Bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesince verilen konkordatonun tasdiki kararını kaldırıp, konkordatonun tasdikine dair yeniden esas hakkında hüküm tesis etmesi durumunda, İİK'nin 308/e maddesi gereği, konkordatonun kısmen feshi istemlerinde bölge adliye mahkemesinin görevli mahkeme haline gelmeyeceği ve konkordatonun tasdik kararını veren ilk derece mahkemesinin kısmen fesih istemi konusunda da görevli mahkeme olarak varlığını devam ettirdiğinin gözetilmesi gerektiği-
Bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak hüküm mahkemesi sıfatıyla yeniden esas hakkında hüküm kurulmakla ilk derece mahkemesi kararının hukukî varlığını kaybettiği- Bölge adliye mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına uyulmakla yapılan yargılama ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi mahiyetinde olmadığından Özel Daire bozma ilamına uyan bölge adliye mahkemesince uyulan bozma kararı doğrultusunda uyuşmazlığı sona erdirecek, infaza elverişli hüküm kurulması gerekirken, hayatiyetini kaybetmiş ilk derece mahkemesi kararı ile ilgili istinaf incelemesi yapılarak istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun bulunmadığı-
Bozma öncesi ilk derece mahkemesi kararını kaldırıp esas hakkında hüküm veren bölge adliye mahkemesince, bozma ilamı doğrultusunda yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken somut olayda uygulama imkanı bulunmayan HMK 353/1-b,1. maddesi uyarınca başvurunun esastan reddine dair karar verilmesinin yerinde olmadığı-
HMK’ nın 354. maddesinde ve özellikle bu maddenin gerekçesinde değinildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemelerince yapılacak incelemenin biri denetim açısından, diğeri ise dava konusu uyuşmazlık bakımından olmak üzere iki yönü bulunduğu- İlk derece mahkemesi kararlarına karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine, yapılan istinaf incelemesinde, ilk derece yargılamasında eksiklik görülüp duruşma açılarak doğrudan uyuşmazlık konusu üzerinde inceleme(tahkikat) yapılması durumunda, istinaf başvurusunun esastan reddi biçiminde hüküm kurulamayacağı- Bu gibi durumlarda, 7251 sayılı Kanun ile HMK’ nın 356. maddesine eklenen 2. fıkrada değinilen ve verilmesi öngörülen gerekli kararın ''yeniden esas hakkında bir karar'' olmak durumunda olduğu ve bu hususun HMK' nin 369/1.maddesi uyarınca resen temyiz incelemesine tabi bulunduğu-
İİK’nun 134/2. maddesine göre; ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde icra mahkemesi, davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına mahkûm edeceği- Somut olayda, ilk derece mahkemesince, ihalenin feshi istemleri işin esasına girilerek reddedilen borçlular aleyhine para cezasına hükmedilmesi yerinde ise de; şikayetçiler arasında yer alan ve karar başlığında da "İstanbul 3. İflas Dairesi Müdürlüğü" olarak yazılan İflas Müdürlüğü aleyhine para cezasına hükmedilmesinin, para cezasının Hazine yararına verilmesi karşısında, yasa maddesinin düzenleniş amacına aykırı olacağı tabii olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesi’nce; "HMK’nun 353/1-b-2 ve 356 maddeleri gereğince, ilk derece mahkemesi kararının, şikayetçi iflas müdürlüğüne hasren para cezası yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında bir karar verilmesi" gerekirken, istinaf başvurusunun "esastan reddine" karar verildiği anlaşılmış olmakla, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, "Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerektiği"-
Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açılarak dava konusu uyuşmazlık üzerinde bir inceleme yapılması halinde, “yeniden esas hakkında bir karar” verilmesi gerektiği- 7251 s. K. ile HMK’nın 356. maddesine eklenen 2. fıkranın farklı bir değerlendirme yapılmasını gerektirir nitelikte olmadığı-
İlk derece yargılamasında kendini vekille temsil ettirmeyen davalının istinaf aşamasında kendini vekille temsil ettirmesi ve istinaf mahkemesince manevi tazminat yönünden kısmen kabul kısmen ret kararı verilmesi durumunda davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilir mi?
Davacı vekili "mal rejiminin tasfiyesine yönelik alacak" talebinde bulunmuş ve ilk derece mahkemesi kararını istinaf incelemesine tabi tutan Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kararın bir kısmı esastan incelenip esastan red şeklinde karar verilirken, birbirleri ile ayrılmaz nitelikteki talepleri göz ardı ederek, bir kısmı yönünden ise tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olduğundan bahisle ilk derece mahkemesine dosyanın gönderilmesine karar verilmesinin kendi içerisinde çelişkili bir durum olduğu- Tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olduğunun kabulü halinde kararın bir kısmının incelenerek esastan red kararı verilmesinin mümkün olmadığı- Esastan red kararı verilmesi delillerin değerlendirecek ölçüde toplandığına delalet edeceğinden tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olduğu gerekçesi ile dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesinin kendi içerisinde çeliştiği- Kanun koyucu, bu iki halin bir araya gelmeyeceğini öngördüğünden, esastan verilecek kararı belli koşullar altında temyizi kabil olarak düzenlemiş iken, diğer halin kesin olarak düzenledndiği- Kararın düzenlenen kanun yolu açısından da bakıldığında da çelişkili durum yarattığı- Kararın bir bölümü esastan incelenerek karar verilmesi halinde diğer kısmı yönünden HMK. mad. 353/(1)-a.6 gereğince, "tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verildiğinden" bahisle dosyanın ilk dereceye gönderilmesine karar verilemeyeceği- Bölge Adliye Mahkemesince, esastan değerlendirme yapıldığı da nazara alındığında, davanın esasının incelenmesinin mümkün olduğu kabul edilerek davanın esasının tümüyle incelenmesi, gerektiğinde HMK. mad. 356 uyarınca duruşma yapılarak esastan inceleme ile tüm talepler yönünden karar verilmesi gerektiği- Usul ve yasaya aykırı şekilde bir taraftan işin esasına girilip tarafların istinaf isteminin esastan reddedilirken, diğer taraftan HMK. mad. 353/(1)-a.6 gereğince "dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine" şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğu-
İlk derece mahkemesi delilleri toplamış ve kendince değerlendirerek vardığında; Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilk derece mahkemesince sanki hiçbir delil toplanmamış ve hiç değerlendirme yapılmamış gibi yazılı şekilde karar veremeyeceği- Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri’nin sadece nihai kararlarının temyizi mümkün olduğu; nihai olmayan kararların temyizi kabil olamayacağından temyiz talebinin rededilmesi gerektiği-
Karar başlığında başkan, üyeler ve zabıt katibinin ad ve soyad ile sicillerinin yer almadığı, bu suretle kanunun açık hükmüne Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 359. maddesine aykırı davranıldığı anlaşıldığından hükmün bozulması gerektiği-