Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden esas hakkında hüküm kurulmakla ilk derece mahkemesi kararı hayatiyetini kaybettiğinden Bölge Adliye Mahkemesinin artık denetim mahkemesi değil hüküm mahkemesi sıfatıyla hareket ettiği- İstinaf incelemesi sırasında yapılamayacak işlemleri düzenleyen hüküm gereğince, kamu düzenini ilgilendiren hizmet tespitine ilişkin eldeki davada ihtilaf konusu dönem içerisinde davacı adına dava dışı işverenler tarafından yapılmış bildirimler bulunmakta olup yapılan yargılama sonucunda verilecek hükmün sözü edilen işverenlerin hak alanını etkileyebilecek mahiyette olduğu da gözetildiğinde hüküm mahkemesi sıfatıyla hareket eden Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 124 üncü maddesine göre tespitine karar verilen dönemde davacı adına bildirim yapan dava dışı işverenlere husumet yöneltilmesi için davacıya süre verilerek davaya katılımları sağlandıktan ve ilgili işverenlerin göstereceği deliller toplandıktan sonra dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek sonucuna göre infaza elverişli karar vermesi gerektiği-
Davacı tarafından dava dilekçesinde, muaccelliyetin gerçekleşmediği iddiasının ileri sürülmediği, daha sonra ek beyan ile bu iddiasını ileri sürdüğü, davalının cevap dilekçesi ibraz etmediği, duruşmalara katılmadığı ve ek beyan dilekçesine karşı her hangi bir beyanının bulunmadığı gözetildiğinde davacı tarafından iddianın genişletilemeyeceği, HMK 357. maddeye göre dava dilekçesinde ileri sürülmeyen hususların istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceği-
Davacıların dava dilekçesinde hesap kat ihtarında talep edilen borç miktarına açıkça itiraz etmediği, hesap kat ihtarına itiraz edildiğini, bu nedenle aleyhlerine ilamlı takip yapılamayacağını beyan ettiği, hesap kat ihtarında talep edilen borç miktarına itirazlarını ilk olarak istinaf aşamasında ileri sürdükleri, HMK.'nin 357. maddesi gereğince bu iddianın istinaf incelemesi sırasında dikkate alınmasının yasal olarak mümkün olmadığı, İİK.'nin 150/ı maddesine göre ipotek akit tablosunun kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmesi şart olmadığı, hesap kat ihtarına itiraz edilmiş olmasının İİK.'nin 150/ı maddesi uyarınca ilamlı takip başlatılmasına engel olmadığı, konkordato davasında verilen tedbir kararı kapsamına ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takibin dahil olmadığı, tedbir kararının yalnızca rehinli malın satışına engel olacağı, ipotekli takip başlatılmasına engel olmayacağı
Davacı vekilinin istinaf dilekçesi ile satışı yapılan malların satışının yasaklandığını bozulup ekonomik değerini yitirdiğini iddia ettiği ancak, söz konusu husus ilk derece mahkemesi yargılaması sırasında ileri sürülmediğinden HMK'nın 357/2. maddesi uyarınca istinaf yargılaması sırasında dikkate alınmadığı, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu-
Davacının ancak kendisine yapılan tebliğlerin usulsüzlüğü iddiası ile ihalenin feshi talebinde bulunabileceği, diğer ilgililere tebliğin yapılmadığı ya da usulsüz olduğu iddialarının dinlenilmesinin mümkün bulunmadığı- İhalenin 14.00-14.05 saatleri arasında yapılmasına karar verilerek ilanların bu şekilde yapıldığı, ancak pey sürme işlemi devam ettiğinden ihale ilan edilen saatte bitirilememiş olup saat 14.14'de sona erdiği, bu durum davacının lehine olup pey sürme işleminin devam etmesi halinde ihale ilan edilen saatte sonlandırılamayacağı- Davacı artırma tutanağında yer alan tellal imzalarının uyumsuz olduğunu ve pey sayfasında en yüksek pey süren iki kişinin imzasının yer almadığını ileri sürerek ihalenin feshini istemiş ise de, 1. açık artırma tutanağında tellal imzalarının yer aldığı, tellala ait iki imza bulunduğu, davacının bu iki imzanın uyumsuz olduğu iddiası ile ihalenin feshini isteyemeyeceği, pey tutanağında iddia edilen eksikliğin ihalenin feshini gerektirmeyeceği, talep üzerine tamamlanabilir eksiklik niteliğinde olduğu, kaldı ki en yüksek pey süren ihale alıcısının 1. artırma tutanağında imzasının yer aldığı, 100 madde bilgilerinin toplanmamasının ihalenin geçerliliğine etkisi olmadığı, ihalenin 156.000,00 TL pey sürülmesi üzerine bu pey ile başlatılmasında yasaya aykırılık bulunmadığı, bu durumun rekabet ortamının oluşmasına engel nitelikte olmadığı, pey tutanağı dikkate alındığında ihaleye yeterli katılım sağlandığı ve pey sürüldüğü, ilk ve ikinci artırım tarihleri arasında İİK 126. maddesine aykırılık bulunmadığı, taşınmaza emsallerinin çok altında değer belirlendiği iddiasının ise davacıya kıymet takdir raporunun tebliği üzerine kıymet takdirine itiraz edildiğinin iddia ve ispat edilmediği, satışın davacı borçlu yönünden kesinleşen kıymet takdiri ile belirlenen muhammen bedel esas alınarak yapıldığı, açılan davada davacının kıymet takdir raporunun ve satış ilanının tarafına usulsüz tebliğ edildiği iddiasında da bulunmadığı dikkate alındığında mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı- Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde Sulh Hukuk Mahkemesindeki vekillik durumunun satış sürecinde de devam ettiği kabul edilerek kıymet takdiri ve satış ilanının vekile tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürmüş ise de, dava dilekçesinde bu yönde bir iddiada bulunulmadığından HMK 357. maddesi gereğince istinaf dilekçesi ile ileri sürülen bu iddianın dinlenilmesi mümkün olmadığı, kaldı ki HMK 73. madde düzenlemesi karşısında davaya vekaletin kapsamı hükmün yerine getirilmesine ve bu işlemlerin tamamının kendisine karşı da yapılabilmesine ilişkin yetkiyi de içereceği, 30.11.2021 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7343 Sayılı Kanunun geçici 18/son maddesinde "134. maddede bu maddeyi ihdas eden kanun ile yapılan değişiklikler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte ilk derece mahkemeleri ve Bölge Adliye Mahkemeleri ile Yargıtay'da görülmekte olan ihalenin feshi talepleri hakkında uygulanmayacağı, Ancak ihale bedelinin yüzde onuna kadar para cezasına mahkumiyete ilişkin hüküm görülmekte olan ihalenin feshi talepleri hakkında da uygulanır." düzenlemesinin yer aldığı, kamu düzeni yönünden yapılan incelemede, karar tarihi itibariyle yürürlükte olan anılan kanun değişikliği dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince takdir hakkı kullanılarak, ihale bedelinin %10'una kadar para cezası verilmesi gerekirken, %10 oranında para cezasına hükmedilmesi doğru olmadığı, İİK'nın 134/5. maddesi uyarınca dosya kapsamı, ileri sürülen fesih nedenleri ve Anayasa’nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi dikkate alınarak, ihale bedelinin takdiren %5'i oranında para cezasına hükmedilmesi gerektiği-
Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan raporun öğrenilme tarihine göre daha önceden sunulmasının mümkün olmadığından, borçlu tarafından istinaf dilekçesine ek olarak sunulan ve senetteki imzaların borçlunun eli ürünü olmadığının belirlendiği bilirkişi raporunun Bölge Adliye Mahkemesince delil olarak değerlendirilmesi gerektiği- Bölge Adliye Mahkemesince "başka bir ceza soruşturma dosyasından alınan bilirkişi raporunun istinaf tarihinden sonra dosyaya sunulması nedeniyle, HMK’nun 357. maddesi gereğince, bu yeni delilin istinaf aşamasında incelenemeyeceğinin" belirtilmesinin hatalı olduğu-
