Davacıların anneleri olan mirasbırakanın kızlarının öldükleri ve mirasbırakanın ölümünden sonra geçen sürede muvazaa iddiasına dayanarak dava açmadıkları, davalı tanığı olarak dinlenen ve davanın kabulü halinde çekişmeli taşınmazlarda hak sahibi olabilecek dava dışı mirasçının beyanlarından (30.09.1986 tarihli) temlikin gerçek satış olduğu anlaşılmakla, ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmazlar yönünden ise mirasbırakanın sağlığında bakım borcunun yerine getirilmediği iddiası ile dava açmadığı ve terekesinde toplam 24 parça taşınmaz kaldığı gözetildiğinde ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmazların makul karşılanabilecek ölçüde olduğu sonucuna varılacağı ve davacıların muvazaa iddiasının kanıtlandığının kabul edilemeyeceği- Asli müdahalede dava edilen müddeabih esas olup, anılan müddeabihin dışına çıkılarak dava konusu edilmeyen hususta asli müdahale yoluyla hak talebinde bulunulamayacağı- Davacıların miras paylarına yönelik olarak açtıkları eldeki davada, asli müdahilin kendi payına yönelik isteminin kabul görmeyeceği, usul hukukumuzda davaya dahil diye bir müessese bulunmadığı, bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilemeyeceği-
Davalının karşı dava açtığını belirtmekle birlikte harcını yatırmadığı, harcı ödenerek usulüne uygun açılmış bir karşı dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına hükmetmek gerekirken, karşı davanın kabulüne dair karar verilmesinin usul ve yasaya uygun düşmediği-
HMK.nın 132.maddesine göre açılan karşı dava müstakil ayrı bir dava olduğundan mahkeme karşı davayı da olumlu-olumsuz bir karara bağlamakla yükümlü olup hüküm fıkrasında asıl dava ve karşı dava hakkında verilen kararlar ayrı ayrı gösterilmesi gerektiği-