Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklının, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesinin istenebileceği- Dava dilekçesinde TL cinsinden alacak talebinde bulunan davacının, ıslah ile ekleme yaparak yabancı para cinsinden talepte bulunmasının mümkün olmayacağı-
Yargılama, isticvabına karar verilen tarafın yokluğunda devam etmekte olsa bile, o tarafa isticvap davetiyesi gönderilebileceği- Ç.lan taraf özürsüz olarak gelmediği veya gelip de soruları cevapsız bıraktığı takdirde, mahkemece sorulan vakıaların ikrar edilmiş sayılacağı- Davacının ... tarihinde 170.000 TL'yi "konut bedeli" açıklaması ile dava dışı A.Ş.'nin banka hesabına yatırdığı ve aynı tarihte sözleşmede 310.000 TL bedelle satıldığı belirtilen A.Ş. adına kayıtlı bağımsız bölümün tapuda davacı adına tescil edildiği hususları bir arada değerlendirildiğinde; davacının davalıdan haricen devraldığı taşınmaz bedelinin 310,000 TL olduğunu ispat ettiği, davacı adına tescil edilen taşınmaz için yaptığı ödemelerin davalı tarafından kabul edilen kişinin ise anılan sözleşmeyi teyzesi olan davacı nam ve hesabına yapan ve bazı edimleri onun adına ifa eden kişi konumunda olduğu-
Mahkemece, toplanan deliller ve 'bilirkişi raporu' doğrultusunda 'davanın kabulüne' ilişkin verilen karar, tarafların temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi'nin 29.02.2016 tarih, 2015/39380 esas 2016/4697 karar sayılı ilamı ile bozulduğu, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği, yine bozma ilamı sonrasında verilen 24.01.2017 harç tarihli, hukuken miktar artırımı niteliğindeki dilekçe ile talep konusu alacakların değeri artırıldığı, mahkemece, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesi ile artırılan kısım yönünden hüküm kurulmadığı anlaşılan somut olayda, dava, belirsiz alacak davası olup HMK mad. 107/2 gereğince alacağın miktarı ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda miktar artırımı yapılabileceğinden anılan işlem geçerli kabul edilerek karar verilmesinin gerekli olduğu-
İlk davanın 27/03/2000 tarihinde açıldığı aradan geçen 17 yıl geçtiği göz önüne alındığında aksine davranışın Adil Yargılanma Hakkının ihlaline yol açtığı ve usul ekonomisi gözetilerek karar başlığının düzeltilmesi suretiyle eksikliğin giderilmesinin hakkaniyete uygun olduğu- Ölü olmasına rağmen karar başlığında davalı olarak gösterilmenin doğru olmadığı ancak karar başlığının düzeltilmesi suretiyle eksikliğin giderilmesinin hakkaniyete uygun olduğu- Görevsizlik kararı verilmesi üzerine davacının karşı tarafa görevli mahkemede tebligat yaptırması zorunlu ise de kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren on gün içinde ve sonrasında yeniden dilekçe verilmediği veya yeniden çağrı kâğıdı tebliğ ettirilmesini talep etmediği aksine yeni baştan dava açtığının anlaşıldığı; bu bakımdan davanın açılmamış kararı verilmemesinde usule aykırılık olmadığı- Islahın, tahkikatın sona ermesine kadar sözlü ya da yazılı olarak yapılabileceği- Tasarrufu yaptığı ileri sürülen hakkında aynı olaydan dolayı açılıp görülen bir dava mevcut olup bu aşamada davada yer almasında usulen gerek ve yer olmadığı, hatta kesin hüküm nedeniyle buna olanak bulunmadığı- Fon alacaklarının takip ve tahsilinde 6183 sayılı AATUHK'nun hükümleri uygulanacağı-
  • kayıt gösteriliyor