Kira sözleşmesinde kiralananın işyeri olarak kullanılacağının kararlaştırılmış olması sebebi ile öncelikle mahkemece usulüne uygun olarak tacir araştırması yapılması; davalı tacir ise sözleşmede kararlaştırılmış artış şartının geçerli olduğu ve bunun tefe-tüfe ortalaması olarak belirlendiğinin düşünülmesi, tacir olmadığının belirlenmesi halinde ise artışın üfe oranını geçmeyeceği ve her iki halde de taleple bağlılık ilkesi gözönünde bulundurularak yapılan ödemelerin kira borcunu karşılayıp karşılamadığı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davalı kiracının Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir olup olmadığı anlaşılamadığından, öncelikle bunun tespiti ile davalı tacir değilse kira başlangıcından 01.07.2012 ye kadar %20 artış oranı, 01.07.2012 den takip konusu yapılan döneme kadar ÜFE oranına göre aylık kira bedelinin belirlenmesi ve buna göre istenecek kira miktarının hesaplanması, davalı tacir ise kira sözleşmesinin başından itiberen sözleşmedeki %20 artış oranına göre kira artış miktarı ve buna göre takipte istenebilecek kira miktarının hesaplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
TTK. mad. 3, 11, 16/1 ve 2560 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davalının tacir, davacının iddia ettiği olayın ise haksız fiil niteliğinde olduğu ve tacirin haksız fiilinden kaynaklanan tazminat davasının adli yargıda bakılması gerektiği nazara alınarak işin esasına girilip sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Örtülü ticari işletme devri iddiasına dayalı alacağın tahsili isteminde; çekini, illetten mücerret olması, kayıtsız şartsız bir borç ödenmesi anlamına gelmekte olduğu, temel ilişkiden kopuk bir çekin düzenlendiğini kabul etme olanağı bulunmadığından, mahkemece davanın faturaya dayalı alacak davası olarak ıslah edilmesinin mümkün olduğu nazara alınarak, ticari işletme devri hususunda değerlendirme yapılıp, böyle bir devrin varlığı halinde asıl borçlu ile birlikte davalının da müteselsil sorumlu ve bu sorumluluk nedeniyle de davacının talep hakkının oluşacağı-
Davacı ile davalı sigorta şirketi arasında kurulan kasko sigorta poliçesine ilişkin sözleşmenin bir "tüketici işlemi" olduğu, davacının, aracını kiraya vermiş olsa da TTK. mad. 11. ve 12 anlamında ticari işletme yürütmediği ve tacir olmadığı, görevli mahkemenin "tüketici mahkemesi" olduğu-
Ticari işletmenin devri sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsiline yönelik icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin davada, devir sözleşmesinin yapılmasından sonra işyerinin davalıya teslim edilip, bir müddet davalı tarafından işletilip bir kısım devir bedelinin de davalı tarafça ödendiği anlaşıldığından işletme devir sözleşmesinin geçersiz olduğundan davanın reddine karar verilemeyeceği-
Bir işletmenin devrinden bahsedilebilmesi için mamelekin veya işletmenin aktif ve pasifiyle birlikte devredilmesi gerektiği, taraflar arasında yapılan sözleşmenin içeriği, tarafların iradelerinin yöneldiği sonuç ve sözleşmenin ifa ediliş şekline göre yapılacak değerlendirmeden devralanın işletmeyi tüm faaliyeti ile bu faaliyetten doğmuş alacak, borç, hak ve malvarlığı ile devraldığı sonucuna varılması halinde yapılan işlemin işletme devri niteliğinde olduğunun kabul edileceği-
Davalı GASKİ'nin tacir, davacının iddia ettiği olayın ise haksız fiil niteliğinde olup tacirin haksız fiilinden kaynaklanan tazminat davasının adli yargıda bakılması gerektiği-
Kira sözleşmesindeki muacceliyet şartının uygulanıp uygulanmayacağının davalının tacir olup olmadığının tespitinden sonra değerlendirilmesi gerekeceği-
Tacir sıfatını haiz borçlu, fahiş olduğu iddiasıyla cezai şarttan indirim yapılmasını mahkemeden isteyemez ise de, kararlaştırılan cezai şartın tarafların ekonomik yönden yıkımına sebep olacak derecede fahiş olduğunun belirlenmesi halinde makul düzeyde indirim yapılabileceği, ne var ki davalının tacir sıfatını taşıyıp taşımadığının ve cezai şartın tenkisi koşullarının oluşup oluşmadığının da tartışılması gerekeceği-