Hükme esas alınan Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği tarafından düzenlenen rapor ile ......... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce görülmekte olan menfi tespit davasında alınan, Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen rapor arasında çelişki oluştuğu gibi, her iki rapor da resmi kurumların talebi üzerine alındığından, raporlardan birinin diğerine üstünlüğünün kabul edilemeyeceği- Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe kısmında; borçlular tarafından ileri sürülen yeni delillerin değerlendirilemeyeceği belirtilmiş ise de; yasal süresi içerisinde süre tutum ve gerekçeli istinaf dilekçelerinin sunulduğu, istinaf dilekçesine ek olarak sunulan ......... tarihli dilekçe ekinde ibraz edilen Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan alınan raporun tarihi ............ olup, raporun öğrenilme tarihine göre daha önceden sunulmasının mümkün olmadığı- Fizik İhtisas Dairesi ve Trafik İhtisas Dairesi’nin raporlarının Adlî Tıp Üst Kurullarında incelemeye alınamayacağı, bu dairelerden birinin verdiği raporlar ile diğer bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması halinde mahkeme veya Cumhuriyet savcılıklarınca gerekçesi belirtilmek suretiyle talep edilmesi üzerine raporların, ilgili ihtisas dairesinin en az yedi uzmanının katılımı ile oluşan genişletilmiş uzmanlar heyetince inceleneceği ve kesin olarak karara bağlanacağı- Bölge Adliye Mahkemesince yapılması gereken işin, aynı zamanda raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu’ndan kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi olduğu-
Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe kısmında; borçlu tarafından istinaf süresi geçtikten sonra ileri sürülen hususların değerlendirilemeyeceği belirtilmiş ise de; borçlunun icra mahkemesine başvuru dilekçesinde savcılık soruşturma dosyasını delil olarak gösterdiği, yasal süresi içerisinde süre tutum ve gerekçeli istinaf dilekçelerini sunduğu, ............ tarihli istinaf dilekçesine ek beyanlarını ileri sürdüğü dilekçe ile sunduğu ............. Cumhuriyet Başsavcılığı’nca alınan rapor tarihinin ise ............ olup, raporun öğrenilme tarihine göre daha önceden sunulmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından, icra mahkemesince alınan rapor ile savcılık tarafından alınan rapor arasında çelişki olup, İlk Derece Mahkemesi’nce bilirkişi raporlarındaki çelişkiyi giderecek şekilde yeniden ehil bilirkişilerden oluşacak bir heyetten kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre imzaya itiraz ve tazminat ile para cezası hususunda karar verilmesi gerekeceği-
Davacı borçlular vekili istinaf başvuru dilekçesinde, satış ilanının gösterilen adreste daimi evrak memuruna tebliğ edildiğini, bu tebligatta, tebliğ memuru tarafından, muhatabın adreste bulunup bulunmadığının araştırılıp tespit edilmediğini iddia etmiş ise de, dava dilekçesinde bu hususun ihalenin feshi nedeni olarak gösterilmediğinin anlaşıldığı, dolayısıyla dava dilekçesinde ileri sürülmeyen bu nedenin istinaf incelemesinde dikkate alınmasının mümkün olmadığı-
Kamu düzeninin gerektirdiği haller dışında istinaf dilekçesinde ileri sürülmeyen bir hususun Bölge Adliye Mahkemesince inceleme konusu yapılamayacağı- Sendikal tazminatın hangi ücret üzerinden hesaplanacağı hususunun kamu düzenine ilişkin olmadığı gibi, bu tazminatın hesabına esas ücretin belirlenmesi kanunun açık hükmüne aykırılık teşkil etmediğinden bozma sebebi olarak re'sen nazara alınamayacağı- Yargıtay'ın temyiz sebepleri ile bağlı olmaksızın kanunun açık hükmüne aykırılık hallerini inceleyebileceği öngörülmüşse de, istinaf incelemesinde ileri sürülmediği için istinaf dairesince incelenmeyen bir konunun temyizde ileri sürülmesi durumunda Yargıtay'ın bu temyiz sebebini incelemesinin mümküm olmadığı-