Davalı tarafından öncesinde şirketi temsil yetkisine haiz dava dışına yapılan ödemelerin davacı şirkete yapılmış sayılmasının kabulünün gerekeceği- Dava konusu edilen miktarın dava dışı ödeme tarihi itibariyle şirket müdürü olan kişinin davacı şirket adına aldığının sabit olduğu, iyiniyetle davalı tarafından yapılmış bu ödemelerin davacının ödeme tarihi itibariyle ortağı ve müdürü olan kişinin hesabına yapılmış olduğundan, şirket adına yapılmadığından bahisle ödemenin şirkete yapılmadığını iddia etmenin MK'nın 2. maddesindeki iyi niyet kuralı ile bağdaşmayacağı-
Davacının kendi çocuğu olduğunu bildiği halde babalığı benimsemeyerek davacı ile ilgilenmemesi davacının ruhsal durumunu olumsuz etkilediği, davacının ruhsal uyum ve dengesini sarstığı gibi kişisel değerlerinde eksilme duygusu yaşamasına sebebiyet verdiği, davacının öz babası olan davalının sorumlu tutulması gerektiği kabul edilerek uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Haksız fiil işlenmesi durumunda, TBK'nun 41. maddesi uyarınca küçüğün haksız eylemin faili olarak, ev başkanının ise TMK'nun 369. maddesi uyarınca zarar görene karşı sorumlu olacakları, her iki sorumluluk da birbirinden farklı hukuki nedenlere dayalı olup, zarar gören küçüğe ve ev başkanına karşı birlikte veya ayrı ayrı davalar açabilecekleri, aynı zarardan, her ikisinin de kendi malvarlıkları ile ayrı ayrı sorumlu olacakları- Haksız fiili gerçekleştiren kişi, davanın açıldığı tarihte ergin olsa bile, bu durumun TMK'nun 369. maddesinde düzenlenmiş bulunan ev başkanının sorumluluğunu ortadan kaldırmamayacağı- İhtiyari dava arkadaşlığı durumunda, davalılardan biri hakkındaki dava genel mahkemenin, diğeri hakkındaki dava özel bir mahkemenin görevine giriyorsa, özel nitelikteki mahkemede davanın görülmesinin gerekli olduğu-
Ödeme yapılan banka hesap numarasının şirket yetkilisine ait olup, davacı şirket yetkilisi hesabına yapılan ödemelerin başka bir hukuki ilişki nedeni ile yapılmış olduğunun kanıtlanamadığı, bu ödemelerin davacı şirkete yapılmış sayılması gerektiği-
Şirketin kayden var olması ancak fiilen olmaması sebebiyle davalının şirketteki hissesini temsil etmek üzere yönetime yetkili kayyum atanmasının, davalının şirketi münferiden temsil yetkisini kullanmak üzere tayin edilmiş olduğu- 
Davacı ile dava dışı kişiye ait bulunan dava konusu hesabın teselsüllü müşterek hesap mahiyetinde olmasına ve davalı bankanın sorumluluğunun BK. mad. 41, 55 ve TTK. mad. 336'dan kaynaklanmasına, davacının zararının parasını off-shore bankasından tahsil etme olanağının kalmadığının anlaşıldığı andan itibaren doğması nedeniyle zamanaşımı süresinin bu tarihten itibaren başlayacak bulunmasına göre, yatırılan paranın davalı bankaya yatırıldığı tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı banka ve borcu üstlenen TMSF'den tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
Temsilci aracılığıyla düzenlendiği ileri sürülen sözleşmenin temsil olanı bağlayıcı olabilmesi için, temsil olunan tarafından temsilciye yetki verilmiş olması ya da düzenlenmiş olan sözleşmeye onay vermiş olması gerekip, somut olayda yüklenici ile iş-eser sahibi sıfatıyla sözleşme yapan kişiye, davalı tarafından temsil yetkisi ya da sonradan icazet verilmediğinden, bu sözleşmenin alacaklısı ve borçlusu olamayacağı- Eser sözleşmesiyle bağlantılı kararlardan ötürü sorumluluğu saklı olan ve bu karara dayalı borcun ödenmesini isteme ya da dönüp isteme hakkı bulunanların hakları saklı kalmak üzere, davaya dayanak alınan sözleşmenin tarafı olmayan davalı hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddi gerekeceği-
  • kayıt gösteriliyor