteselsil kefilin paraya çevrilen (satışı yapılan taşınmazla ilgili) ipotekle doğrudan ilişkisi vardır. Kredi sözleşmesinin borçlusu ve müşterek borçlu müteselsil kefili durumundaki şahıslar ipotekli taşınmazın satış bedeli kadar borçtan kurtulurlar bakiye borç için borçtan şahsen sorumlulukları devam eder. Şikayetçi satışı yapılan taşınmazın maliki değil ise de, taşınmazın temin ettiği kredi alacağının müşterek borçlu müteselsil kefili durumundadır. Bu nedenle şahsi sorumluluğu bulunup borçlu sıfatı taşıdığından kendisine satış ilanı tebliği zorunludur. Borçluya satış ilanı tebliğ edilmemesi başlı başına ihalenin feshi nedeni olduğundan mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken istemin reddi isabetsizdir.

12. HD. 03.04.2012 T. E:2011/26097, K: 10647

II- Borçluya satış ilanının tebliği zorunlu olup, borçlunun “satışı yapılan taşınmazın maliki olması” koşulu kanunda öngörülmediğinden, usulünce tebligat yapılmayan borçlunun şikayeti üzerine “ihalenin feshine” karar verilmesi gerekeceği-…İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliği gerekir. Bu işlemin yapılmamış olması yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre başlıbaşına ihalenin feshi nedenidir. Anılan maddede borçluya satış ilanının tebliği zorunlu kılınmış olup, satışı yapılan taşınmazın maliki olması koşulu öngörülmemiştir.

Somut olayda, ihalenin feshini isteyen A....'ya ” N... Mah. Konaktepe 4. Geçit Gül Sk., No:48 Ünye /ORDU” adresinde 08.04.2010 tarihinde tebliğ edilen ilk taşınmaz satış ilanı tebligatı 08.04.2010 tarihinde 7201 sayılı Yasanın 21. maddesi ve Tüzüğün 28. maddesine aykırıdır. Borçlu A....'ya 12.04.2010 tarihinde ve 1.satış gününde kalemde tebliğ edilen taşınmaz satış ilanı tebligatı da kendisine talebi ve talibi arttıracak çalışmalarda bulunmak için gerekli uygun bir süre tanınmadığından usule uygun bulunmamaktadır. Diğer taraftan borçlu N....'ın “Kaledere Mah. Devlet Sahil Yolu, No. 391/A Ünye/ Ordu” adresine daha önceden yasanın gösterdiği usullere göre yapılmış bir tebligat da bulunmadığından 7201 sayılı Yasanın 35. maddesine göre yapılan taşınmaz satış ilanı tebliği de usulsüzdür. 

Açıklanan nedenlerle, borçlulara satış ilanı tebliğ edilmeden yapılan ihale usulsüz olup, feshi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir.

12. HD. 14.04.2011 T. E: 2010/26311, K: 6596

III-Şikayetçi, satışı yapılan taşınmazın maliki değilse de, taşınmazın temin ettiği kredi alacağının, “müşterek borçlu müteselsil kefili” durumunda olduğundan, şahsi sorumluluğu bulunup ‘borçlu’ sıfatını taşıdığından, kendisine satış ilanı tebliğinin zorunlu olduğu-…İstanbul B... D... Mahallesi 311 parsel 1. Bodrum 1 nolu bağımsız bölümdeki taşınmaz ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe konu edilerek satışı yoluna gidilmiştir.

Taşınmaz üzerindeki ipotek kredilerin teminatı olarak verilen 200.000.000.000 TL bedelli üst sınır ipoteğidir. M.K.nun 851 maddesi nazara alındığında bu ipoteğin güvence altına aldığı alacak ipoteğin sebebini teşkil eden kredi sözleşmelerindeki borcun doğumuna bağlıdır. Bir başka deyişle kredi sözleşmesindeki borç doğmuş, borçluya kredi verilmiş ise ipotek hayatiyet kazanır. Bu nedenledir ki, kredi sözleşmesinin borçlusunun ve müşterek borçlu müteselsil kefilin paraya çevrilen (satışı yapılan taşınmazla ilgili) ipotekle doğrudan ilişkisi vardır. Kredi sözleşmesinin borçlusu ve müşterek borçlu müteselsil kefili durumundaki şahıslar ipotekli taşınmazın satış bedeli kadar borçtan kurtulurlar bakiye borç için borçtan şahsen sorumlulukları devam eder.

Şikayetçi H..... satışı yapılan taşınmazın maliki değil ise de, taşınmazın temin ettiği kredi alacağının müşterek borçlu müteselsil kefili durumundadır. Bu nedenle şahsi sorumluluğu bulunup borçlu sıfatı taşıdığından kendisine satış ilanı tebliği zorunludur. Borçluya satış ilanı tebliğ edilmemesi başlı başına ihalenin feshi nedeni olduğundan mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken istemin reddi isabetsizdir.

IV-Borçluların tümüne satış ilanının tebliğ edilmesi gerekeceği-        

Borçlulardan İsa’ya satış ilanının tebliğ edilmediği, edilmiş olması halinde taşınmazın uygun fiyatla satılması hususunda gerekli çabalarda bulunabileceği, müşteri temin edebileceği, talibi ve talebi artıracak girişimler yapabileceği, diğer borçlu Ercüment’e satış ilanı tebliğ edilmesi İsa yönünden 127. madde hükmünü bertaraf etmeyeceği düşünülmeden, 11 milyon 853 bin 750 lira muhammen değerli taşınmazın 3 milyon lira gibi çok düşük bir bedelle satıldığı nazara alınmadan, fesih isteğinin reddi isabetsizdir.

12. HD. 11.4.1984 T. E: 3950, K: 4446

Not: Yüksek mahkeme, yukarıdaki içtihatlarında “İİK. m. 127, c:1’deki ‘borçlu’ sözcüğünü yorumlayarak, maddede sadece ‘borçlu’ sözcüğünün geçtiğini, ‘taşınmaz maliki borçlu’ sözcüğüne yer verilmemiş olduğunu” göz önünde bulundurarak ‘dosyada birden fazla borçlu bulunması ve bunlardan birisinin taşınmazına haciz konulması halinde, bu taşınmazın alacaklının talebi üzerine satılabilmesi için, icra takibinin tüm borçlular hakkında kesinleşmiş olması ve satış ilanının bu borçluların hepsine tebliğ edilmiş olması gerektiğini’ belirtmiştir.

Takip dayanağı senette birden fazla borçlu bulunması halinde, bunlar arasında ‘ihtiyari takip arkadaşlığı’ bulunuyor demektir. Bu durumda alacaklı, müşterek borçluların her birine karşı ayrı ayrı takip yapabilir (TBK. m. 162 vd.). Ayrıca alacaklı müşterek borçluları ayrı ayrı takip etmeyerek müşterek borçluların hepsine (veya içlerinden bazılarına) karşı (tek bir takip talebi ile) takip de yapabilir.[1]          

Yüksek mahkeme, alacaklının senet borçlularından birkaçı veya hepsi hakkında takip yapılması durumunda, bu takipte ‘borçlu’ sıfatını taşıyan tüm borçlular hakkında takip kesinleşmeden, borçlulardan birini veya birkaçının üzerine haciz konulan taşınmazının satışı için mutlaka borçluların tümü hakkında takibin kesinleşmiş olmasını aramaktadır… Bu nedenle kanımızca; takip dayanağı senette birden fazla borçlu bulunması halinde, alacaklının bu borçluların adreslerinin doğru olup olmadığını ve özellikle Türkiye’de tebligata elverişli bir adreslerinin bulunup bulunmadığını araştırarak, Türkiye’de bilinen bir adresi bulunan borçlular hakkında takip yapması, ileride satış aşamasında sıkıntıya düşmemesi bakımından önem taşır.

Yüksek mahkeme önceleri[2],“takip başladıktan sonra ancak yeniden peşin harç ve başvurma harcı ödenerek takibin bir başka borçluya da yöneltilebileceğini, örneğin senette imzası bulunan üç borçludan ikisi hakkında takip yapan alacaklının, daha sonra takibi üçüncü borçluya da yöneltmek istemesi yani o borçluyu da takibe dahil etmek -ona da ödeme emri göndermek- istemesi halinde, yeniden icra dairesine peşin ve nisbi harç ödemesi gerektiğini” belirtmişken, sonraki içtihatlarında[3], bu görüşünü terk ederek “HMK. (ve İİK.)’da ‘dahili dava’ kurumunun düzenlenmemiş olduğunu, takip talebinde ‘borçlu’ olarak gösterilmemiş olan müşterek (müteselsil) borçlunun -sonradan takip harçları verilmek suretiyle de olsa- önceki (başlamış) takibe dahil edilemeyeceğini (bu borçluya aynı dosyadan ödeme ‘icra’ emri gönderilemeyeceğini)” belirtmeye başlamıştır…[4]


[1] KURU, B. İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 2017, s:71 - KURU, B. İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflas Hukuku, 2016, s:101 vd. - UYAR, T./UYAR, A./UYAR, C. İİK. Şerhi, 2014, C:1, s:884 – ARSLAN, R./YILMAZ, E./AYVAZ, T.S. İcra ve İflas Hukuku, 2017, s:117 vd.)

[4] UYAR, T./UYAR, A./UYAR, C. İİK. Şerhi, C:1, s:874.