Mahkemenin, bilirkişi görevlendirilmesine ilişkin kararında, inceleme konusunu bütün sınırlarıyla ve açıkça belirlemek ve cevaplanması istenilen soruları belirtmesi gerektiği- Bilirkişi heyetinin bozma ilamında işaret edilen hususlar hakkında araştırma ve inceleme yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
ÖTV istisnasıyla satılan araçla ilgili olarak vergi ve vergi ziyaı cezası ile muhatap olan davacı bu bedelin davalından rücuen tahsilini istediği uyuşmazlığın çözülebilmesinin, davacının dava konusu bedeli davalıya rücu etmesinin haklı olup olmadığının tartışılabilmesi için engelli araçlarına ait ÖTV istisnası uygulamasının o tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri çerçevesinde ne şekilde tezahür ettiği, davalının engel durumuna göre araçta yapılan değişiklikliğin teknik olarak kapsamının belirlenip vergi mevzuatı açısından ÖTV istisnasından yaralanıp yararlanamayacağı açıkça ortaya konulması gerektiği-
Enjeksiyona bağlı düşük ayak sekelinin oluşması sonrasında tıbbi uygulama hatası iddiasıyla açılan tazminat davasında mahkemece yapılan incelemenin yeterli olup olmadığı- Aydınlatılmış onamın alınmasının gerekip gerekmediği-
Somut olayda direnme kararının verildiği tarihte, HMK’ nın 266. maddesinin son cümlesi olan "hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemeyeceğine" ilişkin hüküm yürürlükte değil ise de; mahkemenin çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceğine ilişkin hükümden de anlaşılacağı üzere konusunda uzman olmayan bilirkişilerden rapor alınarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Mahkemece, bankacılık konusunda uzman bilirkişiden/bilirkişilerden HMK 273. madde hükmü gereği bilirkişinin görev alanı açık bir şekilde belirlenmek suretiyle, banka kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yapılarak Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiği-
Direnme kararının verildiği tarihte HMK’nın 266. maddesi gereğince hukuk öğrenimi görmüş kişilerin, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemeyeceğine ilişkin hüküm yürürlükte değil ise de; konusunda uzman olmayan bilirkişilerden rapor alınarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasında mahkemece hukukçu (avukat) bilirkişilerin hazırlamış oldukları bilirkişi raporları esas alınarak hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Bankacılık konusunda uzman bilirkişiden -bilirkişinin görev alanı açık bir şekilde belirlenmek suretiyle- banka kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yapılarak denetimine elverişli rapor alınması gerektiği-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kötü uygulama ve ihmal suretiyle ölüme sebep olma iddiasıyla hekim ve hastane aleyhine açılan tazminat davasında dosya kapsamına göre mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak karar verilip verilmediği, buradan varılacak sonuca göre yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasının gerekip gerekmediği-
HMK’nın 94. maddesi ile HUMK’nın 163. maddesi uyarınca mahkemece kesin süreye ilişkin ara kararda; yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her bir iş için ne miktar ücret yatırılacağının hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması, özellikle tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukukî sonucun açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut delillere göre karar verilip, gerektiğinde ret kararı verilebileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiğinin her türlü duraksamadan uzak olduğu- Mahkemenin 29.05.2013 tarihli duruşmasında verilen ara karar incelendiğinde; bilirkişi incelemesinin belirli bir şekilde hangi konuda yapılacağı anlaşılamadığı gibi tayin edilecek bilirkişilerin ve heyetin kaç kişiden teşekkül edeceği, hangi uzmanlık alanına sahip kişilerden oluşacağı ve her bir bilirkişiye ödenecek ücretin ne kadar olduğunun ayrı ayrı belirtilmediği- Zira çözümü; uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren sorun açıkça belirtilmeden ve inceleme yaptırılacak konunun kapsamı ile sınırları açıkça gösterilmeden bilirkişinin görevlendirilemeyeceği- Ayrıca ara kararda verilen süreye uyulmaması durumunda davacı tarafın bu istekten vazgeçmiş sayılacağının ihtar edilmesine karşın, mahkemece diğer deliller incelenmeden ispat edilemeyen davanın reddine karar verildiği- Dolayısıyla mahkemenin bilirkişi ücretinin süresi içerisinde yatırılmaması durumunda uygulanacak olan yaptırıma ilişkin ihtarının dahi isabetsiz olduğu- Eş söyleyişle, davacıya verilen kesin sürenin HMK’nın 94. maddesi ile yargısal uygulamada öngörülen şartları taşımadığından hukukî bir sonuç doğurmayacağı- O hâlde, Mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde HMK’nın 94. maddesinde belirtildiği gibi usulüne uygun olarak bilirkişi incelemesi amacıyla ara karar kurulup, müteakip işlemler de tamamlanmak suretiyle varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun olmayan kesin süreye sonuç bağlamak suretiyle davanın ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı şirketin ilgili döneme ait defterlerinin sunulmamış olması karşısında, zarar iddiasının tespiti bakımından dosyada mevcut bilgi ve belgelerin bilirkişi incelemesine esas olacak yeterliliğe sahip olup olmadığı ve buradan varılacak sonuca göre yeni bir bilirkişi raporu alınmasının gerekip gerekmediği-
Katkı payı alacağının değer tespiti ve hesaplamaları için konusunda uzman bilirkişi ve bilirkişilerden yardım alınması gerektiği- Katkı payı oranları ve alacak miktarının hesaplanması bilirkişi raporları da alınarak tüm deliller değerlendirilerek bölge adliye mahkemesinin karar vermesi gerektiği-
Davaya konu çeke ilişkin alınan her iki raporda da imzanın davalıya ait olup olmadığının tespit edilemediği belirtilirken, senede ilişkin olarak ise raporlar arasında çelişki bulunduğu- Alınan raporlar hüküm kurmaya elverişli olmadığı açık olup bölge adliye mahkemesince de bu hususta bir inceleme yapılmamasının hatalı olduğu- Bölge Adliye Mahkemesince kriminal inceleme yapan bir kuruluştan ya da üniversitelerin Güzel Sanatlar Fakültesinden oluşturulacak konusunda uzman bilirkişi kurulundan yeniden rapor alınarak çekteki ve senetteki imzaların davalıya ait olup olmadığı hususu duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- İlk derece mahkemesinin sadece bir ödeme dikkate almaması nedeniyle kararı bozmasının hatalı olduğu-