Temyiz harç ve masraf tamamlatılması hakkında muhtıra ile Yargıtay İlamı” içeren tebligatın davalının çalışanı olmadığını iddia ettiği kişiye tebliğ edilerek muhtıra gereğinin davalı vekilince yerine getirilmiş olması karşısında, davalı bankaya yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu sonucuna ulaşıldığı- Temyiz eden, harcını ödemiş olduğu temyiz dilekçesini, daha sonraki bir tarihte mahkemeye verirse, temyiz talebinin temyiz dilekçesinin mahkemeye verildiği tarihte yapılmış sayılacağı ve 15 günlük temyiz süresinin (HUMK 432) buna göre hesap edileceği- Davalı şirkete yöneltilen menfi tespit davasının geçersiz satış sözleşmesi nedeniyle satış bedeli olarak verilen çeklere rağmen aracın resmî devri yapılmadığından bedelsizlik nedeniyle kabul edilip kesinleştiği- Çek tevdi bordrolarında “teminat” ibaresine yer verilmiş olmasının rehin cirosu ile devrin ispatı için yeterli olmadığı- Bordrolarda çeklerin tahsil yetkisinin de davalı bankaya verilmiş olması karşısında, ayrıca TTK 689/2 uyarınca çekte rehin cirosunun bulunduğu def’înin şahsî def’î niteliğinde olduğu- Çeklerin devir bordroları olsa da, rehin amacıyla davalı bankalara devredildiği konusunda çeklerde bir açıklık bulunmamakta olup kambiyo senetlerinde temlik cirosuyla senede hamil olan davalı bankaların kötüniyeti kanıtlanmadığı sürece bedelsizlik iddiasının hamil bankalara karşı ileri sürülemeyeceği- "Çekte rehin cirosu geçersiz olup, geçersiz ciro ile hamil olan davalı bankanın yetkili hamil olduğunun söylenemeyeceği, yetkili-meşru hamil olmayan hamilin elindeki çeklere dayalı olarak keşideciden de çek bedelini talep edemeyeceği, bu cironun çek hamili davalıya çekten doğan bir hak vermeyeceği, bunun mutlak def’î olarak davacı keşideci tarafından hamile karşı ileri sürebileceği, ancak bu şekilde gizli rehin cirosuyla hamil olandan çek üzerindeki muntazam ciro silsilesine göre geçerli ciroyla iktisap eden bir başkası hamil olursa, rehin cirosu olduğunu bilmedikçe veya bu hususta ağır kusuru bulunmadıkça onun iktisabı geçerli olacağından, davalı bankanın inançlı-gizli rehin cirosuyla çeki iktisap eden olduğu ve menfi tespit isteminin kabulü gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davalı bankanın, yetkili hamil olduğunu birbirini takip eden geçerli ciro zinciri ile kanıtlayamadığından ciro zincirindeki kopukluktan önceki lehtar ve keşideciye başvurma hakkı bulunmadığı- Lehtarın cirosunun sahte olması nedeniyle birbirini takip eden geçerli ciro zinciri olmadığı için davalı bankanın "yetkili hamil" olduğunu, yani "kendisine çek üzerinde bulunan hakkın geçtiğini" ispat edemediğinden, ispat yükünün davacı keşidecide olduğunun düşünülemeyeceği- Davalı bankanın, çeklerdeki lehtarın cirosunun sahte olması nedeniyle çeklerdeki hakkın geçerli ve birbirine bağlı ciro zinciri ile hak sahibi olduğunu ispat edemediğinden ve keşideciye başvuru hakkı bulunmadığından menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği- "Dava konusu çeklerde davacı keşideci olup, davalının çeklere ciro yoluyla hamil olduğu, davacı keşidecinin kendi imzasını inkâr etmediği, ciro metnine göre ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığı, lehdarın imzası sahte olsa bile imzaların istiklâli ilkesi karşısında bu durumun davacı keşideciyi sorumluluktan kurtarmayacağı, ancak çeklerin lehdarı olan şirket tarafından açılan çek iptali davası sonucunda uyuşmazlığa konu çeklerin iptaline karar verilmesi üzerine davacı keşideci tarafından çeklerin lehtarına iyiniyetli olarak ödeme yapıldığı, yapılan iyi niyetli ödeme nedeniyle davacı keşidecinin borçtan kurtulacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Yazı ve imzaların senet metni dışında kalacak şekilde alonj olarak da kabul edilemeyen senet koçanı üzerinde bulunması halinde, ciro olarak kabulü mümkün olmadığından, takip alacaklısının yetkili hamil olarak değerlendirilemeyeceği ve bu durumda, borca itiraz üzerine,  mahkemece, alacaklı takip hakkına sahip bulunmadığından, İİK. mad. 170/a uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Davaya konu çek ile alonjun birleştiği yerde, çek ile alonj arasında iradi ve hukuki bir bağ kuracak şekilde herhangi bir yazı, imza veya işaret bulunmadığından ve çekin tanzim tarihi ile bankaya ibraz tarihinin aynı olması gibi somut olayın özellikleri de dikkate alınarak davalının bu çeke dayalı olarak alonj üzerinde ilk cirosu bulunan davacıdan alacaklı olduğunu ispatlayamadığından, menfi tespit davasının kabulüne ilişkin, sonucu itibariyle doğru olan kararın gerekçesinin düzeltilerek onanması gerektiği-
Hukuki uyuşmazlıklarda ispat yükünün doğru tayin edilmesinin sağlıklı karar sürecinde anahtar rol işlevini üstlendiği- Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükünün alacaklı olduğunu iddia eden davalı tarafta olduğu- Ne var ki davaya konu alacak kambiyo senedinde kaynaklanıyorsa HMK 201. madde gereğince senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıran veya azaltan hukuki işlemlerin kesin delillerle ispatının gerektiği- Uygulama ve doktrinde “alonj, poliçenin arkasına eklenen düz kağıt tanımlamasına karşın, şekli konusunda herhangi bir düzenleme ve açıklama bulunmamaktadır. Alonj poliçenin arka yüzünün devamı niteliğinde olması nedeniyle, senet ile alonj arasındaki ilişkinin sadece fiziki bir ilişki olmadığı, alonjun basit bir kağıt parçası olmayıp senedin bir parçası haline geldiği; senedin arka yüzünde yer kalmaması halinde, cironun alonj üzerine yapılarak zincirin devam etmesini sağlayan belgedir.” şeklinde tarif edildiği-
Takip konusu bonoda davalının lehtar olduğu, birinci ciranta imzasının davalıya ait olmadığı, davacıların cirolarının davalıdan önce olduğu, ciro silsilesinin birbirini izlemediği, davalının davacıların keşideci lehine aval verdikleri iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmiş olduğu-
Menfi tespit davasında taraf olmayan kişilerin hukukunu etkiler şekilde talep olunan (dava konusu çeklerin bankaya, davalı yahut üçüncü kişiler tarafından ibrazı halinde ödenmemesi için, çek bedelinin %115'i olarak belirlenecek teminat karşılığında ödeme yasağı) ihtiyati tedbir isteminin üçüncü kişiler yönünden reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı-
Alonj, arka yüzünde yer kalmadığı zaman yapılacak işlemler için bono, çek veya poliçeye eklenen kağıt parçası olup, alonj üstüne yapılacak işlemlerin hukuki açıdan senet üzerinde yapılan işlemlerle aynı hükümlere tâbi olduğu- Alonj üzerine yazılan ibraz şerhinin geçerli olduğu-
Alonj üzerine yazılan ibraz şerhinin geçerli olduğu-
Bir bankanın müşterisinin, başka banka üzerine keşide edilmiş çekleri kendi bankasına getirerek, çeki veren bankadan tahsil edilerek ödenmesini ya da hesabına derhal alacak kaydedilmesini istemesi halinde de, çekin bankaya tahsil amacıyla temlik ya da doğrudan tahsil amacıyla verilmesi gerektiği- İhtiyati haciz talep eden bankanın talebe konu çekleri beyaz ciro yoluyla devralarak çeklerin hamili olduğu gözetilerek ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken; çekdeki ciro silsilesine göre ihtiyati haciz talep eden bankanın meşru hamil olmadığı gerekçesiyle, talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor