Muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği “tevsik edilmeden” yapılan tebligat işleminin geçersiz olduğu- Borçlu (vekili) ilk satışta hazır olsa da, borçlunun, satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi için satıştan makul bir süre önce haberdar olması gerektiği- Satış ilanı tebligatının usulsüz yapılmasının başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Taşınmazı kamulaştırma imkanı bulunan belediyenin bu imkanı kullanarak taşınmazı rayiç bedel üzerinden almak yerine, icra müdürlüğü dosyasından ihaleyle daha düşük bedelle satın almasının ihaleye fesat karıştırılmasının tipik bir örneği olduğu- (Takip tarihi itibari ile uygulanması gereken) İİK. mad. 150/e gereğince, "alacaklının, taşınır rehnin satışını ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren bir sene içinde, taşınmaz rehnin satışını da aynı tarihten itibaren iki sene içinde isteyebileceği; takibin düşmesi halinde yapılan işlemler yok hükmünde olacağından bu tarihten sonra yapılan ihalenin de sırf bu nedenle feshi gerektiği-
Tebliğ memurunun ad ve soyadının yazılı olmaması halinde, tebliğ işleminin usulsüz olacağı- Takipten önce açılan menfi tespit davasında verilen tedbirde; çekin takibe konu edilmemesi yönünde bir karar mevcut olmadığından, sadece yapılacak icra takibinin durdurulması yönünde bir karar bulunduğundan mahkemece şartları varsa durdurma yönünde bir karar verilmesi gerekirken takibin iptali yönünde hüküm tesis edilemeyeceği-
Tensip zaptının tebliğ belgesine ''Mernis Adresi'' yazılarak tebliğe çıkarıldığı ve dağıtıcı tarafından TK.'nun 21/2.maddesine göre 16/10/2012 tarihinde tebliğ edildiği ve bu tebliğ işlemine dayanılarak yargılamaya devam edilerek karar verildiğinin görüldüğü, TK.'nun 10/2.. maddesi gözardı edilerek borçluya önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya TK.'nun 21/2. maddesine göre çıkartılan bu tebligatın usule aykırı bir tebligat olduğu, ayrıca Hukuk Genel Kurulu’nun 08/10/2008 tarih ve 2008/12-536 E.- 2008/574 K.sayılı kararında belirtildiği üzere, Tebligat Kanunu'nun 23/9.maddesi gereğince tebliğ memurunun adı ve soyadının tebliğ mazbatasında bulunması zorunlu olduğu halde bu zorunluluğa da uyulmadığının anlaşıldığı, o halde, mahkemece, şikayetçi usulüne uygun duruşmaya davet edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilerek tarafların delilleri toplanmak suretiyle şikayetin incelenmesi gerekeceği-
Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Tanzim yeri yazılmayan belgenin kambiyo vasfı bulunmadığından, bu husus icra mahkemesince re’sen nazara alınarak takibin iptaline karar verilmesinin gerekeceği-
Davacı borçlulara yapılan satış ilanı tebligatlarında tebliğ memurunun ad ve soyadı bulunmadığından borçlulara satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğu-
Tebligat yasasının 20, 21 ve özellikle tüzüğün 28. maddesi uyarınca muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz iseler tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek, beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak imzalaması gerektiği-
Borçlunun bilinen en son adresi olan icra takip dosyasında kendisine ödeme emri tebliğ edilen adrese herhangi bir tebligat çıkarılmaksızın doğrudan adrese dayalı kayıt sistemindeki adresine yapılan tebliğ işlemi 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine aykırı olduğundan, usulsüz olduğu- Şikayetçi borçluya gider avansı yatırması için usulüne uygun tebligat yapılmaksızın açtığı ihalenin feshi istemli davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-