MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK VE USUL HUKUKU HAKKINDA KANUN > - Milletlerarası Usul Hukuku > - Türk Mahkemelerinin Milletlerarası Yetkisi > Madde 41 - TÜRKLERİN KİŞİ HÂLLERİNE İLİŞKİN DAVALAR
Madde Listesi Madde 41 - TÜRKLERİN KİŞİ HÂLLERİNE İLİŞKİN DAVALAR
Takip konusu ilamın incelenmesinde, davacı tarafından tapu iptal ve tescil davası açıldığı, daha sonra alacağa hükmedilmesinin talep edildiğinin anlaşıldığı, her ne kadar mahkemece alacağa hükmedilmiş ise de, temelde dava gayrimenkulün aynına taalluk ettiğinden, ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacağı, mahkemece şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İlamın, "şahsın hukuku" ile ilgili olmakla birlikte, tarafların şahsı ile ilgili hukuki durumlarında değişiklik yaratan bir sonuç doğurmayıp sadece mal varlığını etkilemesi halinde, icra takibe konulabilmesi için kesinleşmesi gerekmeyeceği-
Kısıtlı adayı, Almanya'da yaşamakta olup Almanya Devletinin Hamburg-Wandsbek Bölge Mahkemelerince 18.12.2013 tarihinde verilen kararı ile kısıtlanarak kendisine Türk vatandaşı da olan eşinin vasi olarak atandığı, karar içeriğinden, kısıtlının Alman Medeni Kanunu uyarınca kısıtlandığı ve kısıtlanma nedeninin TMK'nın 405.maddesine de uyar nitelikte olduğu, her ne kadar kısıtlıya milli hukuk uygulanmamış ise de, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5718 sayılı MÖHUK'a göre bu durumun tenfiz ve tanımaya engel olmadığı, keza taraflar Türk Vatandaşı olmasalar bile hukuki yararlarının bulunması koşuluyla yabancı mahkeme ilamının tenfizini veya tanımasını isteyebilecekleri, diğer taraftan Alman Mahkemesi tarafından Türk Milli Hukuku ile çatışmayacak ve hatta aynı paralelde verdiği kararın ne milli hukuk ne de münhasır yetki ya da kamu düzeni ile ilgisi bulunmadığı, öte yandan 1905 tarihli ''Kısıtlamaya ve Benzer Tedbirlere İlişkin La Haye Sözleşmesinin''nin 3. ve 7. maddelerinde, kural olarak milli hukukun ve milli devlet mahkemelerinin yetkili olmasına karşın hacir altına alınacak şahsın bulunduğu yer (Almanya) makamlarının da ilgilinin milli hukukuna veya bulunma yeri hukukuna göre hacir kararı alabilecekleri öngörüldüğünden, kısıtlama kararının tanınmasına ilişkin davanın kabulü gerektiği-