İhya kararı-Zamanaşımı itirazı-Tedbir kararının zamanaşımını kesmesi-

Ticaret sicilinden terkin edilmek suretiyle tüzel kişiliğinin sona eren borçlu şirketin ihyasına karar verilerek yeniden sicile tescilinin sağlanması halinde, ihya kararının etkisini geçmişe yönelik olarak da doğuracağı ve takipte yapılan işlemlerin de geçerli hale geleceği- İhya edilen şirket tasfiye memuru vekili tarafından dava açılmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı- Takip dosyasında gerçekleştirilen usuli işlemler arasında 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığından ve belli aralıklarla takibi ilerletici nitelikte usuli işlemlerin gerçekleştirildiğinden takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı itirazına ilişkin (iptal davası da açmış olan) takip alacaklısı davalıya karşı açılan davanın (ve tazminat talebinin) reddine karar verilmesi gerektiği-

I.ŞİKAYET

Borçlu şikayet dilekçesinde; takibe dayanak bonolarda lehtar ciranta olduğunu, takip konusu senetteki zamanaşımı süresinin 1 yıl olduğunu, takibin kesinleşmesinden sonra takip işlemleri yapılmadığını ve 1 yıllık sürenin aşıldığını, alacaklının yetkili hamil olmadığını ileri sürerek icranın geri bırakılmasına, takibin iptaline, alacaklı aleyhine %20'den aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Alacaklı cevap dilekçesinde; müflis şirket adına vekilinin yahut şirket yetkilisinin dava ve takipleri yürütme yetkisi bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, borçlu şirketin ihya edilmiş olmasının yalnızca taraflarınca talep edildiği şekilde satış ve alacağın tahsilinin devamına ilişkin olup bunun dışında şirketin tüzel kişiliği kalmadığından şirket adına avukatın ya da yetkilisinin dava açma ehliyeti bulunmadığını, davanın yalnızca iflas idaresi tarafından açılabileceğini, esasa ilişkin olarak ise taraflarınca tüm takip işlemlerinin süresinde yerine getirildiğini, kaldı ki; 2011 yılından beri süren tasarrufun iptali davası ve mahkemece verilen tedbir kararının da zamanaşımını keseceğini belirterek davanın reddine, borçlu aleyhine %20'den aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı şirketin iflasına karar verilmediği, ticaret sicil müdürlüğü tarafından resen terkin edildiği, Bursa 3.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2020/698 Esas 2020/785 Karar sayılı kararıyla davacı şirketin takibe konu icra dosyası açısından ihyasına karar verildiği, kararda ayrıca tasfiye memuru olarak da şirketin son yetkilisi olan A...'un seçildiği, A.. tarafından davacı şirket adına davacı vekiline verilen vekaletnameye istinaden de iş bu davanın açıldığı görülmekle davalı tarafın iş bu iddiaları yerinde görülmeyerek davanın esasının incelenmesine geçilmiş, alacaklı tarafça bonolara dayalı olarak kambiyo takibi başlatıldıktan sonra dosyada 3 yıldan fazla süre boyunca zamanaşımını kesecek nitelikte herhangi bir takip işlemi yapılmadığı, her ne kadar davalı tarafça tasarrufun iptaline ilişkin Bursa 6.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/172 Esas sayılı dosyasında tedbir kararı verildiği ve bu tedbir kararının zamanaşımını kestiği iddia edilmişse de iş bu dosyada verilen tedbir kararının zamanaşımını keser nitelikte olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, borçlu yönünden icranın geri bırakılmasına, tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Alacaklı istinaf dilekçesinde;müflis şirket adına vekilinin yahut şirket yetkilisinin dava ve takipleri yürütme yetkisi bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddi gerekirken bu taleplerinin reddinin hukuka aykırı olduğunu, borçlu şirketin ihya edilmiş olmasının yalnızca taraflarınca talep edildiği şekilde satış ve alacağın tahsilinin devamına ilişkin olup bunun dışında şirketin tüzel kişiliği kalmadığından şirket adına avukatın ya da yetkilisinin dava açma ehliyeti bulunmadığını, davanın yalnızca iflas idaresi tarafından açılabileceğini, esasa ilişkin olarak ise taraflarınca tüm takip işlemlerinin süresinde yerine getirildiğini kaldı ki; 2011 yılından beri süren tasarrufun iptali davası ve mahkemece verilen tedbir kararının da zamanaşımını keseceğini, mahkemece bu durumun göz ardı edildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;borçlu şirketin, dava konusu icra takibi sırasında ticaret sicilinden terkin edilmek suretiyle tüzel kişiliğinin sona erdiği, 27/01/2021 tarihinde kesinleşen karar ile borçlu şirketin ihyasına karar verilerek yeniden sicile tescilinin sağlandığı, ihya kararının etkisini geçmişe yönelik olarak da doğuracak olması nedeniyle, takipte yapılan işlemlerin de geçerli hale geleceği, ihya edilen şirket tasfiye memuru vekili tarafından dava açılmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, davanın esasının incelenmesinde; takip dosyasında gerçekleştirilen usuli işlemler arasında 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, belli aralıklarla takibi ilerletici nitelikte usuli işlemlerin gerçekleştirildiği gerekçesi ile istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nun 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, yasal şartları oluşmadığından tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Borçlu temyiz dilekçesinde; borçlu şirket ihya edildiğinden ve iflas süreci bulunmadığından aktif ve pasif husumet ehliyeti bulunduğunu, takibin kesinleşmesinden sonra takip işlemlerinin yapılmadığını, zamanaşımının gerçekleştiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık,takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı itirazına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

TTK’ nın 662, İİK 71/2 , İİK 33/a madde hükümleri

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup borçlunun temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA....

12. HD. 02.05.2023 T. E: 2022/10229, K: 2964

Şerhte görüntülemek için tıklayınız…