Dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinden sonra, süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmediğinden savunmanın dayanağı olarak süresinde ileri sürülen bir delil de bulunmadığından, davalıya delil göstermesi için süre verilemeyeceği- ("Dava dilekçesindeki talepler arasında müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesi isteminin de bulunduğu, kamu düzenine ilişkin bu talep nedeniyle davalı delillerinin toplanmasına imkân tanınmasının gerektiği", "süresinde davaya cevap vermeyen davalının, diğer tarafın kusurlu olduğuna yönelik bir vakıa ileri süremez ise de, kötüye kullanılmadıkça onun ileri sürdüğü vakıaları çürütmeye yönelik delil bildirebileceği, aksinin kabulünün, cevap süresini kaçırmış veya davaya süresinde cevap vermemiş olan davalıya savunmasını ispat etme hakkını tanımamak olacağı, bunun ise hukuki dinlenilme hakkını ortadan kaldıracağı" ve "uyuşmazlık ön inceleme duruşmasında belirlendiği için tarafların delillerini göstermeleri gereken (son) tarihin, dava veya cevap dilekçesi değil, hakimin HM. mad. 140/5 uyarınca taraflara vereceği iki haftalık kesin sürenin son günü olduğu" şeklindeki görüşlerin HGK çoğunluğunca kabul edilmediği)-
Muhdesat tespiti davasında tespit edilen eksikliklerin tamamlanması için davacıya kesin süre verilmesi konusunda verilmiş tensip ara kararı bulunmadığı gibi davacının dava dilekçesinde belirtilen adresi yerine mernis adresine çıkarılan kesin süreye ilişkin uyarılı tebligatın Tebligat Yasası'nın 21. maddesi uyarınca mahalle muhtarına tebliğ edildiği anlaşıldığından, usulüne uygun şekilde verilecek ara kararı ile davacının dava dilekçesinde gösterdiği adresine uyarılı tebligat yapıldıktan sonra takip eden usuli işlemlerin yapılması gerektiği-
Yargılamanın yenilenmesi dilekçesine ilişkin harcın yatırılarak ayrı bir dava olarak esasa kaydedilmesi, diğer davalarda olduğu gibi HMK. mad. 122 vd.'daki yargılama aşamalarına göre gerekli usuli işlemlerin yürütülmesi gerektiği-
Müştereklerin aralarındaki muhdesatın tespiti davasından önce kesinleşen davalının kısıtlama kararı dolayısıyla kısıtlıya karşı açılan davanın vasisine tebligat yapılarak görülmesi gerektiği-
Duruşma davetiyesinin tebliğ edildiğine dair adının belirtildiği ve davacının temyiz layihası ekinde davacının bildirdiği adreste, komşusu olduğu tebligat parçasında adı geçen ..., tebligatın yapıldığı tarihte davacının komşusu olup olmadığı ve tebliğ mazbatası örneğinin muhtara teslim edilip edilmediği araştırılmadan tebligatın usulüne uygun olduğu kabul edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Dava dilekçesinin mahkeme tarafından davalıya tebliğ edileceği (HMK. mad. 122/1)-  Ön incelemenin dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra yapılacağı (HMK. mad. 137)- Dava şartı olan İİK. mad. 94. uyarınca davacının yetki belgesi alması hususunun her zaman tamamlanabileceği-
Haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkin davada, mahkemece davanın iki kişiye karşı açıldığı gözetilmeden tek bir kişiye karşı açılmış gibi kabul edilerek karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin açılan davada, HMK. mad. 115 uyarınca, dava şartlarından olan görev konusunda yargılamanın her aşamasında karar verilebilecek ise de, HMK. mad. 27 ve 122 uyarınca taraflara dava dilekçesi ve duruşma gününü içerir tebligat çıkartılmadan, bir başka deyişle taraflar davadan haberdar edilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu- 
Davalıya duruşma günü ve dava dilekçesinin tebliğine ilişkin mazbatada, tebligatın "aynı konutta birlikte oturan annesine" yapıldığı belirtilmiş ise de, dosyada bulunan nüfus kaydına göre davalının anne adının farklı bir isim olduğu anlaşıldığından, dava dilekçesinin usulüne uygun olarak davalıya tebliğ edildiğinden söz edilemeyeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor