Taşınmaz ihalesinin feshine ilişkin davada, taşınmazların kıymet takdiri sırasında natamam olması ancak, satışa hazırlık işlemleri devam ederken taşınmazın imar durumu ile tamamlanma durumunda değişiklik olması taşınmazın bedeline doğrudan etki edeceğinden bu sebeplerle de, ihalenin rekabetçi bir ortamda mümkün olduğu kadar çok isteklinin katılımının sağlanarak yapılması hususları bakımından önem arz ettiği gibi taşınmazın vasıf ve mahiyetinde de önemli değişiklikler olduğunu gösterdiği bu nedenle ihalenin feshinin reddine ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne karar verileceği-
Mahkemece tarafların bildirmiş oldukları tanıkların tamamının dinlendiği, ihale alıcısı .............. ile şikayetçi ve bir kısım diğer davalılar arasında şikayet konusu taşınmazın ilk iki satış tarihindeki ihalelere katılım sağlanmaması ve bu şekilde satışların düşürülmesi karşılığında belli bir miktar para karşılığı anlaşma yapıldığı şeklinde bir kısım tanık beyanı olduğu fakat 22.03.2019 tarihli feshi talep olunan satış için taraflar arasında yapıldığı iddia olunan anlaşmanın şifahi olduğu ve herhangi bir zorunluluğu olmayıp telkinden öteye geçmediğinin, tarafların isterlerse anılan satışa iştirak edebileceklerinin anlaşıldığı, kaldı ki ihale günü şikayetçinin satış saatinden yarım saat önce satış memurluğuna geldiği fakat ihaleye kimsenin katılmadığı zannıyla satışa iştirak etmeyerek geri döndüğünün de şikayet dilekçesinde beyan olunduğu, ihale alıcısı ile taraflar arasında ihaleye katılım sağlanmayacağının söylenmesinin, ilgililerin ihaleye katılımlarına engel olabilecek nitelikte bir durum oluşturmayıp sadece manevi telkinde bulunma hali olarak kabul edilmesi gerektiği, dolayısı ile ihalenin feshi nedeni olamayacağı-
İİK.'nun para cezasına ilişkin bu hükmünün emredici nitelikte olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan re’sen uygulanması gerekeceği- İşin esasına girilmeden 'davanın reddine' karar verildiğinden, şikayetçi borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olduğu- Birden fazla taşınmazın aynı ilanla satışa çıkarılması halinde, satış bedelinin muhammen bedelin %50'sini ve satış masraflarını karşılayıp karşılamadığının tespiti; toplam paraya çevirme gideri satışı yapılan taşınmaz sayısına bölünmek suretiyle ayrıca müstakil harcamalar var ise bu miktara eklenerek İİK'nun 129. maddesindeki koşullara uygun şekilde satışın gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin belirlenmesi gerekeceği- İİK'nun 129/1. maddesi gereğince bu hususun tek başına ihalenin feshi nedeni olduğu gibi, mahkemece de re’sen gözetilmesi gerekeceği-
Cumhuriyet Savcılığında soruşturma aşamasında tanığın beyanının alındığından bahisle ihzara gerek görülmeyerek sonuca gidilmesinin hatalı olduğu- Tanık anlatımlarının doğru olduğunun tespiti halinde bahsi geçen eylemlerin alacaklı ya da başka şahıslar tarafından işlenmesinin sonucu değiştirmeyeceği, asıl olanın herhangi bir kişinin eyleminin fesat niteliğinde olup ihalenin usulüne uygun yapılmasını, şahısların ihaleye katılımının engellenmesini ve ihaleye talebin azaltılmasını sağlayıcı nitelikte olup olmadığının tespiti olduğu ve mahkemece adı geçen tanığın ihzaren celbi ile ifadesi alındıktan sonra dosyadaki tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazın davalı şirkete açık artırma usulü sonucu ihaleden satıldığı ve ihale bedelinin tamamının davalı şirketten tahsil edildiği, yapılan bu idari kararların ve işlemlerin geçerliliklerini korudukları ancak taşınmazın davalı şirket adına tescili yönünde işlem yapılmadığı, buna rağmen davalı belediye tarafından davalı şirketin yapı sahibi olduğu benimsenmek suretiyle ve davalı şirketin yapı yüklenicisi olduğu da belirtilerek yapı ruhsatı düzenlendiği, taşınmazda mimari projesine göre 2 blok ve toplam 40 bağımsız bölümden oluşan bina yapıldığı; ihale alıcısı, yapı sahibi ve yüklenicisi olan davalı şirketin Kat Mülkiyeti Kanununa tâbi olmak üzere yapımına başladığı taşınmazdan dava konusu bağımsız bölümün davacıya satımına ilişkin kendi aralarında harici sözleşme imzaladıkları, davacı alıcının tüm borçlarını eda ettiği ve satıcı davalı şirketin de bağımsız bölümü teslim ettiği, davacının da bu daireyi malik gibi kullandığı anlaşılmakla; davacının davalı şirketten edindiği kişisel hakka dayalı ve davalı şirketin de davalı Belediyeye karşı usulüne uygun Belediye Meclis ve Encümen kararları ile ihaleden kaynaklı şahsi haklarının halefi olarak tescil talebinde bulunabileceği-
Haciz tarihinden sonra taşınmazın üçüncü kişi lehine tapu iptal tescil kararı verilip kesinleşmesinin haciz tarihindeki mülkiyetin durumuna bir etkisinin olmadığı, tescil kararı hacizden sonra verildiğinden ve tapu kaydındaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm bulunmadığından bu karar sebebi ile ihalenin feshine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, taşınmaz ihalesinde takibin tarafları dışında taşınmazı ihalede satın alan üçüncü kişilerin de menfaatinin korunması gerektiği, aksinin kabulü hâlinde ihaleye olan talep ve talip azalacağından, icra takibinin ve borçlunun sorumluluğunun etkisizleşmesine yol açacağı-
Taraflar, TBK.'nun 281. maddesinde belirtildiği üzere, kanuna ve ahlaka aykırı nitelikteki fesat nedeni olarak ileri sürdükleri maddi vakıaları, tanık dahil her türlü kanıtla ispat edebileceklerinden, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun dinlenmesini istediği tanıkların bildirilmesi sağlanarak, tanıklar dinlendikten ve varsa kamera kayıtları incelendikten sonra fesat iddiası konusunda bir değerlendirme yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İhalenin feshini isteme süresi, TBK'nun 281. maddesindeki yazılı sebepler de dahil olmak üzere; 7 gün ve bu sürenin hak düşürücü nitelikte olup, icra mahkemesi tarafından re'sen nazara alındığı- Şikayet dilekçesinin, asliye hukuk mahkemesine sunulduğu ve muhabere kaydı aldığı harç ve giderlerin yine aynı tarihte vezneye ödendiğinden yapılan ihalenin feshi isteminin, yasal süresinde yapıldığı ve bu durum gözetilerek karar verilmesi gerektiği-
Davacının temyizi üzerine Özel Dairece bu kez ihalenin feshi isteklerinin icra mahkemesince reddedilmiş olması temelde yolsuz olan tescil nedenini ortadan kaldırmayacağı, iflas zabıt defterinde yapılan tahrifatın hileli davranış olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ve sıra cetveline itiraz davasının devam ederken satış kararı alınmasının ihaleye katılımı azaltıp azaltmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekçesi ile mahkeme kararını bozduğu, mahkemenin karara uyup verdiği üçüncü kararda yolsuz tescil nedeni ile davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı vekilince temyizi üzerine bu kez Özel Daire iflas zabıt defterindeki tahrifatın hileli davranış olarak değerlendirilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekçesi ile kararı bozduğunun, mahkemenin kararında direndiğinin anlaşıldığı, icra dairesince yapılan ihalenin feshinde İİK’nın 134/2. maddesi uyarınca icra mahkemesinin görevli olduğu, ihale feshedilmedikçe tapudaki tescilin geçerli bir sebebe dayandığı, yolsuz tescilden söz edilemeyeceği için sicilin düzeltilmesi (tapu iptal, tescil) davası açılamayacağından davanın bu nedenle reddi gerekmekte olup, mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerekeceği-
Borçlunun "itirazının asıl icra dairesince dikkate alınmayarak itiraz tarihinden sonra yapılan tüm işlemlerin iptalini, takibin durdurulmasını, satışın iptali ile taşınmazın yeniden borçlu adına tesciline karar verilmesini ve haczin kaldırılmasını" talep ettiği şikayetinde ileri sürdüğü hususların ihalenin feshi sebeplerinden olmadığı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor