Muvazaanın Türk hukukunda genellikle ön plandaki işlemi, yani ortada görülenin gerçeğe uygun olmaması anlamını taşıdığı; muvazaalı işlemin asıl amacı ve gerçek durumu örtüp gizlemek için kullanılan bir paravan olduğu, kişilerin çok kez üçüncü kişilerin kovuşturmalarından kurtulmak veya onların haklarını yok etmek, yasaları etkisiz bırakmak için muvazaayı bir araç olarak kullandırdıkları, nam-ı müstear davalarının da muvazaa ile yakın ilişkisi bulunduğu-
Temsil yetkisi olmayan kimsenin harici satışına değer verilemeyeceği-
Ayni hakkı bulunmayan kişinin, ilgili olmadığı bir taşınmaza ait tapu kaydının sahteliğini ileri sürerek, iptalini isteyemeyeceği-
Davalıya yapılan arsa tahsisi, belediyenin idari kararına dayanmakta olup karar yetkili idare kurulunca verilmiş olduğundan, kur’a tutanağının sahteliği nedeni ile iptali gerekip gerekmeyeceği adliye mah-kemesinde tartışılamayacağı ve temlikin hukuki dayanağı olan karar mevcut olduğu sürece bu davaya bakılamayacağı-
“Sahtecilik” iddiasıyla tapu iptal davası açılabileceği-
Muvazaalı iktisapta iyiniyet söz konusu olmayacağı-
Vekaletverenin ölümünden sonra dahi vekaletin devam edeceğinin kararlaştırılabileceği - böyle bir vekaletnameye dayanılarak vekil tara-fından yapılan satışın (tapunun iptalinin) istenemeyeceği-
İştirak halinde mülkiyet konusu taşınmazın mirasçılardan birkaçı tarafından üçüncü bir kişiye devri halinde, devirde onayı bulunmayan mirasçıların yapılan devrin (ve davalı üçüncü kişi adına olan tescilin) iptali için dava açabilecekleri-
Sabit hududu içermeyen tapularda, miktara itibar edilemeyeceği-
Nizalı yere ait tapu kaydı iptal edilmedikçe, o yerin yeniden tapuya bağlanamayacağı-