TMK. mad. 87/2 uyarınca derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespitine ilişkin davada, ilgli toplantı tutanaklarının dilekçeye eklendiği anlaşıldığı halde, mahkemece bu dilekçenin değerlendirilmeden karar verilmesinin hatalı olduğu- Dernek kuruluş bildiriminin mülki amirliğe yapılması üzerine, ilgili kurum tarafından TMK. mad. 60 ve 62 uyarınca derneğin kuruluş talebinin kabul edildiğine ilişkin yazılı bildirimin dernek yetkililerine bildirilip bildirilmediği, bildirilmişse tarihinin belirlenmesi gerektiği-
Cumhuriyet savcısının özel hukuk alanında derneğin feshi istemiyle açtığı davada kesin yetki kuralı uyarınca, derneğin merkezinin bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinin yetkili olduğu-
Devletin inanç ve inançsızlık özgürlüğünün tam olarak uygulanabilmesi için hareketsiz kalmakla yetinmemesi gerektiği; insanların inançları doğrultusunda yaşaması için gerekli engelleri kaldırması, onlara destek vermesi ve eşit mesafede olması gerektiği-
1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 382. maddesinde çekişmesiz yargıya tabi işlerin neler olduğu sayılmış, aynı Kanunun 383.maddesinde de çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça sulh hukuk mahkemesi olduğu ifade edilmiş, zayi belgesinin verilmesini düzenleyen 5253 sayılı Dernekler Kanunu'nun 32/k maddesinde ise sulh hukuk mahkemesi dışında bir mahkemenin görevlendirilmediği-
Cami ve mescit dışında bir yerin ibadethane olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, ancak kişilerin sivil toplum örgütü olarak yasal mevzuatı sınırları içinde serbestçe dernek kurarak dernek çatısı altında faaliyetlerine devam ettirmelerinin mümkün olduğu- Cemevi yaptırma Derneği'nin tüzüğünde kanuna aykırılık teşkil eden maddelerindeki değişiklikleri yapmaması nedeniyle tüzüğün kanuna aykırı hale geldiği dikkate alınarak derneğin feshi istemine ilişkin davanın kabulü gerekeceği-