İ.lı işlem iddialarının 5.2.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği; böyle bir belgenin yokluğu sebebiyle inançlı işlem iddiası kanıtlanamıyorsa, yazılı delil başlangıcı sayılacak nitelikteki bir olgunun varlığı halinde buna itibar edilmesi gerekeceği, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışma, gibi birtakım belgeler var ise ancak bunların yazılı delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği, ispat külfeti kendisinde olan davacının, dava dilekçesinin deliller bölümünde açıkça yemin deliline dayanmış olduğu gözetilerek, yemin delili hatırlatılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı ile davalı arasında düzenlenen belgenin İçtihadı Birleştirme Kararında öngörülen inançlı işlemin belgesi niteliğinde olduğu açık olduğundan TBK. mad. 97 uyarınca belgede sözü edilen miktarı mahkeme veznesine depo etmesi için davacıya süre verilmesi, yatırdığı takdirde davalının diğer davalının vekili olması nedeniyle kayıt maliki şahsın durumu bilen ya da bilmesi gereken kişi konumunda olduğu, dolayısı ile TMK. mad. 1023 'ün koruyuculuğundan yararlanamayacağı gözetilerek davanın kabul edilmesi, aksi halde davanın reddedilmesi gerektiği-
Davacının iddiasını ispat için dayandığı ve imza ile içeriği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayan belgenin, 20/6 sayılı İBK'de belirtilen anlamda inançlı işlemin belgesi olduğu, bu belgenin vefa akdi olarak değerlendirilmesi doğru olmadığı gibi, tarihinin tapu devrinden sonraya ilişkin bulunmasının sonuca etkili olmayacağı çünkü, İBK'de böyle bir sınırlama olmadığı, inanç sözleşmesinin yazılı olması koşulu geçerlilik şartı olmayıp, bir kanıtlama aracı olduğu-